SETA > Yorum |
AK Parti Seçmeni ve İhsanoğlu

AK Parti Seçmeni ve İhsanoğlu

Önümüzdeki günlerde, İhsanoğlu'na yönelik öfke ve CHP'nin tercihlerine yönelik şaşkınlığın yol açtığı eleştiri ve rahatsızlıklar azalacak, İhsanoğlu kampanyasının iletişim stratejisinde rol alan kalemler de, ilk haftaki tepkilerin kaygı ve tedirginlikten kaynaklanmadığını fark edecekler.

Ekmeleddin İhsanoğlu’nun CHP-MHP’nin çatı adayı olarak ilan edilmesinden sonra, doğru bir isim olup olmadığını, çatı adayına yüklenen Erdoğan’ı seçtirmeme hedefinde başarılı olup olamayacağını tartışıyoruz.

İhsanoğlu’nun başarılı olması için, öncelikle, CHP-MHP tabanını kendi lehine oy kullanmak üzere sandığa gitmeye ikna etmesi, ardından, Meclis’e giremeyen muhalefet partilerinin seçmeninin desteğini alması ve mümkünse, AK Parti seçmeninden dişe dokunur bir oy alması gerekiyor.

Perşembe günü, İhsanoğlu’nun CHP-MHP tabanına bakan yönünü tartışarak, Türkiye’deki siyasi kutuplaşma ve seçmen sadakatinin yüksekliği dolayısıyla her hâlükârda muhalefet tabanından ciddi bir destek alacağını, ancak adaylık için ismi dolaşıma giren merkez sağ kökenli adaylarla mukayeseli olarak değerlendirildiğinde, muhalefet tabanına bakan yönüyle ideal bir çatı adayı olmadığını yazmıştım.

Bugün, AK Parti tabanına bakan yönünü tartışalım. İhsanoğlu, AK Parti tabanından destek alabilir mi? AK Parti tabanının İhsanoğlu’na yaklaşımında belirleyici olacak en önemli dinamik, İhsanoğlu’nun bir siyasal mühendislik projesi neticesinde aday olmasıdır. Çatı adayı projesi, Erdoğan’ın ve AK Parti’nin siyasal sistem üzerindeki nüfuzunu ve toplumsal desteğini zayıflatma hedefiyle motive olan siyasal mühendisliğin son durağıdır. İhsanoğlu, çatı adayı teklifini kabul ederek bu mühendisliğin parçası olmuştur.

AK Parti tabanı, 30 Mart seçimleri öncesinde, üzerine boca edilen onca bilgi-belge-iddia kirliliğini bir darbe teşebbüsü ve siyasal operasyon olarak değerlendirip kenara ittiği gibi, İhsanoğlu güzellemelerini de kenara iterek Erdoğan’ı dışlama operasyonunu boşa çıkarma bilinciyle hareket edecektir.

AK Parti tabanının İhsanoğlu’na yaklaşımını etkileyecek bir diğer dinamik, İhsanoğlu’nun AK Parti’nin değer dünyasına yakın bilinmesidir. AK Parti tabanı, babasının Mehmet Akif Ersoy’la yoldaşlığı, tek parti dönemi mağduru olması ve kendisinin AK Parti (dönemi) bürokratı olması dolayısıyla yakınlık duyduğu İhsanoğlu’nun, muhalefetin AK Parti ve Erdoğan karşıtlığı güdüsüyle geliştirdiği çatı adayı projesine dahil olmasından öfke duymaktadır. Bu öfke, aidiyet duygusunu güçlendiren bir sonuç üretecektir. Dolayısıyla, İhsanoğlu’nun AK Parti tabanından destek alması oldukça zor görünüyor.

İhsanoğlu, ne muhalefet ne de AK Parti tabanının desteğini alabilecek ideal bir aday değilse, Erdoğan karşısında anlamlı bir tehdit oluşturmayacaksa, niye bu kadar yoğun tartışmalara-eleştirilere konu oluyor? Bu soru, çatı adayı projesinin kamusal iletişimini üstlenen yazarlar tarafından da soruluyor ve İhsanoğlu’nun uygun bir aday olduğunu ispatlamaya gerekçe kılınıyor. Geçtiğimiz bir hafta içinde pek çok yazar, İhsanoğlu’nun hangi gerekçelerle doğru bir çatı adayı olduğunu anlatmak yerine, AK Parti’nin İhsanoğlu’nun adaylığına sessiz kalışını ve/ya AK Parti’ye yakın yazarların İhsanoğlu eleştirilerini, İhsanoğlu’nun doğru bir aday oluşuna gerekçe gösterdiler. Başka bir deyişle, AK Parti’nin İhsanoğlu isminden rahatsız oluşunu, adaylığının uygunluğu için yeterli saydılar.

Oysa İhsanoğlu’nun CHP-MHP’nin çatı adayı olarak belirlenmesine yönelik eleştirilerin yoğunluğu ve AK Parti’yi rahatsız etmiş olması, İhsanoğlu’nun çatı adayından beklenen başarıyı gösterip AK Parti adayının Cumhurbaşkanı seçilme ihtimalini riske sokmasından duyulan tedirginlikten kaynaklanmıyor. Bilakis, İhsanoğlu ismi, AK Parti’nin çatı adayı projesine yönelik muhtemel kaygılarını bertaraf etti. Muhalefet tabanını mobilize etmek için ideal bir aday olmadığı gibi, AK Parti tabanından destek alabilecek bir aday da değil.

Eleştiri ve rahatsızlığın merkezinde, aynı değer dünyasına mensup görülen İhsanoğlu’nun böyle bir mühendislik projesinde yer almayı kabul etmesi ve CHP’nin İhsanoğlu’nu AK Parti karşısında çatı adayı olarak göstermekle skora indirgediği siyaset tarzının yol açtığı absürtlük yatıyor. Kılıçdaroğlu başkanlığında CHP’nin, oyun kurmak yerine rakibinin oyununu bozmaya, kazanmak yerine kaybettirmeye, tabanının siyasi talep ve beklentilerini karşılamak yerine AK Parti karşıtı operasyon üslerinin aktörü olmaya yönelen tutarsız, fırsatçı, tüketici bir siyaset tarzı benimsemesinden kaynaklanıyor.

Önümüzdeki günlerde, İhsanoğlu’na yönelik öfke ve CHP’nin tercihlerine yönelik şaşkınlığın yol açtığı eleştiri ve rahatsızlıklar azalacak, İhsanoğlu kampanyasının iletişim stratejisinde rol alan kalemler de, ilk haftaki tepkilerin kaygı ve tedirginlikten kaynaklanmadığını fark edecekler. Belki o zaman, İhsanoğlu’nun uygun bir aday olup olmadığı daha sağlıklı kriterler üzerinden bir değerlendirmeye tabi tutulur.

[Akşam, 22 Haziran 2014]

İlgili Yazılar
İnanca Saldırı
Yorum
İnanca Saldırı

Kasım 2024