SETA > Yorum |
Sıradanlaşan Kutuplaşma ve En Zor Seçim

Sıradanlaşan Kutuplaşma ve En Zor Seçim

Gezi protestolarından 17 Aralık darbe girişimine ve Kobani eylemlerine kadar iki yılda yaşadıklarımız modern demokrasilerin kolaylıkla taşıyamayacağı krizlerdir.

Tarihçiler, güncel siyaseti yorumlayanlara müstehzi gözlerle bakarlar. Bu tarihçi istihzası, "önemli siyasi olaylar, üzerinden en az otuz ya da elli yıl geçmeden gerçekten anlaşılamaz ve anlamlandırılamaz" ÅŸeklinde bir deÄŸerlendirmeye dayanıyor.

Bütün bilimler sadeleÅŸtirilse geriye tarih kalırdı kuÅŸkusuz. Bu yüzden tarihçilere meydan okumadan günümüz siyasetine yorum yapan mütevazı bir konumdan kritik bir hususun altını çizmek isterim. Yakın tarihimiz yazılırken son üç seçimlik maratonun Türkiye'nin dönüÅŸümündeki "en sancılı ve zor dönem" olduÄŸunu tespitinin yapılacağını söyleyebilirim. Zorluk seçimlerin sonuçlarında deÄŸil elbette. 2014 yerel seçimlerinde ve cumhurbaÅŸkanlığı seçimlerinde AK Parti'nin ipi göÄŸüsleyeceÄŸi sandıklar açılmadan hepimizin malumuydu. AK Parti'nin her seçimden baÅŸarıyla çıkmasına ve bir tür hâkim parti sistemine geçiÅŸ yapmamıza raÄŸmen yaÅŸanan siyasal kutuplaÅŸma hız kesmedi.

Aksine üç seçim maratonunun sonuncusu olan 7 Haziran seçimlerinin de sert söylemler eÅŸliÄŸinde gerçekleÅŸeceÄŸi görülüyor. CHP lideri KılıçdaroÄŸlu'nun "direnme hakkından" ve "yeni bir ulusal kurtuluÅŸ savaşı baÅŸlatmak"tan bahsetmesi sadece sandıktan istediÄŸi sonucu alamayan bir siyasetçinin "sokakla tehdit etmesi" anlamına gelmiyor. Bu tehdit karşısında KılıçdaroÄŸlu'nu "provokatör" olmakla eleÅŸtiren BaÅŸbakan DavutoÄŸlu da yeni misakı milli ruhundan ve partisi karşısındaki dörtlü cephenin (3 muhalefet partisi ve paralel yapı) ihanetinden söz ediyor.

Muhalefet ve iktidarın temsilcilerinin kullandığı "olaÄŸanüstü hal" dili yaÅŸanan siyasal kutuplaÅŸmanın bir tezahürü. BaÅŸkanlık sistemi ve yeni anayasa tartışması ile renklenen bu seçimlerin propaganda dilinin misakı milli ve kurtuluÅŸ savaşı gibi nirengi kavramlarla bezenmesi hiç de yeni deÄŸil. AK Parti döneminde bile 2007 seçimlerinden itibaren "önümüzdeki seçimin ne kadar kritik ve hayati" olduÄŸunu konuÅŸuyoruz. 2015 seçimleri de siyasal sistemin dönüÅŸümü ve baÅŸkanlık sistemine geçiÅŸ teklifi etrafında "kritik" addediliyor.

Kritik ve zor zamanlardan geçtiÄŸimiz el hak doÄŸrudur. Son 8 yılda yaÅŸananlara bakıldığında gerçekten de Türkiye bir dizi kriz ve onlara eÅŸlik eden dönüÅŸüm süreçlerinden geçiyor. Gezi protestolarından 17 Aralık darbe giriÅŸimine ve Kobani eylemlerine kadar iki yılda yaÅŸadıklarımız modern demokrasilerin kolaylıkla taşıyamayacağı krizlerdir.

Bu krizlerin siyasal ve ekonomik istikrar döneminde gerçekleÅŸmesi bir mutluluk vesilesi. Bütün bunlarla birlikte, benim dikkat çekmek istediÄŸim husus ise "siyasal kutuplaÅŸmanın" ve "olaÄŸanüstü dönem" dilinin sıradanlaÅŸtığıdır. Siyasetin kullandığı "kritik" seferberlik söyleminin yeni seçmenleri kazanamadığı, aksine mevcut pozisyonları negatif ÅŸekilde tahkim ettiÄŸidir. Bir sonraki safha sıradanlaÅŸma ve etkisizleÅŸme olacaktır. SıradanlaÅŸan kutuplaÅŸma sebebiyle "otoriterlik", "tek adamlık" ve "diktatörlük" gibi büyük iddiaların içi boÅŸalmakta ve bunlar artık hiçbir ÅŸey söylemeyen kelimelere dönüÅŸmektedir.

"Diktatörlük" ya da "ihanet"le suçlamak ya da suçlanmak sıradan eleÅŸtiri formuna döndüÄŸünde buharlaÅŸmıştır. Seçmen kulağında bildik ve içi boÅŸ sloganlar haline gelen bu eleÅŸtirilerin sıradanlıktan çıkma çabası sokaÄŸa çaÄŸrı formunu kazanmaktadır. Ä°ÅŸte bu "sıradanlaÅŸan kutuplaÅŸma" ve etkisizleÅŸen "olaÄŸanüstü dönem" dili yüzünden 2015 seçimlerinin en zor seçimler olduÄŸunu düÅŸünüyorum.

Türkiye bu seçimlerle yeni bir inÅŸanın ve toplumsal sözleÅŸmenin imkânını üretmek zorunda. AK Parti yeni Türkiye'yi kurma hamlesini neticelendirmek ve ülkeyi geçiÅŸ dönemi türbülanslarından çıkarmak durumunda. Aksi takdirde, siyasetimizi sıradanlaÅŸan kutuplaÅŸmanın çürütücü etkilerine terk edeceÄŸiz.

[Sabah, 10 Åžubat 2015]