SETA > Yorum |
Sahiciler ve Gericiler

Sahiciler ve Gericiler

Yaşanan nicel dönüşümün Türkiye'de vatandaş, toplum ve devlet için bir fırsat olduğu, Türkiye'nin bölgesel bir güç ve küresel bir aktör olma arayışı için bu dönüşümü yaşaması gerektiği dile getirilmektedir.

Türkiye'nin ekonomisi, siyaseti, toplumu ve kültürü 2000 sonrasında yeni bir modernleÅŸme yorumu eÅŸliÄŸinde hatırı sayılır bir nicel büyüme yaÅŸadı. Kemalist modernleÅŸme anlayışının dışında yeni bir çizgi tutturuldu. Kemalist modernleÅŸme yorumu nasıl Osmanlı modernleÅŸmesinden farklılaÅŸtıysa, 2000 sonrasındaki yeni muhafazakâr modernleÅŸme anlayışı da Kemalist modernleÅŸmeden ayrıştı. (Her iki ayrışmayı da mutlak birer kopuÅŸ olarak okumamak gerektiÄŸini söylemeye bile gerek yok elbette.)

Ben, Türkiye'nin yaÅŸadığı bu nicel büyüme karşısında iki sahici, iki de gerici pozisyon olduÄŸunu düÅŸünüyorum. Önce sahici pozisyonlara iÅŸaret edelim. YaÅŸanan nicel dönüÅŸüm karşısındaki birinci sahici pozisyonu "eleÅŸtirel" olarak nitelendirebiliriz. Bu pozisyona sahip olanlar, Türkiye'nin yaÅŸadığı nicel dönüÅŸümü kaygı verici bulmakta, yürüyen hızlı modernleÅŸme süreçlerini toplumun hayatiyeti ve kültürel bütünlüÄŸü açısından sorunlu addetmektedirler. Nicel büyümenin bir nitel bozulmaya yol açtığı iddia edilmektedir. BireyciliÄŸin (bencilliÄŸi kastediyorlar) arttığı, kanaat ekonomisinden tüketim ekonomisine geçildiÄŸi, "iyi toplum" idealinden vazgeçildiÄŸi, aşırı sekülerleÅŸildiÄŸi, Batılı deÄŸerlerle çok hızlı biçimde bütünleÅŸildiÄŸi vs. tezleri gündeme gelmektedir. Bu yaklaşım sahiplerine göre, Türkiye'nin yaÅŸadığı nicel büyümenin yarattığı nitel dönüÅŸümler de hesaba katılmalıdır.

Türkiye'nin yaÅŸadığı nicel dönüÅŸüm karşısındaki ikinci sahici pozisyon ise, bu deÄŸiÅŸimi bir "imkân" olarak deÄŸerlendirenlerin pozisyonudur.

YaÅŸanan nicel dönüÅŸümün Türkiye'de vatandaÅŸ, toplum ve devlet için bir fırsat olduÄŸu, Türkiye'nin bölgesel bir güç ve küresel bir aktör olma arayışı için bu dönüÅŸümü yaÅŸaması gerektiÄŸi dile getirilmektedir. Ne var ki, bu pozisyona sahip olanlar, yaÅŸanan bu nicel dönüÅŸümün nitel geliÅŸmeyle taçlandırılması gerektiÄŸini, dönüÅŸümün bu baÄŸlamda yeterli olmadığını öne sürmekte, sembolik savaÅŸtan kurumsal inÅŸaya geçilmesi gerektiÄŸi tezini iÅŸlemektedirler. Bu iki pozisyonu da sahici olarak nitelendirmemin nedeni, her ikisini dillendirenlerin de "konum odaklı" deÄŸil, "konu odaklı" olmaları ve öyle ya da böyle Türkiye'nin mukadderatı ile ilgilenmeleridir. Ne var ki, Türkiye'nin 2000 sonrası yaÅŸadığı büyüme karşısındaki bütün tutumlar bu özellikte deÄŸildir.

***

Bu baÄŸlamda Türkiye'nin yaÅŸadığı nicel büyümeye iliÅŸkin siyasal alanda sıkça karşımıza çıkan iki "gerici" pozisyondan bahsetmemiz gerekir. Bunlardan biri, Türkiye'nin dönüÅŸümüne "karşıt" iken, diÄŸeri söz konusu dönüÅŸüme "destekçi" pozisyondadır.

Türkiye'nin 2000 sonrası yaÅŸadığı nicel büyümenin karşısındaki gerici pozisyonlardan ilki, kronik muhaliflerin pozisyonudur. Onlara göre, AK Parti iktidarı sonrasında atılan bütün adımlar yanlıştır. Ortada bir "büyüme"nin olduÄŸu da iddia edilemez. "Ä°nkâr" odaklı bir siyasi söylemin damgasını vurduÄŸu pozisyon, Türkiye'nin güzergâhını yitirdiÄŸini iddia etmekte ve yapılması gerekenin, iktidarı alaÅŸağı etmek olduÄŸunu öne sürmektedir.

"Gerici pozisyon"un tek temsilcisinin AK Parti muhalifleri olduÄŸunu da söyleyemeyiz. AK Parti iktidarı sonrasında ülkenin yaÅŸadığı nicel büyümeyi mutlaklaÅŸtıran, bu büyümenin nitel geliÅŸme süreçleriyle iliÅŸkisini kuramayan ve söz konusu büyümenin sosyo-kültürel etkileri üzerine konuÅŸulmasını adeta bir tabu olarak telakki eden iktidar yanlıları da bu pozisyonda yer alırlar. Burada "gerici" olarak nitelediÄŸimiz her iki pozisyon da muhteva itibariyle farklı olsa da mahiyet itibariyle benzer konumdadır. Her ikisi de "konu odaklı" deÄŸil, "konum odaklı"dır. Dolayısıyla "zümre" temelli ve "çıkar" merkezli bir yerde dururlar.

Gerçek siyaset, yukarıda ifade ettiÄŸim sahici pozisyonlar arasında sürdürülebilir. Yeni dönemde siyasetin gündelik çıkarlar ve günlük hesaplar adına gerici pozisyonlar arasına sıkışmış bir uÄŸraÅŸ olmaktan çıkarılması gerekir. Bu, nicel büyümenin nitel geliÅŸimle taçlandırılabilmesinin olmazsa olmaz koÅŸuludur.

[Sabah, 6 Nisan 2015]