SETA > Köşe Yazıları |
Mehter Marşı İle Cumhuriyet Bayramı Kutlamanın Anlamı

Mehter Marşı İle Cumhuriyet Bayramı Kutlamanın Anlamı

Cumhuriyet Bayramı’nın tam bir bayram olarak kutlanması, Cumhuriyet’in 10. yılından sonraya tekabül eder. Ulusal bayramlarla ilgili 1935’te çıkarılan yasal düzenlemeye kadar Meşrutiyet ve Hürriyet bayramı kutlamaları da devam eder. Hatta Cumhuriyet’in ilk yıllarında Meşrutiyet’in yıl dönümleri daha görkemli kutlanır.

Her yıl Cumhuriyet Bayramı kutlamaları biraz daha toplumsallaşıyor. Toplumu birbirine bağlayan bir içerikle her düzeyde kutlamalar yapılıyor. Örneğin Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde verilen Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonlarına toplumun her kesiminden insan davet ediliyor.
Birçok belediye, resmî kutlamaların dışında özel etkinlikler düzenleyerek kutlamaları sivilleştiriyor.
Televizyon ve gazetelerde kurum, kuruluş ve şirketlerin reklam olarak yayınlattığı Cumhuriyet Bayramı mesajlarının içeriği de yıldan yıla olumlu anlamda değişiyor.
Bu yıl verilen birçok reklamda, özellikle dikkatle inceledim, “bir olmak”, “birlik olmak”, “tek yürek Türkiye” ve “birlik ve beraberlik dolu günlere” gibi içerikler bulunmaktaydı. Yani toplumu ayrıştırmayan, aksine birleştiren üslup çoğunluktaydı.
Ancak tarihsel olarak Cumhuriyetin sahipliğini kendisinde gören çevreler, Cumhuriyet rejiminin tanımını, sınırlarını, içeriğini, değerlerini ve en nihayetinde onun yönetim felsefesini kendileri belirlediği için toplumun geniş kesimlerinin zihninde bu alana ilişkin soru işaretlerinin oluşmasına yol açtılar.
***
Cumhuriyet Bayramı’nın tam bir bayram olarak kutlanması, Cumhuriyet’in 10. yılından sonraya tekabül eder. Ulusal bayramlarla ilgili 1935’te çıkarılan yasal düzenlemeye kadar Meşrutiyet ve Hürriyet bayramı kutlamaları da devam eder. Hatta Cumhuriyet’in ilk yıllarında Meşrutiyet’in yıl dönümleri daha görkemli kutlanır.
Cumhuriyet Bayramlarının kutlanma şeklinde ve her dönemde verilen mesajlarda belirli süreklilikler korunsa da dönemin siyasi konjonktürüne ve gündemine göre bazı temalar öne çıkmaktadır.
Devamlılık arz eden unsurlardan biri, kutlamalarda yapılan konuşmalar ve yayınlanan kutlama mesajlarında kullanılan dilin “karşıtlıkları” diri tutmak üzerine kurulmuş olmasıdır. Dolayısıyla da “dışlayıcı”dır. Toplumun her kesiminin bayramları sahiplenilmesi istenilmez.
Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına iştirak etmek için “makbul bir dünya görüşü” ve “siyaseten bir tarafa ait olmak” gerektiği varsayılmıştır.
Sağ siyasal hükûmetlerin bayram kutlamalarının “samimiyetinden” kuşku duyulur. Bu çevrelerin bayram kutlamalarına katılmaları yıllarca bir prosedürün yerine getirilmesi olarak görülmüştür. Onlara göre, resmî bayramların kutlanmasında millet, sadece alanları dolduran bir figüran hizmeti görür.
***
Cumhuriyetin sahipliğini kendisinde gören çevreler, bunu bir üstünlük ve iktidarlarının bir yansıması olarak gördükleri için “demokrasi ve toplum karşıtlığı” üzerinden de “Cumhuriyet” algısının üretilmesine hizmet etmişlerdir. Cumhuriyet bu anlamda çoğu zaman demokrasinin yerine kullanılmıştır.
Diğer taraftan, erken Cumhuriyet döneminin baskıcı, yasakçı, katı uygulamaları ve askerî darbe dönemlerinin vesayetçi yönetim pratikleri hep Cumhuriyet rejimi üzerinden gerekçelendirildiği için doğal olarak toplumun geniş kesimleri, bu uygulamalarla “Cumhuriyet rejimi” arasında bir paralellik görmüştür.
Buna ilaveten kendi değer dünyasının Cumhuriyet öncesinin “karanlık dünyası”na ait olarak gösterilmesi ve bunun da Osmanlı-Cumhuriyet karşıtlığı üzerinden meşrulaştırılması, toplumun geniş kesimlerinin sıkı sıkıya geçmişi sahiplenmesini, yeniyi ise sorunsallaştırmasını beraberinde getirmiştir.
Bu algının üzerine her Cumhuriyet Bayramı’nda kullanılan dilin ve verilen mesajın “kapsayıcı” değil “ötekileştirici” olması, hatta “düşmanlaştırıcı” olarak her yıl yeniden tekrarlanması, toplumun bir kesiminde bizatihi yönetim şekli olarak Cumhuriyet’e olmasa bile onun pratikteki uygulamalarına “karşıtlık” üzerinden kendisini konumlandırması sonucunu doğurmuştur.
***
Son dönemlerde her alanda yaşanan normalleşmenin bir yansıması olarak Cumhuriyet’in, Osmanlı’dan bir kopuşu değil, aksine bir sürekliliği ifade ettiğinin vurgulanması, geniş toplum kesimlerinin Cumhuriyet algısını da dönüştürmüştür. Bu anlamda kutlamaların dışlayıcılıktan kapsayıcı bir forma geçmesi algıyı olumlu anlamda pekiştirmiştir.
Gelinen noktada bu sürekliliğin görüldüğü en iyi pratik, Mehter Marşı ile Cumhuriyet Bayramı’nın kutlanmasıdır. Bazı çevreler, bu tip kutlamaları bir “çelişki” olarak görse de bu aslında normalleşmenin ve sahiplenmenin bir sonucudur.
[Türkiye, 31 ekim 2017]