SETA > Yorum |
Algılar ve Gerçekler Arasında Dış Politika

Algılar ve Gerçekler Arasında Dış Politika

Türk dış politikasının belki de daha önce hiç olmadığı kadar hem içeride hem de dışarıda polemik konusu yapıldığı bir dönemi yaşıyoruz.

Türk dış politikasının belki de daha önce hiç olmadığı kadar hem içeride hem de dışarıda polemik konusu yapıldığı bir dönemi yaşıyoruz.

Türkiye'nin Mısır'daki darbeye ve darbecilerin kendi halkına karşı gerçekleÅŸtirdikleri ağır insan hakları ihlallerine karşı çıkan politikasını "gerçekçi" bulmayıp eleÅŸtiren çevrelerin bir kısmının ÅŸimdi de, Amerikalı gazeteci Seymour Hersh tarafından Türkiye'nin Suriye politikası konusunda ortaya atılan komplo teorisine sarıldıkları görülmektedir.

Robert Fisk gibi bazı baÅŸka batılı gazeteciler tarafından da desteklenen komplo teorisinde Hersh, Åžam'ın Guta bölgesinde çok sayıda insanın hayatını kaybetmesine yol açan kimyasal silah saldırısının Suriye Baas rejimi tarafından deÄŸil, Türkiye'nin desteklediÄŸi Ä°slamcı muhalifler tarafından gerçekleÅŸtirildiÄŸini ileri sürmüÅŸtü. Hersh'e göre, Türkiye bu ÅŸekilde ABD önderliÄŸindeki Batı'nın Suriye yönetimine karşı harekete geçmesini ve Esed'in devrilmesini amaçlamıştı. Bu uçuk ve delillerle desteklenemeyen teorinin hiçbir ÅŸekilde gerçeÄŸi yansıtmadığına dair çok sayıda yazı yazıldığı için burada Hersh'ün ispatsız iddiaları üzerinde durmak yerine, Türkiye'nin dış dünyaya karşı imajını kötülemeyi hedef alan bu tür kirli propaganda ürünü saldırıların nasıl etki doÄŸurduÄŸuna bakalım.
Bu soruya aradığımız cevabı bulmamızı kolaylaÅŸtıracak ÅŸekilde, aynı dönemde benzer bir ÅŸekilde iç politikada da hükümete yönelik saldırıların etkisinin nasıl olduÄŸuna bakabiliriz. Ä°çeride hükümeti istifaya zorlamayı hedef alan çok ağır saldırıların nasıl bir etki doÄŸurduÄŸunu 30 Mart Seçimleri göstermiÅŸtir. Bu iddiaların asıl olarak hükümete karşı bir darbe giriÅŸimi olduÄŸunu düÅŸünen halk, çok yüksek bir seçime katılım oranıyla bu darbe giriÅŸiminin maÄŸduru olarak gördüÄŸü AK Parti'ye desteÄŸini artırarak bu partinin oy oranını bir önceki yerel seçime göre 7 puan civarında yükseltmiÅŸtir. 17 Aralık süreciyle baÅŸlayan darbe sürecinin temel enstrümanı olan yıkıcı propaganda tam tersine bir etki doÄŸurmuÅŸ ve demokrasinin tehdit altında olduÄŸunu hisseden halk hükümetin arkasında durmuÅŸtur. Buradan yola çıkarak yukarıda sorduÄŸumuz soruya dönersek, Seymour Hersh ve benzeri çevrelerin, Türkiye'deki iktidarı hem kendi halkının hem de uluslararası camianın gözünde "insanlık suçu" iÅŸliyormuÅŸ gibi göstermeye çalışarak iktidardan uzaklaÅŸtırma ve kendi çıkarlarına uygun hareket edecek bir iktidar dizayn etme çabaları 17 Aralık'ta baÅŸlayan darbe giriÅŸimine benzer bir ÅŸekilde baÅŸarısızlıkla sonuçlanacaktır.

KARA PROPAGANDANIN HEDEFÄ° VE BAÅžARI ÅžANSI

Suriye'ye yardım götüren MÄ°T eÅŸliÄŸindeki TIR'ların engellenmesi sırasında dünyada oluÅŸturulmak istenen "Türkiye'nin terörist gruplara destek verdiÄŸi" algısına yönelik giriÅŸimler, Türkiye'deki iktidarı devirmek isteyen içeride ve dışarıdaki bu çevrelerin birbirleriyle irtibatlı olduklarını da göstermektedir.Çünkü hem iç politikada kullanılan "yolsuzluk" propagandası, hem dış politikadaki "kimyasal silah saldırısına destek" iddiası hem de gerek iç gerekse dış politika açısından ortak sonuçlar doÄŸurması beklenen "MÄ°T TIR'ları" hadisesi Türkiye'de ErdoÄŸan hükümetinin demokratik olmayan yollarla iktidardan uzaklaÅŸtırılması ortak hedefine hizmet ediyordu.

Bu noktada, iç ve dış aktörler tarafından ortak bir ÅŸekilde yürütülen ve temel enstrümanı "kirli propaganda" olan bu çabaların neden baÅŸarısız olduÄŸuna ve baÅŸarısız kalmaya mahkûm olduÄŸuna deÄŸinmek gerekir. 17 Aralık süreciyle iç politikada baÅŸlayan kirli propagandanın neden baÅŸarısız olduÄŸunun cevabı dış politikadaki kara propagandanın da neden baÅŸarısız olacağını açıklamaktadır: AK Parti'nin 11 yıllık iktidarı süresince izlediÄŸi baÅŸarılı politikalarıyla Türkiye halkının ve uluslararası camianın gözünde elde ettiÄŸi olumlu imaj.

Ä°ç politikada saÄŸlık, eÄŸitim ve ulaşım baÅŸta olmak üzere birçok alanda önemli baÅŸarılara imza atmış olması Türkiye halkının, baÅŸkalarının etkisi altında kalmadan kendine özgü bir AK Parti algısı inÅŸa etmesini saÄŸlamıştır. Bu baÅŸarılı politikalara ÅŸahit olan ve bizzat kendi günlük hayatında bunları hisseden halkın kafasındaki bu algının bazı kesimlerin birkaç aylık kirli propagandasıyla deÄŸiÅŸmesi mümkün olamazdı. Aynı ÅŸekilde, AK Parti iktidarı boyunca önce danışman sonra da dışiÅŸleri bakanı olarak Ahmet DavutoÄŸlu'nun çizmiÅŸ olduÄŸu dış politika, sorunların çözümü konusunda arabuluculuÄŸa, bölgesel iÅŸbirliÄŸine, OrtadoÄŸu bölgesinde demokrasi ve insan haklarının geliÅŸtirilmesine odaklanmışken ve bütün bölge ve dünya ülkeleri buna ÅŸahit olup Türkiye algılarını bunun üzerine inÅŸa etmiÅŸken, aynı Türkiye'nin teröristlere ya da kimyasal silah saldırılarına destek verdiÄŸi ÅŸeklindeki yıkıcı propaganda ürünü iddialara kimsenin inanması beklenemez. Ä°lkeli dış politika izlemek kaygısıyla Mısır'da, kısa vadeli ekonomik çıkarlarını riske atarak, darbeye ve ağır insan hakları ihlallerine karşı çıkanTürkiye'nin Suriye'de yaÅŸanan kimyasal silah saldırısında parmağı olduÄŸunu iddia etmek, bu saldırıyı gerçekleÅŸtiren Esed rejimini ayakta tutmaya devam etmek ve Suriye'deki katliamların sona ermesi için çabalayan ErdoÄŸan hükümetini devirmekten baÅŸka bir amaç taşımıyor.

[Sabah Perspektif, 19 Nisan 2014]