SETA > Yorum |
AK Parti'nin KurumsallaÅŸma ve Yenilenme Siyaseti

AK Parti'nin KurumsallaÅŸma ve Yenilenme Siyaseti

AK Parti'deki tartışmalar, fazla derinleşmeden yönetilebilecektir. Çünkü AK Parti, hem dışsal etkenler hem de geçmişte yaşadığı kopmalar ile sınanarak krizi göğüsleme ve çözme başarısını tecrübe etti.

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Genel BaÅŸkanı ve BaÅŸbakan Recep Tayyip ErdoÄŸan 2014 yazında cumhurbaÅŸkanlığına aday olduÄŸunda, Türkiye siyaset gündeminin ana tartışma ekseni tek bir konuya odaklanmıştı: AK Parti’nin geleceÄŸi özelinde, lider deÄŸiÅŸiminin sancısız ve bir krize dönüÅŸmeden gerçekleÅŸip gerçekleÅŸemeyeceÄŸi meselesi. AK Parti çevrelerinde, ErdoÄŸan’ın yerine aday olarak gösterecek ve baÅŸbakanlık koltuÄŸuna oturacak ismin, mutlaka tabandan kabul görecek, siyaseten güçlü, "ErdoÄŸan tarzı siyaseti" devam ettirecek ve toplumsal karşılığı bulunan bir aday olması gerektiÄŸi üzerinde genel bir konsensüs vardı.

ErdoÄŸan’ın CumhurbaÅŸkanı ve Ahmet DavutoÄŸlu’nun BaÅŸbakan olmasının ardından ise bu kez tartışmalar iki eksende devam etti:

1) AK Parti’nin lider deÄŸiÅŸimini sancısız gerçekleÅŸtirmesi ve kurumsallaÅŸma yönünde önemli bir merhaleyi geride bırakması.
2) BaÅŸbakan ve AK Parti’nin lideri olarak DavutoÄŸlu’nu bekleyen krizler.

CumhurbaÅŸkanı ve BaÅŸbakan arasında yaÅŸanacak bir krize daha az ihtimal verilse de, özellikle üç dönem kuralına takılan siyasetçilerin parti içerisinde oluÅŸturabileceÄŸi iktidar mücadelesine ya da parti içinde "vizyon farklılığı" yüzünden çıkabilecek çekiÅŸmelere dikkat çekilmekteydi. Siyasi hareketin lideri olarak cumhurbaÅŸkanlığına seçilen ErdoÄŸan, kendisinden sonra parti içerisinde yaÅŸanabilecek mücadelenin krize dönüÅŸme ihtimaline karşı daha önceden partilileri uyarmıştı. AK Parti’nin kuruluÅŸunun 13. yıldönümünde, 2001 kuruluÅŸ ruhu ve misyonuna atıfta bulunarak tarihi bir konuÅŸma yapmıştı. ErdoÄŸan konuÅŸmasında, AK Parti’nin esasen "katılım, istiÅŸare ve ortak akıl" temelinde yoluna devam etmesi gerektiÄŸini vurgulamıştı.

ErdoÄŸan’ın seçilmesinin ardından "icranın alanına giren" açıklamalar yaparak "etkin cumhurbaÅŸkanlığı" yürütmesi, eleÅŸtirileri de beraberinde getirdi. ErdoÄŸan’ın Merkez Bankası, MÄ°T MüsteÅŸarı Hakan Fidan’ın istifa edip milletvekilliÄŸine aday olması, son olarak da Çözüm Süreci ve Ä°zleme Kurulu’na yönelik sözleriyle beraber bu eleÅŸtiriler en üst noktaya çıktı. YaÅŸananlar, DavutoÄŸlu hükümeti ile CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan arasında, adı tam konulamayan bir kriz olarak yorumlandı. ErdoÄŸan’ın açıklamaları, BaÅŸbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın tartışmaya dahil olması ve Ankara BüyükÅŸehir Belediye BaÅŸkanı Melih Gökçek’in Arınç’ı sert bir dille eleÅŸtirmesi ise tartışmalara yeni boyutlar kazandırdı. Nihayetinde DavutoÄŸlu tartışmalara el koyarak krizin derinleÅŸmesini önledi.

CumhurbaÅŸkanı ile hükümet arasındaki yaÅŸananlar ve AK Parti bünyesindeki tartışmalar, beklenen krizin yaÅŸandığı analizlerini beraberinde getirdi. Süreç, kimi yorumcularca ErdoÄŸan’ın baÅŸkanlık sistemine yönelik stratejik hamlesi olarak görüldü, kimilerince de AK Parti içerisinde daha da derinleÅŸebilecek bir krizin öncü iÅŸareti olarak deÄŸerlendirildi. 7 Haziran 2015’te yapılacak genel seçimlerinin, bu süreçten nasıl etkilenebileceÄŸi sorgulanmaya baÅŸlandı.

Olup bitenleri analiz edebilmek açısından tartışmaları esasen ErdoÄŸan ve DavutoÄŸlu siyasetinin temel parametreleri etrafında anlamak ve anlamlandırmak önem arz ediyor. Çünkü tartışma konularının içeriÄŸi ve istiÅŸarelerin ardından sonuçlanma biçimine bakıldığında, aktörler arasında derin bir kriz ve görüÅŸ ayrılığından ziyade sorunlara yaklaşımda üslup ve yöntem farklılığının olduÄŸu anlaşılıyor. Keza tartışmaların derinleÅŸip bir krize dönüÅŸme ihtimalini, "siyasi partilerin kurumsallaÅŸması"; tartışmaların seçimlere etki etme kapasitesini ise alternatif siyaset yapılarının oluÅŸarak çekim merkezine dönüÅŸme kriteri temelinde ele almak gerekiyor.

AKTÖRLERÄ°N SÄ°YASET YAPMA TARZINI ANLAMAK

ErdoÄŸan Siyaseti: ErdoÄŸan’ın siyasi kariyerinde elde ettiÄŸi her baÅŸarı, bir sonraki adımda tecrübeye dönüÅŸüp siyasi mücadelesi için yol haritası oluÅŸturuyor. EÄŸer ErdoÄŸan siyasetinin geçmiÅŸi gözden kaçırılırsa, bugünkü duruÅŸu tam anlaşılamaz.

ErdoÄŸan siyasetinin çerçevesi, "ortalama siyasetçi olmama" üzerine bina edilen bir tarzdır. 1994'te Ä°stanbul BüyükÅŸehir Belediye BaÅŸkanı seçilmesiyle, belediyecilikte o güne kadar oluÅŸan hakim paradigmayı deÄŸiÅŸtirerek, yeni bir yerel siyaset tarzı geliÅŸtirdi. O dönemin kurucu siyaset tarzında "istiÅŸare mekanizması" önemli bir yer tuttu ve ErdoÄŸan, istiÅŸareden çıkan sonucun, her ne pahasına olursa olsun, tüm yönetim kademelerince sahiplenilmesi gerektiÄŸinde ısrar etti.

AK Parti’nin kuruluÅŸ sürecine gelindiÄŸinde, Milli GörüÅŸ ve Refah Partisi geleneÄŸinin siyaset yönteminde belirli devamlılıklarını korudu, ancak siyaset dili baÅŸta olmak üzere, siyasal içeriÄŸi ve anlayışı yenileyen bir siyasal yapı ortaya çıkardı. AK Parti Genel BaÅŸkanı ve BaÅŸbakan olarak görev yaptığı süre boyunca, siyasal liderliÄŸi önemseyen fakat "kolektif siyasal akla dayanan" deÄŸiÅŸim siyasetini ve bu siyasetin "lider temelli" yürütülmesini azami derecede benimseyen bir tutum sergiledi.

ErdoÄŸan, 2014’te baÅŸlayan cumhurbaÅŸkanlığı dönemini, "kurucu misyon" temelinde görüyor. Bu baÄŸlamda, sürekli seçilmiÅŸ olduÄŸunun altını çizerek, temsil siyasetini devam ettirmenin imkanlarını aktif ve etkin düzlemde yürütüyor. Bu yeni siyasal kültürün kodlarına karşı ortaya çıkan meydan okumalara ve üretilen siyasal krizlere karşı pro-aktif ve kararlı bir duruÅŸ sergiliyor. Kendisine yöneltilen "otoriterlik", "partili cumhurbaÅŸkanlığı" ve "tek adamlık" suçlamalarını; “BaÅŸkan olmazsın!” gibi kolektif söylemleri ise Türkiye’de bitmeyen “dizayn siyaseti”nin devamı olarak deÄŸerlendiriyor. Dolayısıyla her sözü ve her adımı, en baÅŸtan itibaren adım adım inÅŸa edilen ErdoÄŸan siyasetindeki sürekliliÄŸin bir unsuru haline geliyor.

DavutoÄŸlu siyaseti: Akademik ve entelektüel bir kimliÄŸe sahip olan DavutoÄŸlu, ErdoÄŸan’ın bıraktığı siyasal mirası kurumsallaÅŸtıracak ve AK Parti’yi 2023 vizyonuna taşıyacak bir misyonla partinin genel baÅŸkanlığına önerildi. Bu dönemde DavutoÄŸlu’nun "ihya, inÅŸa ve restorasyon" kavramlarına yoÄŸun vurgusu ve medeniyet söylemi öne çıkarılarak, siyasete kendi damgasını vuracağı öngörüleri yapıldı. DavutoÄŸlu, 2002 yılından itibaren kritik görevlerde bulunan, uluslararası sistemi iyi bilen, vizyoner, temsil gücü yüksek ve AK Parti tabanının benimsediÄŸi bir aktördü. Ayrıca geçmiÅŸ birçok kriz dönemlerinde ErdoÄŸan ile iliÅŸkisinin uyumu test edilmiÅŸ, Türk dış politikasındaki paradigma deÄŸiÅŸimini ErdoÄŸan ile birlikte gerçekleÅŸtirmiÅŸ, "bizatihi kendisi aktör olan" bir siyasetçiydi.

DavutoÄŸlu’nun yeni görevinde bir taraftan kendi düÅŸünce dünyasını siyasete taşırken, diÄŸer taraftan ErdoÄŸan ile uyumlu ama emanetçi olmayan bir siyaset izlemesi ÅŸarttı. Ayrıca DavutoÄŸlu, AK Parti’nin gücünü, bütünlüÄŸünü ve oy oranını koruyup Türkiye’nin mevcut ve muhtemel sorunlarına çözüm üretmeliydi. Aktörler arasındaki iliÅŸki düzeyinin, DavutoÄŸlu’nun kendi ifadesiyle, "aynı siyasi perspektife sahip olsa da; farklı bir üslup ve iÅŸ tutuÅŸ tarzı" üzerinden yürümesi kaçınılmazdı. DavutoÄŸlu, "güçlü baÅŸbakanlık" ve "güçlü cumhurbaÅŸkanlığı" temelinde sorumluluÄŸunu tanımladı. Kendi kararlarını almada inisiyatif sahibi olacağını belirtti ama istiÅŸare mekanizmasının bu süreçlerdeki önemini vurguladı.

Ä°STÄ°ÅžARE SÄ°YASETÄ° VE ORTAK AKIL

Buraya kadar çizilen çerçeveden bakıldığında, kurucu misyonla hareket eden ve seçilmiÅŸ bir CumhurbaÅŸkanı olarak etkin ve yönlendirici konumda bulunan ErdoÄŸan ile güçlü ve sorumluluk sahibi bir BaÅŸbakan olarak DavutoÄŸlu iliÅŸkisinin baÅŸat parametresi, istiÅŸare siyasetinin aksamadan iÅŸletilmesiydi. GerektiÄŸinde Bakanlar Kurulu, CumhurbaÅŸkanı baÅŸkanlığında toplanabilecek ya da önemli sorunlar ve kritik süreçlerde aktörler, istiÅŸare mekanizması ve ortak akıl üzerinden, ortaya çıkabilecek muhtemel krizleri önleyeceklerdi.

Gerek DavutoÄŸlu gerekse de AK Parti’nin diÄŸer yetkili aktörlerinin açıklamalarından, Çözüm Süreci ve Ä°zleme Heyeti baÄŸlamında CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan ile ortaya çıkan farklı görüntülerin, istiÅŸare ve bilgilendirme süreçlerindeki aksamalardan kaynaklandığı anlaşılıyor. Krizin, yine iki aktörün istiÅŸareleriyle sonlandırılması, bu mekanizmanın önemini ortaya koyuyor.

SÄ°YTASETTE GÜÇ BÖLÜNMESÄ° VE AK PARTÄ°

Seçime gidilirken AK Parti’deki mevcut ve muhtemel tartışmalar, siyasi hareketin lideri olan ErdoÄŸan’ın cumhurbaÅŸkanlığı makamına gelmesiyle birlikte siyasal alandaki güç merkezinin bölünmesiyle de doÄŸrudan ilgilidir. Çünkü siyasetin doÄŸası ve mevcut siyasal kültürün bir sonucu olarak AK Parti siyasetinin mensupları, DavutoÄŸlu’nu Genel BaÅŸkan olarak ilk günden itibaren benimsediler. Ancak ErdoÄŸan’ı, CumhurbaÅŸkanı olmasının ötesinde kendi siyasi hareketlerinin lideri olarak görmeyi sürdürdüler. DavutoÄŸlu’nun, ‘halkoyuyla seçilmiÅŸ cumhurbaÅŸkanlı bir sistemin baÅŸkanlık sistemine doÄŸru evrilmesi gerektiÄŸi’ yönündeki açıklaması, bu iliÅŸkiyi daha da netleÅŸtirdi.

Artık bundan sonra baÅŸkanlık sistemi olsun ya da olmasın, Türkiye için "yeni bir siyasal alan" oluÅŸtuÄŸu bir vakıa. Bu yenilik, siyasetin alışık olduÄŸumuz yönetim tarzını da zaman zaman zorlayacak. Bu nedenle mevcut tartışmaların benzerlerinin yaÅŸanması kaçınılmazdır.

Yine de AK Parti’deki tartışmalar, partinin mevcut kurumsallaÅŸma düzeyi de dikkate alındığında, daha fazla derinleÅŸmeden yönetilebilecektir. Çünkü AK Parti, hem dışsal etkenler hem de geçmiÅŸte yaÅŸadığı kopmalar ile birçok kez sınanarak kriz ile yüzleÅŸme ve kriz çözme baÅŸarısı tecrübe etti. ÖrneÄŸin; 2007 yılındaki 367 Krizi ve 17-25 Aralık 2013’te siyasete yargı müdahalesinin ardından, AK Parti bir taraftan bu giriÅŸimlerle yüzleÅŸirken, diÄŸer taraftan parti içerisinde yaÅŸanan krizleri büyük sorunlara dönüÅŸmeden hal yoluna gitti.

Bir siyasal partinin iç tartışmaları ve krizlerinin kendi siyasal yapısında ve genel siyasal sistemde önemli bir sonuç üretmesi, öncelikle söz konusu siyasal partinin sosyolojik ömrü üzerinde çeÅŸitli kuÅŸkuların oluÅŸmasıyla ilgilidir. Bu kuÅŸkular, siyasetin toplumsal taleplere cevap veremediÄŸi ve toplumun çoÄŸunluÄŸunun beklentilerini karşılayamadığı durumlarda gerçekleÅŸir.

Fakat buna baÄŸlı olarak, alternatif yeni bir siyasal çekim merkezinin de oluÅŸarak toplumsal desteÄŸin bu yeni siyasal merkeze doÄŸru kanalize olması da ÅŸart. Bu açılardan bakıldığında, Türkiye siyasetinde AK Parti dışında iktidar olabilecek yeni bir siyasal merkezin, bugünkü siyasal ve toplumsal yelpaze göz önüne alındığında, yakın dönemde oluÅŸması zor görünüyor. Dolayısıyla da, bugünkü AK Parti içindeki tartışmaların seçimleri doÄŸrudan etkileme kapasitesi düÅŸük bir ihtimaldir.

[Al Jazeera, 1 Nisan 2015]