illi enerjiyle ilgili tarihi bir haftayı geride bıraktık. Doğalgaz ve güneş enerjisinde güzel gelişmeler var. Ülkemiz için hayırlı olsun. Türkiye son yıllarda milli enerji alanında güçlü bir atılım başlattı. Yenilenebilir enerjiden nükleere, doğalgazdan petrole kadar çok boyutlu bir enerji politikası sürdürüyoruz. Zorlu bir süreç. Doğu Akdeniz'de verilen mücadele ortada. Karadeniz'de bulduğumuz doğalgaz rezervi, bu emeklerin meyvesini toplamaya başladığımızın bir göstergesi.
EN BÜYÜK KEŞİF
Berat Albayrak'ın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olduğu dönemde yerli enerji hamlelerinde kayda değer bir ivmelenme başlamıştı. Bayrağı devralan Fatih Dönmez'in de aynı kararlılıkla projeleri sürdürmesi enerjide önümüzü açtı. 320 milyar metreküplük doğalgaz rezervi Türkiye'nin bugüne kadar yaptığı keşiflerin en büyüğü. Bu daha başlangıç. Farklı noktalarda ve derinliklerde daha büyük rezervlerin bulunması sürpriz olmayacak.
MOTİVASYON ARTTI
İşin sevindirici ve umut verici kısmı, bu keşfi kendi gemimiz ve beşeri sermayemizle gerçekleştirmiş olmamız. Daha büyük keşifler için aramaya devam edeceğiz. Bu keşif bizim için önemli bir deneyimdi. Bu deneyim yeni keşiflerin bulunmasına yardımcı olacaktır. Bu işe emek veren mühendislerimiz, teknisyenlerimiz ve bürokratlarımızın motivasyonu da bu keşif sayesinde artmış oldu.
MALİYETLER DÜŞECEK Peki, enerjide bu ve benzeri müjdeli haberlerin gelmesinin bize ne faydası olacak? Enerjide dışa bağımlılığın azalması, vatandaşın cebine pozitif yansıyacak. Geçtiğimiz yıl hane başına ortalama 1.700 TL doğalgaz faturası ödemişiz. Kendi doğalgazımıza erişmemiz sayesinde ilerleyen yıllarda vatandaşın doğalgaz harcamaları azalacak. Sanayimiz için enerji maliyetleri düşecek. Reel sektörümüz daha rekabetçi hale gelecek. Enerji yatırımları önümüzdeki yıllarda çarpan etkisiyle ekonomik büyümeye pozitif katkı sağlayacak. Milli enerjideki yatırımlar binlerce yeni istihdamın kapısını açacak. Bu keşif, jeopolitik meselelerde Rusya, İran ve Yunanistan'a karşı elimizi güçlendirecek.
40 MİLYAR $ İTHALAT
Bunlar bugünden yarına olacak şeyler değil. Bu rezervi çıkartmak ve daha büyük sahalar keşfetmek biraz zaman alacak. Ama sonunda ekonomimizin yumuşak karnı olan cari açıktan kurtulma noktasında kritik bir adım atmış olacağız. Ortalamada 40 milyar dolara yaklaşan yıllık enerji ithalatını bıraktığınızda Türkiye zaten cari fazla veriyor. Enerjideki dışa bağımlılığımızı azaltmaya yönelik her girişim, cari fazlaya dönme şansımızı artıracak.
MİLLİ TEKNOLOJİYE DAYALI 'YEŞİL BÜYÜME
Sadece doğalgaz ve petrol gibi fosil yakıtlara bel bağlayamayız. Sonuçta bu kaynaklar sınırlı. Tabi bir de işin çevre boyutu var. Türkiye bu durumun bilincinde. Bir taraftan da güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının ağırlığını artırıyoruz. Malumunuz Türkiye'nin ilk entegre güneş paneli üretim fabrikası bu hafta açıldı. Bu yatırım, Avrupa ve Ortadoğu'daki tek entegre güneş paneli tesisi olma özelliği taşıyor. Hammaddeyi koyup yüksek teknolojili nihai ürünü tek bir çatı altında üretebileceğimiz bir fabrika.
Son yıllarda güneş enerjisine ciddi yatırımlar yaptık. Ancak, güneş enerjisi üretiminin teknoloji bacağında dışarıya bağımlıydık. İşin katma değer ve ihracat anlamında kaymağını Almanya ve Çin yiyordu. Bu fabrika ile birlikte yüksek teknoloji açığını azaltmaya yönelik çok yerinde bir hamle yaptık. Güneş enerjisi böylece büyüme ve istihdama daha fazla katkı verecek.
İklim değişikliği ve ormansızlaşma gibi küresel çevre problemlerden dolayı ekonomik gelişmeyi sürdürülebilir kılmanın yolu 'yeşil büyüme'den geçiyor. AB 'yeşil büyüme' projelerine ciddi teşvikler veriyor. Çin yeşil teknoloji gelişiminde hızlı bir ivme yakaladı. Türkiye'nin de bu alana çok gecikmeden yönelmesi sevindirici.
Çevreyi koruyarak büyümeyi yakalayabilmek hem bizim hem de gelecek nesiller için oldukça hayati. Eskiden çevreyi kirletme pahasına ekonomik büyüme artırılamaya çalışıldı. Bunun sürdürülemez olduğunu dünya geç de olsa anladı. Şimdi çevre dostu yeşil teknolojiler, büyümenin anahtarı haline geldi.
[Sabah, 23 Ağustos 2020]