İran yaptırımlar sonrası dönemde küresel bir cazibe merkezi haline gelirken, Türkiye için de komşu ekonomiyle ilişkilerini geliştirmek için yeni bir pencere açıldığı malum. Bu doğrultuda ikili ticaret ilerleme potansiyeli taşırken, son yıllarda durulan karşılıklı yatırım münasebetleri de yeniden canlanmaya müsait. Ve bu çerçevede, gerek konuyla ilgili fırsatları değerlendirmenin, gerekse bu kapsamda riskleri ve sıkıntıları iyi kavramanın ehemmiyetine işaret etmenin önem taşıdığı kanaatindeyim. Dolayısıyla, İran meselesindeki söz konusu kritik noktaları çeşitli boyutlarıyla her platforma taşımayı mühim buluyorum. Ve bunun en temelinde de, ilişkilerin sağlıklı gelişmesi açısından iki hususun hayati olduğuna inanıyorum: Bilgi edinimi ve risk yönetimi.
Geçtiğimiz perşembe lansmanı yapılan ve TİM-DEİK ortaklığı ile hayata geçirilen "Ambargo Sonrası İran Ekonomik ve Ticari Etki Analizi" raporunun da bu minvalde mesajlar verdiği görülüyor. İran üzerindeki yaptırımların kaldırılmasının etkilerini analiz eden rapora göre, Türkiye’den İran’a yapılan ihracat, 2016-2021 arası dönemde %13.7 artış sergileyebilir. Buna ek olarak, yılda %8 oranında büyümeyi planlayan İran’ın Türkiye’den yatırım çekme isteği olduğunu da biliyoruz. Bu bağlamda çeşitli sektörler ilgiye açıkken, İran ekonomisinin özellikle teknoloji-bilgi transferi sağlama ve ayrıca istihdam oluşturma potansiyeli taşıyan yatırımlara kulak kabartacağını vurgulamakta fayda var.
Bu olanaklar çerçevesinde altını çizdiğim iki hususa gelecek olursak da, iş insanlarımızın İran’ı iyi okuması gereksinimi bağlamında, öncelikle pazardaki fırsatlar hakkında bilgilere sahip olmaları, bunu yaparken de bir yandan mücadele gerektirebilecek sıkıntıları çözümleriyle birlikte öğrenmeleri mühim.  İşte TİM-DEİK raporu da, bu anlamda hatırlatmalarda bulunuyor. Yerel pazar hakkında niteliksel ve niceliksel görüş edinmenin önemini vurgulayan rapor, İran’da veri edinme sıkıntılarına dair de not düşüyor. Bu doğrultuda saha ziyaretleri ve uzman destekleri kapsamında, vergi yükü, lojistik yönetimi, izin ve onay süreçleri gibi temel konularda detaylı bilgilenmek şart… İran’ı iş ortamı ve kültür bağlamında iyi okumak gerekirken, finans sistemi, özel sektör yapısı ve bürokrasideki bazı zorluklar, bu anlamda farkındalık icap ettiren noktalar…
Ve bu kapsamda, yerel iş ortaklarının detaylı araştırılması mevzuu da var. Bilhassa ABD tarafından yaptırım uygulanmaya devam edilen kişi, şirket ve ilgili iştiraklere mesafeli yaklaşılmasında fayda var. Bunun yanı sıra, hem finansal ihtiyaçlara uygun hem de riskleri asgariye indirecek ödeme yöntemlerini seçmek de, firmalarımızın ihtiyatlı olması gereken hususlar arasında yer alıyor.
Bununla beraber, İran ile ekonomik ilişkilere hem hız hem de güç katabilmek adına, şirketlerimizin yanı sıra iş dünyası kuruluşlarımıza da görevler düşüyor. Bu bağlamda, yine geçtiğimiz hafta, İSO çalışmaları kapsamında İran’da bir OSB kurulması yönünde değerli bir adım geldiğine şahit olduk. Ayrıca TİM’in de Tahran’da bir Türk Ticaret Merkezi açtığını hatırlatmakta yarar var. Hatta TİM-DEİK işbirliği ile yayınlanan rapor da, bilgilenme ihtiyacı doğrultusunda önemli bir araç. Öte yandan, tüm bu gayretlerin ilgili kamu kurumları tarafından yapılacak etkin çalışmalarla desteklenmesi ise, işin bir diğer kritik ayağını oluşturacak
[Dünya, 20 Haziran 2016].