Bu köşenin her seneki âdeti gereği, bugün geride bıraktığımız yılın ekonomik unsurlarına bir göz atacağız. Elbette envaı dinamiğin iç içe geçtiği bir dönem oldu 2016 ancak öne çıkanları kısaca özetlemek mümkün.
İşte 2016 Türkiye ekonomisinin “en”leri…
EN İYİ OYUNCU: DEVLET HARCAMALARI
2015'in en iyi oyuncusu, GSYH gelişimimize verdiği güçlü destekten ötürü hane halkları yani tüketici olmuştu. 2016 yılı için ise, tablo değişti. Elimizde henüz 9 aylık natamam büyüme verileri var ancak özel tüketimin oldukça keyifsiz bir sene geçirerek tacını kaybettiğini söylemek mümkün. Durumu kurtaran oyuncu ise, bu dönemde karşımıza devlet harcamaları olarak çıkıyor. Özellikle tüketim harcamalarıyla performansa ciddi anlamda arka çıkan devlet, iç talepteki özel kesim kaynaklı kayıpları kompanse eden aktör olarak en iyi oyuncu sıfatına hak kazanıyor.
EN KÖTÜ YABANCI OYUNCU: İSVİÇRE
Tabii ne taraftan baktığımıza göre değişir ancak ihracat kanadından bakarsak, gelişim hızımıza en negatif etki, geride bıraktığımız yıl İsviçre'den gelmiş. 2015 yılının “en”lerinde en iyi kategorisinde yer alan İsviçre pazarı, anlaşılan bu kez bir düşüşe geçmiş ve geçen yılın en negatif pazarı olan Rusya'nın yerine oturmuş.
EN ZİKZAKLI OYUNCU: RUSYA
Rusya ise malum, adını 2016 ekonomimize farklı gelişmelerle yazdırdı. Yılın ilk dönemlerinde devreye giren yaptırımlar, evvelki seneden gelen ekonomik kaynaklı düşüşü yalnız bırakmadı. Böylelikle hem mal hem de hizmet ihracatımızda ciddi olumsuzluklar yaratan Rusya, yılın 2. yarısında vuku bulan normalleşmeyle birlikte kademeli telafilerin geleceğine işaret etti ve Türkiye ekonomisinde yılın en zikzaklı dış oyuncusu oldu.
EN HIZLI ÇIKIŞ: DÖVİZ KURU
Bu kategorinin sahibinde, sanırım 2016 yılı için de bir değişiklik yapmaya gerek yok. Nitekim belirsizlikler ve risklerle beslenen söz konusu dönem, TL'nin önemli ölçüde zedelenmesine yol açarak, özellikle ABD Doları karşısında yitirdiği %20 civarı değerle gündeme oturmasını beraberinde getirdi. Hızlı çıkışıyla kur, bir kez daha, sebep olma potansiyeli taşıdığı hayati problemler üzerinde düşünmemizi salık veriyor.
EN KÖTÜ DIŞ EFEKT: ABD SEÇİMLERİ
Bu kategoride 2015 yılına damgayı FED vurmuştu. Yaptı yapmadı, dedi demedi derken, dünya piyasalarında gereğinden fazla oluşan stresten Türkiye ekonomisi de paylanmıştı. 2016'da ise FED tantanası daha hafif dozda sürerken, yine aynı diyardan gelen farklı bir efektin sarsıntısı çok daha güçlü oldu: ABD seçimleri… Malumunuz, sandıktan çıkan Trump'la allak bullak olan şaşkın piyasalardan, Türkiye de ne yazık ki nasibini aldı. Hem de biraz fazlaca… Şimdi tabii bunun öncesi de var. Bu nedenle, bu kategoride bir 2.lik de vermeyi de atlamamak gerek. O da nedir? Moody's'tir. Zira Eylül sonu Moody's'in not kırmasıyla kırılan sürecin Trump ile zincirleme bir etki yaşadığını hatırlayacağız. Hatta bu kötü kategoriye, jeopolitik tehditleri de eklemezsek resim epey eksik kalır.
EN KÖTÜ İÇ EFEKT: DARBE GİRİŞİMİ
Tabii bu menfi gelişmelerin ve hatta 3. çeyrekte daralmaya geçmemizin en temelindeki tetikleyici ise, 15 Temmuz darbe girişimidir. Üzerinde aylardır konuştuk ve daha da konuşacağız. Nitekim ekonomiye etkilerini silmek kolay olmayacak. Öte yandan bu kategoride de bir 2.lik parantezi açmadan geçmeyeyim. Ülkemizi hedefe alan kahrolası terör örgütleri ve katliamları, sebep olduğu sosyal acıların ötesinde, ekonomi üzerinde de güvenlik kaynaklı olumsuz tesirler bıraktı ve bırakıyor.
EN İYİ GÖRÜNTÜ: BERABERLİK(Tİ)
Geçen yılki “en”ler yazısında, en iyi görüntüyü veren “cari açık” demiştim. Bu sene ise, orada yılın 2. yarısında (beklendiği üzere) gerçekleşen bir bozulma var ki zaten o cânım belirgin düzelmeler de eskide kaldı. Ben bu yıl ekonomiye gelen darbeler karşısında en iyi görüntünün, verdiğimiz birlik ve beraberlik resmi olduğu konusunda bir ara ümitlenmiştim. Son dönemde yaşananlar ise, maalesef yine bu dayanışmadan uzaklaştığımızın sinyallerini veriyor.
EN SÜRPRİZ: GSYH VERİLERİ
- çeyrek daralmasından söz etmiyorum. O zaten pek sürpriz olmadı. Kast ettiğim, toplu veriler. Nitekim genel itibariyle negatif şoklarla geçirdiğimiz 2016 yılının son ayında bir sürpriz de TÜİK'ten geldi. Pozitif görünümde gelse de ilk etapta negatif tepki toplayan ve bir önceki yazımda detaylarıyla bahsettiğim bu sürprizle GSYH verilerimizi yeni bir metodolojiyle güncelleyen TÜİK, yeni kayıtlara “Türkiye ekonomisi neymiş” dedirten veriler geçirdi.
Ekonominin 2016 yılındaki gelişmeler çerçevesinde yitirdiği en temel değer ise, esasen güven oldu. Gerek iç gerekse dış olumsuzluklardan ciddi darbe yiyen güven, 2017 yılına da sarkacak zayıflığıyla tamir edilmeyi bekliyor. Hatta bu gereksinim babında güven, aynı zamanda en ama en “kritik” ekonomik unsur olma sıfatını da üstleniyor.
Ve tabii şüphe yok ki, ekonomimizin ötesinde 2016'nın en kötü kayıpları, teröre yitirdiğimiz canlarımız, şehitlerimiz oldu. Bu vesileyle her birine yeniden rahmet dilerken, hafta sonu yaşadığımız Ortaköy katliamı için de bir kez daha başımız sağ olsun diyorum.
2016 çok acı ve zor bir yıldı. 2017 ise, kolay olmayacak.
Bu nedenle, yüksek bir azim ve akılcı duruşlarla yola devam etmeye müthiş ihtiyacımız olacak.
[Yeni Şafak, 3 Ocak 2017].