SETA > Yorum |
AK Parti nin Dönüşümü

AK Parti’nin Dönüşümü

15 Temmuz'da olduğu gibi Erdoğan'la birlikte ölüme yürüyebilecek ancak partiyle ilgili rezervler geliştirmeye başlamış bir kesimin var olduğu gözüküyor.

Referandumun resmi sonuçları açıklandıktan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AK Parti'ye üye olacağı zaten bilinen bir durumdu. Merak edilen konuysa Erdoğan'ın hemen genel başkanlığa dönüp dönmeyeceğiydi.

AK Parti'nin olağanüstü kongre süreci netleşmeye başladı. Tarih olarak 21 Mayıs zikrediliyor.

Yapılacak olağanüstü kongrede Cumhurbaşkanı Erdoğan tekrar AK Parti genel başkanlığı koltuğuna oturacak.

AK Parti için olağanüstü kongre sadece genel başkan değişimi anlamına gelmiyor. Referandumda evet oylarının beklenilenden düşük çıkması AK Parti'de bir muhasebe ihtiyacı doğurdu.

Özellikle İstanbul ve Ankara'da hayır oylarının öne geçmesi AK Parti çevrelerini 2019 seçimleriyle alakalı olarak düşündürüyor. Tartışmalar her ne kadar Cumhurbaşkanlığı seçimlerine odaklansa da aynı tarihte yapılacak olan meclis seçimleri de büyük önem arz ediyor. AK Parti'nin desteklediği adayın Cumhurbaşkanlığı seçiminde ipi göğüslemesi, hele ki bu aday mevcut Cumhurbaşkanımız Erdoğan olunca, mevcut siyasi şartlar altında beklenen bir durum. Ancak AK Parti açısından iş bununla bitmiyor. Tabiatı gereği parti meclis seçimlerinde de başarısını devam ettirip, kanun yapmak için hatta anayasayı değiştirmek için yeterli sandalyeyi kazanmak isteyecektir.

Dolayısıyla referandum sonuçları bir muhasebeyi gündeme geliyor. Aslında AK Parti'de muhasebe süreci 7 Haziran seçimleri bağlamında başlamıştı.

AK Parti 7 Haziran'da birinci gelmesine rağmen oy oranı düşüp, meclis çoğunluğunu kaybetmişti. Bu tablo AK Parti'de bir muhasebe ve özeleştiri sürecini başlatmıştı. 7 Haziran'da sonunda hükümet kurulamayıp 1 Kasım seçimlerine gidilince başlayan süreç yarım kaldı.

Zamanlama olarak muhasebeye fırsat kalmadan yeniden seçim sürecine girildi. Zamanlamanın yanında 1 Kasım seçimlerinde alınan yüzde 50'lik oy oranı ve tekrar kazanılan tek başına iktidar muhasebe ihtiyacının en azından 7 Haziran sonrasına oranla azaldığı izlenimini doğurdu. Bugün AK Parti 7 Haziran'da başladığı ancak tamamlayamadığı muhasebe ve yenilenme sürecinde tekrar kolları sıvamak durumunda. Referandum sonuçlarından partinin seçmen desteğinin azaldığı yönünde direkt bir yorum yapmak yanıltıcı olabilir. Ancak 15 yıllık geçmişe ve 7 Haziran sonuçlarına, referandumda evet oylarının beklenilenden düşük çıkması eklenince muhasebe ve yenilenmenin tekrar gündeme gelmesi kaçınılmaz.

AK Parti'nin yapacağı olağanüstü kongre bu anlamda büyük fırsatlar sunuyor. Her şeyden önce Erdoğan'ın genel başkan olarak partiye dönmesi hem gösterge değeri hem de pratik karşılığı açısından oldukça kıymetli.

AK Parti seçmeninin zihninde bir süredir Erdoğan ve partinin ayrıştığı söylenebilir. 15 Temmuz'da olduğu gibi Erdoğan'la birlikte ölüme yürüyebilecek ancak partiyle ilgili rezervler geliştirmeye başlamış bir kesimin var olduğu gözüküyor. Erdoğan'ın partiye dönüşü öncelikle zihinlerdeki bu ayrımı ortadan kaldıracaktır. Bunun yanında Erdoğan'ın etkili yönetimi parti içerisindeki yenilenme ve muhasebe sürecinin de daha etkili ve verimli yürümesini sağlayacaktır.

Muhasebe süreçleri meşakkatli süreçlerdir ve bazen kurumsal yapının kendisi muhasebeye ve reforma direnebilir. Böyle alanlarda bir liderin taşıyıcılığı hayati bir konuma gelebilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye'nin yönetim sisteminin dönüşümünde oynadığı taşıyıcı rolün bir benzerini genel başkan olduktan sonra kurucusu olduğu partinin yeni dönemin kodlarına göre yenilenmesi için oynayacaktır..

[Takvim, 28 Nisn 2017].