SETA > Yorum |
Muhalefetin Cumhurbaşkanlığı Seçim Stratejisi

Muhalefetin Cumhurbaşkanlığı Seçim Stratejisi

30 Mart seçim sonuçlarıyla birlikte, kesin olarak ortaya çıkan durum, diğer partilerin cumhurbaşkanlığına kimi aday göstereceğinden daha çok, AK Parti'nin göstereceği adayın süreci belirleyeceği gerçeğidir.

Muhalefet partileri, cumhurbaÅŸkanının kim olması gerektiÄŸine iliÅŸkin soruları genelde BaÅŸbakan ErdoÄŸan üzerinden cevaplamaktadırlar. Bu anlamda, ErdoÄŸan'ın niçin cumhurbaÅŸkanı olmaması gerektiÄŸini, "toplumsal mutabakat"ın gerekliliÄŸi üzerinden gerekçelendirmektedirler. Dolayısıyla da ErdoÄŸan'ın adaylığını bu mutabakat söylemi üzerinden sorunsallaÅŸtırmaktadırlar. 

Toplumsal mutabakatın tüm toplum kesimlerinde saÄŸlanamayacağından hareketle, hukuk felsefesinde çeÅŸitli mutabakat kriterleri geliÅŸtirilmiÅŸtir. ÖrneÄŸin toplumun yüzde ellisinden bir fazlasının bir konu üzerindeki mutabakatı, birçok alanda yeterli görülmüÅŸtür. Ancak bu, toplumun diÄŸer kesimlerinin dikkate alınmayacağı anlamına gelmez. Dolayısıyla CumhurbaÅŸkanı adayının kim olacağı tartışmasında "toplumsal mutabakat" söyleminin neye hizmet ettiÄŸine iyi bakmak gerekiyor. Bundan önceki cumhurbaÅŸkanlığı seçimleri parlamento tarafından yapıldığı için, bu söylemin bir karşılığı olabilirdi. Ancak bugüncumhurbaÅŸkanının kim olacağı halkın yüzde elliden fazlasının oyuyla belirleneceÄŸine göre, zaten "mutabakat" kendiliÄŸinden saÄŸlanmış olacaktır. 
Tartışmanın bu ÅŸekilde baÅŸlatılmasının nedeni, aslında girdiÄŸi tüm seçimlerde baÅŸarı elde eden ErdoÄŸan'ın CumhurbaÅŸkanı adayı olması halinde, kolaylıkla seçimi kazanacağı endiÅŸesidir. Bu endiÅŸe 30 Mart seçimlerine giderken uygulanan stratejide çok net olarak ortaya çıktı. Muhalefet partileri, kampanya sürecinde, tüm stratejilerini, AK Parti'nin oylarının yüzde 40'ın altına düÅŸürülmesi üzerine inÅŸa etmiÅŸlerdi. Böyle bir sonuç çıktığında ErdoÄŸan'ın bu oy yüzdeleri ile CumhurbaÅŸkanı olamayacağını kolaylıkla ileri sürebileceklerdi. ÖrneÄŸin, geçmiÅŸte Özal'ın yüzde 21 oy oranı ile Çankaya'ya çıkmasını, muhalefet, bu söylem üzerinden sorunsallaÅŸtırmıştı. 

AK Parti'nin seçimlerden yüzde 45 oy oranı ile çıkması, muhalefeti, seçimin hemen ardından yoÄŸun bir ÅŸekilde CumhurbaÅŸkanlığı seçimlerini tartışmaya yöneltti. Bunun bir nedeni, seçimlerde AK Parti'nin kazandığı seçim zaferinin tartışılmasını baÅŸka bir alana kanalize etmektir. Çünkü seçim sonuçlarıyla birlikte, kesin olarak ortaya çıkan durum, diÄŸer partilerin cumhurbaÅŸkanlığına kimi aday göstereceÄŸinden daha çok, AK Parti'nin göstereceÄŸi adayın süreci belirleyeceÄŸi gerçeÄŸidir. AK Parti'nin adayı ise BaÅŸbakan ErdoÄŸan'ın kararı ile doÄŸrudan ilgilidir. CumhurbaÅŸkanlığı tartışmasının gündemi belirleyecek ÅŸekilde erkenden baÅŸlatılmasının diÄŸer nedeni, seçim sürecinde özellikle ErdoÄŸan'a yönelik topyekûn saldırının canlı tutulma isteÄŸidir. Seçim öncesinde oluÅŸturulan ittifaklar her ne kadar seçim sonucunu fazla etkilemese de en azından AK Parti ve ErdoÄŸan karşıtlığı üzerinden ortak söylemler oluÅŸturulabilmiÅŸtir. Bu söylemlerin devamlılığının saÄŸlanmasını, muhalefet hayati derecede önemsemektedir. Çünkü bu söylem, toplumsal mobilizasyonu ve ittifakları canlı tutmaktadır. 

Seçimin hemen ardından, CHP lideri Kemal KılıçdaroÄŸlu'nun CumhurbaÅŸkanlığı için "ortak aday" konusunda MHP ile ittifaka yeÅŸil ışık yakması belli bir stratejinin sonucudur. Bu stratejinin merkezinde, AK Parti dışındaki diÄŸer siyasal yapıların ortak bir aday üzerinde ittifak ederek, seçime kadar ve seçimde tüm enerjinin ErdoÄŸan'ın kaybetmesi üzerine yoÄŸunlaÅŸtırılmasıdır. Ancak bu strateji, CumhurbaÅŸkanını halkın seçeceÄŸi gerçeÄŸi üzerinden boÅŸa çıkmaktadır. ÇünküTürkiye'de seçmen davranışının ortaya çıkardığı gerçek, tavanda yapılan ittifak giriÅŸimlerinin tabanda arzulanan sonucu üretmediÄŸidir. AK Parti'nin bu yerel seçimde olduÄŸu gibi ittifak arayışını toplum tabanına yönelik olarak kurgulaması, diÄŸer partilerin CumhurbaÅŸkanlığı konusunda tavandaki ittifak arayışlarını anlamsızlaÅŸtıracaktır. 

CumhurbaÅŸkanlığı seçimlerine dört ay gibi bir sürenin kaldığı düÅŸünüldüÄŸünde, endiÅŸe edilmesi gereken husus, siyasal alanda muhtemel tartışmalar üzerinden yeni kriz alanlarının oluÅŸturulma ihtimalidir. Bu anlamda ÅŸimdiden 1 Mayıs iÅŸçi bayramının gerginlik yaratacak ÅŸekilde tartışılması muhtemel kriz alanlarından biridir. GeçmiÅŸ yıllarda olduÄŸu gibi, 1 Mayıs'ın iÅŸ ve emek sorunlarını gündeme getirmekten daha çok, Taksim meydanında kutlanmasına dönük ısrar üzerinden tartışılması yeni bir krizin ipuçlarını barındırmaktadır. Bu ve buna benzer bir gerginliÄŸin cumhurbaÅŸkanlığı seçimleri için bir stratejiye dönüÅŸtürülmesi ihtimali, iktidarın dikkatli olmasını gerektiren en önemli unsurdur.

30 Mart seçim sonuçlarıyla birlikte, kesin olarak ortaya çıkan durum, diÄŸer partilerin cumhurbaÅŸkanlığına kimi aday göstereceÄŸinden daha çok, AK Parti'nin göstereceÄŸi adayın süreci belirleyeceÄŸi gerçeÄŸidir.

[Sabah Perspektif, 12 Nisan 2014]