Irak’ta üçüncü yerel seçimler iki kademeli olarak, 20 Nisan 2013’de 12 vilayette, 20 Haziran 2013’te ise 2 vilayette gerçekleştirilmiştir. Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne (KBY) bağlı Dohuk, Erbil, Süleymaniye vilayetleri ve anlaşmazlık bölgesi Kerkük seçim dışında tutulmuştur. Dolayısıyla seçimler, Şiilerin yoğun olduğu 9 güney vilayeti, Sünnilerin yoğun olduğu 4 orta Irak vilayetinde ve Bağdat’ta gerçekleştirilmiştir. 2013 yerel seçimleri siyasi sürecin zayıfladığı bir ortamda sönük geçmiş, 2005’te Sünni Arapların boykot ettiği yerel seçimleri anımsatmıştır.
SİYASİ İTTİFAKLAR
2013 yerel seçimlerine hem Şii hem Sünni Araplar ayrı listelerle katılmışlardır. Şii cephede Maliki’nin Hukuk Devleti İttifakı, Ammar El Hekim’in Vatandaş İttifakı ve Sadr’ın Özgürler İttifakı seçimlerde yarışmıştır. El Irakiyye cephesinde ise İyad Allavi’nin Birleşik Irak Ulusal İttifakı, Meclis Başkanı Üsame Nuceyfi’nin Birleşikler İttifakı ve Salih El Mutlak’ın Irakiyye Arapları listeleri seçimlere katılmıştır. Kürtler ise Kardeşlik ve Ortak Yaşam Listesiyle seçimlerde yarışmıştır. Seçimlerde mezhep eksenli ittifaklar da gelişmiş; Diyala’da Şii Araplar Ulusal Diyala İttifakı adı altında, Sünni Araplar Diyala Irakiyye İttifakı altında birleşmişlerdir.
Şii Araplar içerisinde Başbakan Maliki ile Sadr arasında hükümet yönetimi, Sünni Araplar, KBY ve komşu ülkelerle ilişkiler noktasında ayrışmalar yaşanmıştır. Maliki bu konularda çatışmacı tavrıyla; Sadr grubu Maliki’yi eleştiren tutumuyla; El Hekim grubu ise denge politikasıyla öne çıkmıştır. Sünni Araplar içerisinde Nuceyfi ile Mutlak arasında rekabet yaşanmış; Mutlak, Sünni Arap vilayetlerinde Maliki karşıtı protestocularla sorunlar yaşamış, Nuceyfi ise göstericilerin taleplerini siyasi arenaya taşımıştır.
Maliki ise Sünni bölgelerde Mutlak’ı ve bağımsız aktörleri Nuceyfi’ye karşı desteklemiştir. Şii vilayetlerde gerçekleştirilen birinci aşamada Maliki’nin Hukuk Devleti Listesi 97 sandalye ile birinci; El Hekim grubu 60 sandalye ile ikinci; Sadr grubu ise 44 sandalye ile üçüncülüğü elde etmiştir. El Irakiyye Cephesi’nde Allavi’nin Birleşik Irak Ulusal İttifakı 11 sandalyeyle beşinci, Nuceyfi’nin Birleşikler İttifakı 13 sandalye ile dördüncü olmuştur. Mutlak ise beş sandalye ile büyük bir yenilgi yaşamıştır. Kürtlerin Kardeşlik ve Ortak Yaşam Listesi ise Selahattin’de 1, Diyala’da 3, toplamda dört sandalye kazanmıştır. Sünnilerin yoğun olduğu Diyala’da Sünni Arap katılımının zayıf olması nedeniyle Şiilerin Diyala el Vatani İttifakı, Sünnilerin Diyala el Irakiyye İttifakını 2 sandalyeyle geçmiştir. Ayrıca seçimlerde barajın olmaması nedeniyle yerel aktörler etkinlik kazanmış; yer yer büyük partilerin önüne geçmişlerdir. Örneğin bazı bağımsız listeler Kerbela ve Necef’te 9’ar sandalye, Kadisiye’de 6 ve Selahaddin’de 12 sandalye kazanmışlardır. Seçimlerin ikinci aşamasında Nineva’da Kürtler 11 sandalyeyle birinci olmuş, Nuceyfi 8, Allavi 2, Nuceyfi’ye mesafeli üç bağımsız liste ise 10 sandalye kazanmıştır. Enbar’da ise Nuceyfi 8 sandalye kazanarak birinciliği elde etmiş, eski Vali’nin bağımsız listesi 5, Mutlak’ın listesi 4 ve Allavi’nin listesi 3 sandalye kazanabilmiştir. Böylelikle Nuceyfi’nin toplam sandalye sayısı 29’a, Allavi’nin sandalye sayısı 15’e, Mutlak’ın sandalye sayısı 10’a ve Kürtlerin sandalye sayısı 15’e ulaşmıştır.
SİYASİ YELPAZEYE ETKİLERİ
Seçimlere ilk aşamasına katılım oranı yüzde 51 olmasına rağmen, bu oran ikinci aşamada Enbar’da yüzde 49.5’e, Nineva’da yüzde 37.5’e düşmüştür. 2009 yerel seçimlere katılımın yüzde 51, 2010 genel seçimlerine katılımın yüzde 62 olduğu düşünülürse, siyasetçilerin halkı seçimlere katılmaya ikna edemedikleri söylenebilir. Sünni Arap seçmenin Bağdat’taki merkezi yönetime ve siyasi sürece yönelik ümitsizliği Diyala, Salahaddin, Musul, Enbar ve Bağdat’taki katılımı olumsuz etkilemiştir. Şii Arapların katılımının düşüklüğü ise siyasi ve idari süreçlere yönelik memnuniyetizliğini göstermiştir.
Yerel seçimler, Irak genel siyaseti açısından değerlendirildiğinde ülkedeki statüko korunmuştur. Ancak Başbakan Maliki’nin Hukuk Devleti İttifakı seçimlerden birinci çıksa da oy oranı düşmüştür. Oysa Maliki, yerel seçimlerden ezici bir zaferle çıkmayı ve muhtemel zaferini erken genel seçim ilanı ile Irak parlamentosuna taşımayı hedeflemiştir. Buna göre, düzenlenecek erken seçimle Maliki, Şii oyların ezici çoğunluğunu alacak ve Sünni aşiretlerin desteğiyle çoğunluk hükümeti kuracaktı. Ancak süreç Maliki’nin hesapladığı gibi gitmemiş; Şii seçmen Maliki’nin içeride Kürt, Sünni ve hatta Şii siyasetçilere, dışarıda bölge ülkelerine karşı “siyasi gerginlik” üzerine kurulu politikalarının arkasından sürüklenmemiştir. Hem içeride hem dışarıda diyalogu savunan El Hekim grubunun parti bazında en yüksek oyu alması bu görüşü desteklemektedir. Ancak Şii seçmen, Kürtlerle ve Sünni Araplarla yakınlaşmayı deneyen Sadr grubunu da desteklememiştir.
Yerel seçimlerde öne çıkan ittifaklar Bağdat’taki merkezi yönetimi etkileyecektir. Şii siyaset açısından Maliki’nin statükoyu koruması, Sadr’ın teşkilat ve söylemlerini gözden geçirmesi, El Hekim’in ise etkinliğini arttırması beklenmektedir. Geleneksel Şii partilerinin güçlerini korudukları şartlarda seçim öncesi tekrar ittifak kurmaları güç olmayacaktır. Bununla birlikte El Hekim grubunun yerel seçimlerdeki başarısına güvenerek genel seçimlere ayrı parti olarak gitmesi muhtemel. Şiilerin seçim sonrası hükümeti yeniden kurabilmek için birleşmeleri de mümkündür. Irak’taki Sünni siyaset açısından Meclis Başkanı Nuceyfi’nin Sünni Arapların en güçlü temsilci olarak öne çıkması ve Başbakan Yardımcısı Salih El Mutlak’ın ise zayıflaması beklenebilir. Sünni aktörlerin Maliki’nin de desteğiyle Mutlak’la birlikte hareket etmesi durumunda Bağdat ve Şii Araplarla ilişkilerde yeni bir denge oluşabilir.
Yerel seçimler henüz KBY’de gerçekleşmediği için genel seçimlere dönük tahmin yürütmek kolay değildir. Musul’a bakarak Kürtlerle Sünni Araplar; Diyala’ya bakarak da Kürtlerle Şii Araplar arasında bir yakınlaşmanın olduğu söylenebilir. Buradan çıkartılabilecek sonuç Kürtlerin genel seçimlerde kendilerine en fazla kazanç sağlayacak grupla pragmatik bir zeminde ittifak ilişkisine girebileceği gerçeğidir. Her ne kadar ülkede demokrasinin gelişmesi için önemli bir aşama olsa da, Irak yerel seçimlerinin Türkiye-Irak ilişkilerine doğrudan ve kritik bir yansıması yoktur. Bununla birlikte Sünni Arapları kendi aralarında Kürtlerle işbirliği ekseninde bölmeye çalışan aktörlerin çabalarını Türkiye dikkatle takip etmesi gerekir. Sünni Araplarla Kürtler arasında olumlu ilişkilerden yana olan Ankara’nın bu süreçte bazı aktörlerin hedefi olması muhtemeldir. Bu süreçte, seçimlerde istediği başarıyı elde edemeyen aktörlerin Türkiye karşıtı çıkışları şaşırtıcı olmamalıdır.