Mısır'da seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'ye verilen idam cezası, darbe yönetiminin bu güne kadar ortaya koyduğu hukuk tanımazlığın son perdesi oldu. Aslında absürd olan bütün dünyanın "Darbe mahkemesi acaba ne karar verecek?" diye merakla beklemesi oldu. Oysa darbe mahkemeleri, doğaları gereği Mursilere hayat hakkı tanımazlar. Mahkemenin kararı, gerekçesinden bağımsız olarak gayri meşrudur. Bu karara her hangi bir şekilde olumlu bakan veya doğrudan ya da dolaylı olarak bu kararı meşrulaştıran hiç kimsenin demokrasi, özgürlük, adalet kelimelerini ağızlarına almaya; hele hele bu kavramlar üzerinden Türkiye gibi demokrasisini tahkim etmek için bedeller ödeyenlere vaz etme hakkı yoktur.
Mahkemenin verdiği karar bir intikamdır. Hem de sadece darbe yönetiminin kendi antitezleri olan seçilmiş bir cumhurbaşkanına karşı bir intikam girişimi değil; mahkeme üzerinden Mısır'ın bir senelik demokrasi girişiminden rahatsız olan tüm çevrelerin kendilerinden bir parça kattıkları bir karardır. Mursi'nin yargılandığı ve ceza aldığı davalara bakın, intikamcının kim olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz. Davalardan birisi 25 Ocak Tahrir "devrimi" günlerinde Mursi'yi hapisten kaçmakla suçluyor. O günlerde tamamen hukuksuz bir şekilde atıldıkları hapishanenin tüm güvenlik görevlileri yerlerini terk ettiğinde ve Mursi ve arkadaşları hapishanenin girişinden Al Cezire'ye canlı yayında bağlanıp durumu anlatmıştı. Bu dava tam da Mübarek rejimi artıklarının 25 Ocak "devrimindeki" rolü sebebiyle Mursi'ye karşı bir intikam girişimi, Sisi darbesinin bir karşı devrim olduğunun da en açık göstergesidir. Darbeciler Mursi'den Mübarek'in intikamını alıyorlar.
Bir diğer dava darbe sırasında başkanlık sarayını basan çapulcularla cumhurbaşkanını korumaya çalışanlar arasında yaşanan arbede yüzünden. Güvenlik görevlileri cumhurbaşkanını korumayıp darbeden yana saf tutmuş ve mağdur olan Mursi, kapıdaki arbededen sorumlu tutulmuştu. İlginçtir orada hayatını kaybedenlerin çok büyük bir kısmı Mursi'yi korumaya çalışanlar olmuştu. Bu davada da intikamcı, Körfez sermayeli-Batı destekli Temerrüd hareketiyle ve asker eliyle Mursi'yi ve beraberinde demokrasi girişimini alaşağı eden darbecilerdi. Yargıladıkları Mursi'nin kendilerine direnmesi ve meşru müdafaa hakkı.
En absürd dava ise Mursi'yi Hamas, İran ve Hizbullah'a devlet sırlarını vermekle yargılıyor ki bu dava net bir şekilde Mısır'daki demokrasiden en fazla rahatsız olan İsrail'in Mursi'ye ve bölgedeki değişim hareketlerine karşı bariz bir intikam girişimidir. Davanın ne kadar absürd olduğunu anlamak için gidip bir İranlı'ya Mursi'yi sorun. Size Mursi'nin Tahran'daki Bağlantısızlar Hareketi zirvesindeki İran'ı yerin dibine sokan konuşması sebebiyle nefret kusacaklardır.
Mursi idam edilebilir mi? Darbecilerin pervasızlığı ve Batı'nın artık gizlemeye hacet bile duymadığı darbe desteği sebebiyle bu mümkündür. Batı net bir şekilde İslam coğrafyasında derdinin demokrasi olmadığını, İslami hareketlere olan nefretinin Mısır'dan Türkiye'ye kadar İslam coğrafyasıyla ilişkilerindeki en belirleyici faktör olduğunu açık etmiştir. Batı, Sisi ile demokrasi, Esed ile barış, Ruhani ile de sekülarizm konusunda ortak zeminde buluşmuştur. Hayırlı olsun...
[Akşam, 22 Haziran 2015]