1. Irak yerel seçimlerini kısaca değerlendirir misiniz?
2013 Irak Yerel Seçimleri gerek sonuçları gerekse de yol açabileceği ittifaklar dolayısıyla 2014 yılında yapılacak olan genel seçimler öncesi fikir verebilecek niteliktedir.
Irak’ta üçüncü yerel seçimler iki kademeli olarak, 20 Nisan 2013 tarihinde 12 vilayette, 20 Haziran 2013'te ise 2 vilayette gerçekleştirilmiştir. Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne bağlı Dohuk, Erbil, Süleymaniye vilayetleri, ve anlaşmazlık bölgesi Kerkük seçim dışında tutulmuştur. Dolayısıyla seçimler, Şiilerin yoğun olduğu 9 güney vilayeti, Sünnilerin yoğun olduğu 4 orta Irak vilayeti ile Sünni ve Şiilerin karışık yaşadığı Bağdat vilayetinde gerçekleştirilmiştir. 2013 yerel seçimleri, bir önceki yerel seçimlerinin aksine Irak’taki yerel dengeleri değiştirmemiş ve bir nevi siyasi sürecin zayıfladığı bir ortamda sönük geçtiği için 2005’te Sünni Arapların boykot ettiği yerel seçimleri anımsatmıştır. Seçimlere katılım oranı % 51 civarında olmuştur. 2009 yerel seçimlere katılımın % 51, 2010 genel seçimlerine katılımın % 62 olduğu dikkate alınırsa, siyasetçilerin halkı seçimlere katılmaya ikna edemedikleri söylenebilir. Güvenlik önlemlerinin yoğunluğu ve gerçekleştirilen bombalı saldırıların da bu sonuçta etkisi vardır. Ancak Sünni Arap seçmenin gerek Bağdat’taki merkezi yönetime gerek siyasi sürece yönelik ümitsizliği Diyala, Salahaddin, Musul, Enbar ve Bağdat’taki katılımı olumsuz etkilemiştir. Şii Arapların katılımının düşüklüğü ise seçmenlerin siyasi ve idari süreçlere yönelik memnuniyetizliğini göstermiştir.
2. Daha önce ertelenmiş olan Musul ve Anbar’da yapılan yerel seçimlerdeki ana aktörler kimlerdir ve sonuçları neler olmuştur?
Musul ve Enbar Sünni Arapların yoğun olarak yaşadıkları bölgeler olup doğrudan Şii Arapların seçimlere katılabilecekleri bölgeler değildir. Bu nedenle bu bölgelerde Meclis Başkanı Usame Nuceyfi'nin Birleşikler İttifakı, Salih Mutlak'ın başını çektiği Irakiyye Arapları, İyad Allavi'nin başını çektiği Birleşik Irak Ulusal İttifakı ve bağımsız Sünni aşiret ve aktörler etkindir. Bununla birlikte Maliki'nin özellikle Musul gibi Kürt-Arap gerginliğinin yaşadığı bölgelerde milliyetçi çizgideki aktörleri desteklediği görülmüş ve böylelikle hem Sünni Arapların bütünlüğünü hem de Kürt-Sünni uyumunu bozmaya çalıştığı söylenebilir. Maliki başta Musul ve Telafer olmak üzere Türkmenlerin yaşadığı bölgelerde özellikle Şii Türkmenleri Nuceyfi'den uzaklaştıracak şekilde yönlendirici bir politika izlemiştir.
3. Bu seçimler genel Irak siyaseti açısından ne anlama gelmektedir?
Yerel seçimlerin Irak genel siyasetine yansıması açısından bakıldığında ülkedeki statüko korunmuştur. Fakat özellikle dikkat çekilmesi gereken husus Başbakan Maliki’nin Hukuk Devleti İttifakı’nın her ne kadar seçimlerden birinci çıksa da geçtiğimiz yerel seçimlere göre oy oranında yaşadığı düşüştür. Oysa Başbakan Maliki, yerel seçimlerden ezici bir zaferle çıkmayı planlamış ve muhtemel zaferini seçim sonrasında erken genel seçim ilanı ile Irak parlamentosuna taşımayı hedeflemişti. Buna göre, düzenlenecek erken seçimle Maliki, Şii oyların ezici çoğunluğunu alacak ve özellikle Kürtlere karşı kendisini destekleyecek Sünni aşiretlerin desteğiyle çoğunluk hükümeti kuracaktı. Ancak süreç Maliki’nin hesapladığı gibi gitmemiş, Hukuk Devleti İttifakı umduğu desteği bulamamıştır. Bu seçimlerde Şii seçmen Maliki’nin içeride Kürt, Sünni ve hatta Şii siyasetçilere, dışarıda bölge ülkelerine karşı “siyasi gerginlik” üzerine kurulu politikalarının arkasından sürüklenmeyeceğine işaret vermiştir. Hem içeride hem dışarıda diyalogu savunan El Hekim grubunun parti bazında en yüksek oyu alması da bu görüşü desteklemektedir. Ancak her ne kadar Şii seçmen, uzlaşmayı temsil eden ılımlı El Hekim çizgisine prim verse de, Maliki’ye karşı Kürtlerle ve Sünni Araplarla yakınlaşmayı deneyen Sadr grubunu desteklememiştir.
4. Bu seçimler ülkedeki Sunni-Sii-Kürtler dengesini şekillendirme açısından ne tür bir öneme sahiptir?
Kuşkusuz yerel seçimlerde öne çıkan ittifaklar Bağdat'taki merkezi yönetimi etkileyecektir. Şii siyaset açısından Maliki'nin statükoyu koruması, Sadr'ın teşkilat ve söylemlerini gözden geçirmesi, El Hekim'in ise etkinliğini arttırması beklenmektedir. Geleneksel Şii partilerinin güçlerini korudukları şartlarda seçim öncesi tekrar ittifak kurmaları güç olmayacaktır. Bununla birlikte El Hekim grubunun yerel seçimlerdeki başarısına güvenerek önümüzdeki genel seçimlere de ayrı parti olarak gitmesi muhtemel gözükmektedir. Ancak Şiilerin seçim sonrası hükümeti yeniden kurabilmek için birleşmeleri mümkündür.
Irak'taki Sünni siyaset açısından Meclis Başkanı Nuceyfi'nin Birleşikler grubunun en güçlü temsilci olarak öne çıkması ve Başbakan Yardımcısı Salih El Mutlak'ın ise daha da zayıflaması beklenebilir. Bununla birlikte yerel ve bağımsız Sünni aktörlerin Maliki'nin de desteğiyle Salih El Mutlak'la birlikte hareket etmesi durumunda Sünni Arap siyasetinde Bağdat ve Şii Araplarla ilişkiler bakımından yeni bir denge oluşabilir. Ancak seçimlerde önemli bir etkinlik gösteremeyen El Irakiyye grubu lideri İyad Allavi'nin önümüzdeki genel seçimler öncesi İttifak liderliğini koruması kolay olmayacaktır.
Yerel seçimler henüz Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nde (KBY) gerçekleşmediği için genel seçimlere dönük tahmin yürütmek kolay değildir. Bununla birlikte Musul'a bakarak Kürtlerle Sünni Araplar; Diyala'ya bakarak da Kürtlerle Şii Araplar arasında bir yakınlaşmanın olduğu söylenebilir. Buradan çıkartılabilecek sonuç Kürtlerin genel seçimlerde kendilerine en fazla kazanç sağlayacak grupla pragmatik bir zeminde ittifak ilişkisine girebileceği gerçeğidir.
5. Bu seçimlerin Türkiye-Irak ilişkilerine etkisi nedir?
Irak yerel seçimlerinin Türkiye-Irak ilişkilerine doğrudan ve kritik bir yansıması yoktur. Bununla birlikte Sünni Arapları kendi aralarında Kürtlerle işbirliği ekseninde bölmeye çalışan aktörlerin çabalarını Türkiye dikkatle takip etmelidir. Başta Musul olmak üzere Sünni Araplarla Kürtler arasında olumlu ilişkilerden yana olan Ankara'nın bu süreçte bazı aktörlerin hedefi olması da ihtimal dahilindedir. Irak'ta Aktörlerin seçimlerde istediği başarıyı elde edememesi de dikkate alındığında Türkiye karşıtı çıkışları şaşırtıcı olmamalıdır.
NOT: Furkan Torlak ve Mehmet Özkan Musul’da 20 Haziran’da yapılan seçimlere gözlemci olarak katılmışlardır.
[Söyleşi: Sadık Şanlı]