SETA > Yorum |
İhracata Hizmet

İhracata Hizmet

Geçen hafta açıklanan büyüme rakamları bir kez daha gösterdi ki; ihracat, mevcut koşullar nedeniyle büyümemize katkı sağlayamaz oldu.

Geçen hafta açıklanan büyüme rakamları bir kez daha gösterdi ki; ihracat, mevcut koşullar nedeniyle büyümemize katkı sağlayamaz oldu. Oysa büyüme hedeflerimize varabilmemiz için, ihracat kanadından gelecek destek önümüzdeki dönemde kritik olmaya devam edecek. İşte bu bağlamda, orta vadede odaklanılması gereken unsurlardan biri de, hizmet ihracatı. Mal ihracatı dış ticaret hesaplarında çok daha ağırlıklı bir yer tuttuğu için dilimizden düşmüyor ancak hizmet ihracatının da canlandırılabilecek bir kalem olduğunu unutmamak gerek.

Hakkını teslim edelim: 2000'li yıllarda Türkiye'nin hizmet ihracatı da, serpilmedi değil. 2005 yılında 27,8 milyar dolar olan hizmet ihracatı gelirimiz, 2014 yılında 50,6 milyar dolara ulaştı. Bununla birlikte, mal ihracatındaki görünümden farklı olarak hizmetlerdeki gelişim, birkaç grubun dominant etkisiyle gerçekleşebildi. Nitekim söz konusu büyümenin çok ciddi bir bölümü, seyahat ve taşımacılık kalemlerinden geldi. Elbette mal ve hizmet ayrı nitelik ve kapsamlarda kategoriler ancak yine de, her grubun, kendi içindeki potansiyeli fark ederek harekete geçmesi gerektiği de bir gerçek.

HİNDİSTAN DİKKAT ÇEKİYOR

Bakın dünyanın birçok ülkesi de, hizmet ihracatını önemsiyor. ABD, İngiltere ve Almanya, zaten hizmet ihracatında dünyanın zirvesinde yer alıyorlar. Gelişmekte olan ülkelerden ise, Çin ve Hindistan ilk 10'da… Sektörler bazında bakarsak da, seyahat ve taşımacılık, bizde olduğu gibi, söz konusu ülkelerin de başlıca ticaretleri arasında geliyor. Bununla birlikte, hizmet ihracatında söz sahibi olanların farklı alanlara da yoğunlaştığı dikkat çekiyor. Bunların arasında ise, teknik, ticari ve danışman destekleri içeren iş hizmetleri, finansal hizmetler ve bilgi-iletişim hizmetleri göze çarpıyor.

Bu noktada özellikle, bilgi ve iletişim teknolojileri ICT ayrı bir ilgiyi hak ediyor. Örneğin; Hindistan bu alanda dünya devi haline gelmiş gelişen bir ülke olarak dikkat çekiyor. Gelişmiş dünyada da, konuya verilen önem büyük. Nedeni ise basit: Söz konusu hizmetler, bir yandan ileri teknoloji ve inovasyon ile büyümeyi tetiklerken, diğer yandan da global bilgi akışları için kritik bağlantılar kuruyor, ticaretin yükünü hafifletiyor ve diğer hizmet alanlarını olumlu etkiliyor. İşte tüm bu direkt ve indirekt etkileri nedeniyle de, elektro-teknoloji ihracatı özel bir öneme sahip oluyor.

ABD VE ALMANYA İLGİ GÖSTERDİ

Peki, Türkiye bu konuda neler yapıyor? Açıkçası, mevcut rakamlara baktığımızda, ilgili sektörlerin hizmet ihracatındaki payının ideal seviyelerin altında olduğunu görüyoruz. Hâlbuki katma değeri yüksek olan ICT alanında sahip olduğumuz potansiyeli dünyaya daha da açmamız mümkün ve şart. İşte Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği TET (Turkish Electro-Technology Exporters' Association) de, bu potansiyelin farkında olarak, ICT çalışmalarına hız vermiş durumda. Birlik bu doğrultuda, yazılım pazarlama kümelenmesi Tetsoft projesi kapsamında kolları sıvayarak, Almanya ve ABD'de kurduğu temaslarla firmalarımızı dünya teknoloji devleriyle bir araya getirdi ve elle tutulur işbirliklerine imza attı.

TET, Akıllı Küme (Smart Cluster) yaklaşımı ile de, firmaların stratejik bir şekilde konsept projelerde bir araya getirilmesini hedefliyor. Coğrafi yakınlıktan ziyade ürün uzayında yakınlığı hedef alan fikrin amacı, etkileşimi düşük bağlar yerine, bir sinir ağı oluşturarak dinamik bir kümelenme yaratmak. Birbirleri ile değer zinciri içinde bulunan firmaların stratejik ve sonuç odaklı seçimiyle, dünya çapında büyük projelere talip olmaya yönelik kümeler oluşturulacak. Bu anlamda tasarlanan Smart Cities (Akıllı Şehirler) örneği, uluslararası görüşmelerde oldukça ilgi görüyor.

TET'in çabalarından çıkarılacak en önemli ders ise, yurtdışında umduğundan çok daha fazla takdir gören sektörümüzün, bu tür beraberlik ve desteklere ne çok gereksinim duyduğu. Dolayısıyla, devletimiz tarafından desteklenen çalışmaların devam edecek olması memnuniyet verici. Yazılım sektörümüzün 2023 ihracat hedefi olan 15 milyar dolara ulaşmak için, el ele atılacak çok adım olduğuna şüphe yok.

TAZELENMEK ŞART

Öte yandan, rekabetin her geçen gün kızıştığı küresel arenada, sektörümüzün bir yandan da kendini yenilemesi elzem. Sektör temsilcileriyle yaptığım görüşmelerde, güçlü potansiyelimiz sevindirirken, bazı sorunların da çare beklediği ortaya çıkıyor. Bunların başında ise, insan kaynağı geliyor. Evet, yazılım ve bilişim alanında büyüyen bir beşeri kaynağımız var ancak gelin görün ki burada kalite ve tecrübe meselelerinde almamız gereken yol var. Zira bütünsel bir başarıya talip olabilmemiz için, düzenli, doğru, güvenli uygulama anlayışının yaygınlaşmasına ve kalite standartlarına daha çok özen gösterilmesine ihtiyacımız var.

Elbette tüm bunlar, sadece bir yönetici görevi olmakla kalmıyor ve işin asıl ucu, eğitim sistemine kadar varıyor. Zira sektör, üniversite eğitiminde pratik boyutun yoğunlaştırılmasını gerektiriyor. Hatta erken yaşlardan itibaren ilgili alanlarda dersler vermeyi ve özellikle STEM kapsamındaki eğitim zihniyetimizi dönüştürmeyi düşünmemiz şart. Bunun yanı sıra, birçok sektörde olduğu gibi, İngilizce hâkimiyetlerindeki zayıflıklar da, mezunlarımızın teknolojiye adaptasyon süreçlerini yavaşlatabiliyor. Dolayısıyla da, devlet ve ilgili kurumların yanı sıra, firmalarımızın yönetici ve çalışanlarına, eğitimcilerimize ve öğrencilere de çok iş düşüyor. Ortak hayalleri gerçekleştirmenin, hepimizin sorumluluğu olduğunu unutmayalım.

[Yeni Şafak, 15 Eylül 2015]