SETA > Yorum |
Amerika quot Error quot veriyor Özgürlük Demokrasi İnsan Hakları Artık

Amerika "Error" veriyor! Özgürlük, Demokrasi, İnsan Hakları Artık Umrunda Değil

Trump’ın başkan olmasının üzerinden sadece bir yıl geçti. Ama süper güç, tek kutuplu dünyanın lideri olarak anıla gelen ABD’nin yaldızları yavaş yavaş dökülmeye başladı. Ekonomiden diplomasiye, siyasete ülke en sancılı dönemini yaşıyor. Artık koca ülkenin derin yalnızlığı konuşuluyor. Ortadoğu siyaseti iflas eden ABD’nin içinde bulunduğu kriz..

Çok değil altı yıl önce Amerikalı yönetmen Oliver Stone ABD'nin Gizli Tarihi adlı belgeselini bitirirken "Bütün tevazumuzla kendimize şunları sormalıyız? Dönüp ABD'nin 100 yılına baktığımızda dünyanın geri kalanıyla ilişkimizde akılcı ve insani bir yol mu izledik? Dünyaya polislik yapma hakkımız var mıydı? İyiliğe, anlayışa ve barışa hizmet eden bir güç mü olmuştuk? Hiçbir hakimiyet ebedi değildir, tarih tekerrürden ibaretse Amerikan hakimiyeti de sona erecektir" diyordu. O belgesel ABD dışında dünyanın dört bir yanında ilgi görmüştü ve ses getirmişti. Fakat muhataplarına sesini duyuramamıştı. Ama geçen hafta Time dergisinin 'Yalnız Amerika' kapağı soğuk duş etkisi yarattı. Dünyanın süper gücü olarak bilinen ABD'nin yalnızlık kelimesiyle yan yana gelmesi ezber bozucuydu.

Gerçekten bir rüyanın sonuna mı gelinmişti? O hep bahsedilen ABD imparatorluğu çöküş sürecine mi girmişti? Bu kapakla birlikte ABD için pek çok soru sorulmaya başlandı. Bu soruların dayandığı gerçekler vardı. Müttefikleriyle sorunlar yaşayan, göçmenler için umut ülkesi olarak bilinirken onlara sırtını dönen, komşusu Meksika ile sınırına duvar örmeyi planlayan, ırkçılıkla kavrulan sorunlu bir ülke haline geldi.

Trump'ın başkan olmasının üzerinden sadece bir yıl geçtikten sonra, süper güç, tek kutuplu dünyanın lideri olarak övünen ABD'nin fiyakası bozuldu. Ekonomiden diplomasiye, siyasetten kamu yönetimine kadar ülke en sancılı dönemini yaşıyor. ABD'nin iç dinamiğini belirleyen güç unsurları birbirine düşmüş durumda. Artık politika üretememesi eleştiriliyor.

Türkiye'nin öncülüğünde BM'den çıkan Kudüs kararı ABD'nin uluslararası arenada iyice yalnızlaştığının en net resmiydi. Ortadoğu politikaları iflas eden, Suriye'de istediği düzeni kuramayan ABD'yi Afrin Operasyonu daha da çıkmaza soktu. Anlaşıldı ki ABD artık dünya sahnesinde oyun kurucu olamıyor. Bunun sebeplerinden biri de 10-15 yıldır dünya nazarında kaybettiği itibarıydı. Konu derin, çetrefilli... Uzmanlarıyla ABD'nin içinde bulunduğu sancılı süreci ve derin yalnızlığı konuştuk.

Evlerine dönüyorlar

SETA Stratejik Araştırmalar Direktörü Doç. Dr. Hasan Basri Yalçın: "ABD ile ilgili sorun şu: Dünya tarihinde hiçbir hegemon kendi hegemonyasını bırakıp dünyadan uzaklaşmamıştır. Ama ABD ilk defa dünyadaki hegemonyasını bir kenara bırakıp gönüllü olarak kendisini geri çekiyor. Buna 'Amerikan şımarıklığı' diyorum. Amerikalılar dünyanın bütün nimetlerinden hegemon olarak kendileri faydalanmalarına rağmen kendi kayıplarını da abartma lüksüne sahipler. Mesela Irak'a girerler, Irak'ta yüzbinlerce Iraklı ölür, bir tane Amerikan askeri ölür ve onun ölümü onlar için diğer bütün her şeyden daha önemli ve önceliklidir. Özellikle Afganistan, Irak, Somali, Balkanlar'a yaptıkları müdahaleler ABD için büyük zararlar üretmedi, dünyanın geri kalanına daha büyük zararlar getirdi. Ama Amerikalılar elde ettikleri kârları görmek yerine zararlarını sürekli göz önünde tuttuklarından sürekli hayıflanıyorlar. Dünya politikasına dahil olmanın kendilerine sürekli zarar verdiğini düşünüyorlar. Trump'ta da bu eğilim var Obama'da da vardı. Sadece liderler de değil halk kitlelerinde ve Washington elitlerinde de aynı eğilim söz konusu. Şu an evlerine dönmüş durumdalar. Tabii bu durum dünya siyasetinde bir boşluk bırakıyor. Şu anda Amerika'nın şımarıklığı dünyayı bir türbülansa sokuyor. ABD'nin müttefikleriyle ilişkilerinin problemli olmasının sebebi de bu şımarıklık işte. Çünkü müttefiklerini kendisine yük olarak görüyor. Mesela İncirlik'ten faydalanıyor ama aynı Türkiye'nin PYD'ye operasyon yapmamasını istiyor. Sadece Türkiye'ye has bir durum da değil bu, İsrail, Güney Kore ve Japonya ile de aynı sorunları yaşıyorlar.

MESELE DEMOKRASİ DEĞİL Özgürlük, demokrasi, insan hakları... ABD bunları da önemsemiyor artık. Irak savaşına kadar bunu önemsiyordu. Demokrasiyi yayarak barışı yayacağını düşünüyordu. Obama döneminde Arap Baharı ile bir kere daha denediler, 'Arap ülkelerini demokratikleştirirsek barışı yayabiliriz' dediler. Sonra baktılar ki demokratikleşen ülkeler ABD'nin sözünü dinlemeyen liderler üretmeye başladı. Türkiye gibi Mısır gibi... O yüzden ABD'liler 'Test ettik gördük, demek ki demokratikleşme bizim faydamıza değilmiş' dediler. O tarihten beri bunu savunmuyorlar."

[Sabah, 4 Şubat 2018, Röportaj: Olkan Özyurt - Pınar Yıldız Yüksel]

 .