Türkiye siyasi tarihinin önemli seçimlerinden birisi için sandığa gidiyoruz.
“Alt tarafı bir yerel seçim, niçin bu kadar önemli olsun ki” diyenler var.
Bunu söyleyenlerle; 31 Mart’ın “Parlamenter demokrasinin Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sisteminden intikam seçimi” olduğunu söyleyen aynı çevreden.
Bu sözlerin sahibi, Devlet Bahçeli’nin “kimlerin hesaplarına tetikçilik yapıyorsun. Senin her yanın intikam olsa ne yazar” diye tepki gösterdiği, eski bir siyasetçi olan Hüsamettin Cindoruk. Toplum, Cindoruk’u 28 Şubat darbesindeki rolünden iyi tanır. Hafızamız çok taze.
Bugün bir imkân yakalasalar, yapacakları ilk iş, seçilmiş hükûmetleri yine bir cunta darbesi ile düşürmeyi denemek olacaktır. Sürekli pusuda bekliyorlar.
15 Temmuz FETÖ’cü darbe ve işgal girişimi başarılı olsaydı, bu “intikam” heveslileri anında darbecilerin emrine girerdi. Bundan da şüphemiz yok.
Çünkü yaşayarak görüyoruz. Her gün 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili yeni bilgiler ortaya çıkıyor.
Milletimiz 15 Temmuz gecesinde darbecilere kahramanca direnirken, tankların altında, üzerlerine atılan bombalarla vatan için şehit olurken, CHP’nin Edirne Belediye Başkanı ve bu seçimde adayı olan Recep Gürkan’ın, “hainlerin şerefine” kadeh kaldırdığı görüntüleri yeni ortaya çıktı.
Şu an görevde olan bu belediye başkanı darbe girişimini duyunca, “36 yıl önceki geceyi tekrar yaşıyoruz. O zaman haberimiz yoktu, şimdi var, içelim” diyerek kendisini dinleyenlerle birlikte sevinç çığlıkları atıyor. Tek kelimeyle korkunç bir görüntü.
Bu seçim kampanyasında, Meral Akşener, 15 Temmuz’da 251 insanımızı şehit eden FETÖ’cüleri “Mehmetçik hapiste” diye savunabildi.
Kemal Kılıçdaroğlu, “YPG bize saldırmaz” diyebildi.
Millet İttifakı partileri, FETÖ ve PKK ile mücadele konusunda tek kelime etmediler. HDP ve FETÖ’cüleri küstürmemek için ellerinden geleni yaptılar.
HDP’liler her gün “Kürdistan’da biz kazanacağız. Batıda da AK Parti ve MHP’ye kaybettireceğiz” derken, Millet İttifakı partileri bu sözlerden sadece memnuniyet duydular. Hiçbiri çıkıp da “bu sözler bölücülüktür” bile diyemedi.
Uzun süre iş birliğini kabul etmek istemeseler de, HDP’lilerin Millet İttifakı listelerinden belediye meclis üyesi gösterildiği açığa çıktı.
HDP Eş Başkanı Sezai Temelli, “Mansur Yavaş da bilecek ki seçilmişse HDP oylarıyla seçilmiştir. HDP’lileri yok sayarak, siyaset yapamaz” diye meydan okudu.
Mansur Yavaş ve Millet İttifakı partileri bu sözler karşısında suskunluğa büründüler. Bir kellime dahi karşılık veremediler.
Dolayısıyla hiçbir parti, yarın yapılacak seçimleri sadece bir yerel seçim olarak görmüyor.
Cumhur İttifakı’nın seçimde büyük şehirleri kaybetmesi hâlinde, muhalefet aniden erken seçim tartışmasını başlatacak. Yeni siyasal sistemde erken seçime gitmenin kolay olmadığını bildikleri hâlde bunu deneyecekler.
Erken seçim tartışmalarının ülkenin ekonomisini ve yatırım ortamını olumsuz etkilemesini falan düşünmeyecekler.
İktidarın 17 yıldır neyi başarıp neyi başaramadığını biliyoruz. Krizler ya da saldırılar karşısında nasıl hareket edeceğini geçmişe bakarak tahmin edebiliyoruz.
Muhalefet blokunun Türkiye’nin geleceğine yönelik perspektifinin ne olduğunu ise bilmiyoruz. Şimdiye kadar, “AK Parti ve Erdoğan gitsin sonrasına bakarız” demekten başka geleceğe yönelik bir iddia ortaya koyamadılar.
Son dönemde en önemli başarıları, ideolojik olarak birbirinden çok uzak olan partileri Erdoğan karşıtlığında bir araya getirebilmeleri… Buna eklenebilecek başka bir başarıları yok.
Seçmen yarın sandık başına gittiğinde;
Ekonomide sorunlar olmasına rağmen hangi ittifakın bu sorunlarla baş edebileceğini,
Önümüzde 4 yıllık dönemde seçim olmayacağı düşünüldüğünde bir anlık kızgınlığın ya da bazı konularda memnuniyetsizliğin neye mal olacağını,
FETÖ ve PKK gibi terör örgütleri ile devam eden mücadelenin aksamasının ne tür sorunlara yol açacağını,
Ve en nihayetinde belediyecilik ve hizmet siyasetini kimin daha yukarılara taşıyabileceğini göz önünde bulundurarak oy kullanacaktır.
Seçmenin irfan terazisine güvenmek gerekir.
[Türkiye, 30 Mart 2019].