16 Nisan referandumu ile cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişin tamamlanmadığı artık herkesin malumu. Referandum ile gerekli anayasa değişiklikleri yapıldı. Deyim yerindeyse binanın çatısı ve ana omurgası kuruldu. Ancak daha duvarların örülmesinden boya badanaya, mobilyaların seçilmesinden evin içerisine yerleştirilmesine kadar çok uzun bir süreç var. Bu süreçte de siyasi partilere büyük bir görev düşüyor ve fedakarlık gerekiyor. AK Parti ve MHP anayasa değişikliğinde olduğu gibi beraber çalışacaklarının, koordinasyon içerisinde hareket edip Türkiye'nin hak ettiği sağlam yönetim sistemine kavuşmasının tamamlanması için el birliği edeceklerinin sinyallerini daha önce verdiler.
Uyum kanunları sürecinde ilk adımı meclis attı. Meclis başkanı İsmail Kahraman inisiyatif alarak meclis içtüzüğünün değişmesi için meclisteki siyasi parti gruplarının başkanlarına yani Binali Yıldırım'a, Kemal Kılıçdaroğlu'na, Devlet Bahçeli'ye ve HDP eş başkanlarına davette bulundu. Sonuç tahmin ettiğimiz gibi. Sayın Yıldırım hariç hepsi teklifi farklı bahanelerle geri çevirdiler.
Kemal Kılıçdaroğlu anlamsız bir lider polemiği yaratmaya çalıştı. CHP, MHP ve HDP'nin grup başkanları aynı zamanda parti lideriyken, AK Parti'nin grup başkanı olan Binali Yıldırım parti lideri değilmiş. Dolayısı ile bu bir liderler zirvesi olamazmış. Kemal Kılıçdaroğlu polemiği bir adım daha ileriye taşıyıp 16 Nisan halkoylamasının geçersiz olduğunu ve OHAL ile meclisin yetkileri gasp edilmişken içtüzük konuşmanın yersiz olduğunu iddia etti. Doğrusu Kemal bey göz önüne alındığında pek de şaşılacak bir durum değil. HDP'nin ne dediği de az çok belli. Teröre destek verdiği için tutuklanan üyelerinden bahsediyor HDP. Milletvekilleri tutukluyken içtüzük konuşulamaz diyor.
Milletvekillerinin neden tutuklandığına, demokratik bir siyasi düzende bir siyasi partinin terörü kınamak şöyle dursun destek vermesinin ne demek olduğuna dair hiçbir açıklama yok.
CHP ve HDP bildiğimiz gibiyken doğrusu MHP'nin tutumu şaşırttı.
Devlet Bahçeli mutedil bir üslupla fakat CHP'ninkine benzer bir gerekçeyle meclis başkanı Kahraman'ın çağrısını geri çevirdi.
Liderlerin toplanmasına lüzum olmadığını, grup başkanvekillerinin bir araya gelerek bu meseleyi halledebileceklerini söyledi.
Bunun üzerine Kahraman davetini bu sefer grup başkanvekilleri için yineledi ve grup başkanvekilleri toplandı. Ancak toplantıdan bir içtüzük komisyonu kurulması kararı çıkmadı. CHP ve HDP meseleyi yine mecrasından saptırdılar.
Şimdi gözler AK Parti ve MHP'ye çevrilmiş durumda. AK Partili Elitaş "Nasıl anayasayı MHP ile birlikte inşa etmişsek, İçtüzüğü de birlikte inşa edebiliriz. MHP'nin de bu konuda makul, olumlu yaklaşım sergileyeceğine inanıyoruz" açıklamasıyla MHP'ye çok açık bir çağrıda bulundu.
Siyasetten daha doğrusu siyaset namına ülkeye faydalı bir şeyler üretmeye devam eden iki partiden beklenti bu yönde.
Tabii ki her parti kendi içtüzük teklifini hazırlamaya muktedirdir. AK Parti de kendi teklifini hazırlamanın ötesinde meclis çoğunluğu sayesinde meclisten geçirmeye de muktedirdir. Ancak madem ki devlet yeniden yapılandırılıyor, madem ki siyaset yeniden şekilleniyor, madem ki cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ince ayarları yapılıyor, bunu AK Parti ve MHP'nin koordinasyon içerisinde yapması daha uygundur.
[Takvim, 11 Haziran 2017].