Bir tarafta, irade, kararlılık, vizyon var. Tüm engelleme çabalarına rağmen başarma ve sonuç alma var. Memleketin geleceği için gece gündüz çalışma var. Sadece bugünü değil Türkiye’nin geleceğini inşa etmek var.
İtibarsızlaştırma kampanyalarına, atılan iftiralara, itibar suikastı girişimlerine rağmen inanılan yoldan hiç geri adım atmamak var. Türkiye’nin hayrına ve yararına olacak icraatları her ne pahasına olursa olsun sahiplenmek var. Tüm vücudunu taşın altına koymak var…
Diğer bir tarafta ise her millî projeyi, devasa teknoloji yatırımlarını, Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek adımları engelleme, itibarsızlaştırma, değersizleştirme çabaları ve en nihayetinde vizyonsuzluk var. Başarılardan hazımsızlık var.
Bazı çevrelerin millî projelere karşı duruşları hiç değişmiyor. Bunların millî yatırım hamlelerine bakışını artık ezberledik. Her yeni bir millî proje hayata geçtiğinde ne diyeceklerini harfi harfine biliyoruz.
Yerli SİHA/TİHA ve İHA üretimine ne dedilerse, yerli otomobil girişimine de aynı mantıkla karşı çıktılar.
Türkiye’nin dışa bağımlı savunma sanayinden kurtulmasını ve kendi askerî teknolojisini geliştirmesini hiç hazmedemediler. Muhalefetin bazı milletvekilleri terörle mücadelede SİHA’nın kullanılmasını Meclis sıralarından eleştirme cüretini dahi gösterdi. Bu kadar ileri gittiler.
Mevcut iktidar ve Erdoğan yerli otomobil için projeyi başlattığında, “5 değil 10 babayiğit gelse, yerli otomobil üretilemez” diye baştan karşı çıktılar. “Teknoloji üreterek, yapmanız gereken bir işi yol, köprü, hafriyat işleri gibi düşünüp, sen yap olmadı başkası yapsın diyerek otomobil üretemezsiniz” diye dar bakış açılarını göstermekten geri durmadılar.
Yerli otomobil geliştirilince de, “Yerli otomobil ölü doğdu” diye kampanya yürüterek itibarsızlaştırmaya ve değersizleştirmeye çalıştılar.
[caption id="attachment_73677" align="aligncenter" width="1024"] 21 Ağustos 2020 |Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde düzenlediği toplantıda "Türkiye tarihinin en büyük doğalgaz keşfini Karadeniz'de gerçekleştirdi" açıklamasını yaptı. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, konuya ilişkin Fatih Sondaj Gemisinde açıklamalarda bulundu.[/caption]
Şimdi de Karadeniz’de Sakarya Gaz Sahası'nda bulunan 320 milyar metreküplük doğalgaz rezerv keşfine de burun kıvırıyorlar. Küçümsüyorlar.
Bulunan doğalgaz rezervinin Türkiye’ye faydasının olmayacağını, ekonomik bakımdan değerinin düşük olduğunu, halkın bu keşiften yararlanmayacağını falan söylüyorlar.
Erdoğan müjdeyi açıklayınca önce “inanmıyoruz” falan demeye çalıştılar. Ancak, meselenin uzmanları bulunan gaz rezervinin çok önemli olduğunu açıklayınca, şimdi de “bulunsa bile çıkartıp işletmeye alınamaz diye” ucuz siyasi hırslarını açık ediyorlar.
Millî ve yerli savunma hamlesi nasıl başarılı olduysa, yerli otomobil üretiminde nasıl önemli bir yol alındıysa, enerji alanında yürütülen yerlileşme hamleleri de başarı ile sonuçlanıyor.
[caption id="attachment_73687" align="aligncenter" width="1024"] 21 Ağustos 2020 | Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde düzenlediği toplantıda "Türkiye tarihinin en büyük doğal gaz keşfini Karadeniz'de gerçekleştirdi" açıklamasını yaptı. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Fatih Sondaj Gemisinde incelemelerde bulundu.[/caption]
Berat Albayrak, “Millî enerji ve maden politikası”nın stratejini 2017 yılında açıkladığında küçümseyenlerin hatta görmezden gelenlerin, Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığının azaltılması yönünde atılan adımları ve ulaşılan başarıları takdir etmelerini beklemiyoruz.
En azından bugün bazılarının yaptığı gibi suskun kalmaları bile önemli.
Bugünden geriye bakınca, Enerji Bakanı olduğu dönemde Berat Albayrak’ın başlattığı hamlelerin ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz. “Doğalgaz ve petrol ithal etmeyen bir Türkiye inşa etmeliyiz” kararlılığının nasıl sonuçlar ürettiğini görüyoruz. Bakan Albayrak’ın “Yıllardır arıyoruz, bulunamıyor” diye karşı çıkanlara, “yöntem değişikliğine giderek buluncaya kadar aramalıyız” ısrarının müjdeler getirdiğini gördük.
Bugünlerde Bakan Albayrak’ın ekonomiyle ilgili aldığı kararlara da karşı çıkanlar ve alınan kararları değersizleştirenler var. Aynı zamanda Albayrak’ın kendisine de önemli kararların öncesinde ve sonrasında kesintisiz şekilde saldırılar devam ediyor.
Berat Albayrak’a yönelik geçmişte yapılan linç kampanyalarının sebebi şimdi daha iyi anlaşılıyor. Ekonomi üzerinden bugünlerde devam eden saldırıların arka planını da birkaç sene sonra çok daha iyi anlayacağız...
[Türkiye, 25 Ağustos 2020]