-
Lübnan’da gösteriler nasıl başladı?
Lübnan hükümetinin 2020 bütçesinde yaptığı düzenlemeler çevresinde dünya genelinde ücretsiz kullanılan WhatsApp uygulamasına vergiyi de içeren yeni zamları açıklaması, Lübnan’da Başbakan Saad Hariri’nin istifasını netice veren geniş katılımlı toplumsal gösterilerin fitilini ateşledi. İşsizlik rakamlarının had safhada olduğu ülkede geçtiğimiz haftalarda dolarda devalüasyon yaşanmasının ekonomiye etkileri yavaş yavaş hissedilirken kriz ve işsizlikten en derinden etkilenen gençler WhatsApp’e vergi konulmasıyla sokaklara döküldü.
Haddizatında siyasi bölünmüşlük ve krizler, yolsuzluk, dış müdahaleler vb. sorunların toplumun her kesimini derin bir memnuniyetsizliğe sürüklediği ülkede son zamlar bir fay hattının kırılarak biriken enerjinin dışa vurmasına neden oldu. Lübnan yeni bir toplumsal ve siyasal krize sürüklendi. Lübnan’da daha önce yaşanan ve daha çok bir mezhep ya da dini grubun diğerleri karşısında haklarını talep ettiği geçmişteki gösterilerin aksine son gösteriler her kesimden insanın daha çok toplumsal talepler çerçevesinde toplanması hasebiyle yeni bir durum olarak nitelenebilir. Göstericiler ülkede yaşanan bütün krizlerin faili olarak gördükleri Başbakan Hariri, Meclis Başkanı Nebih Birri ve Cumhurbaşkanı Mişel Aun’un istifasını istedi. Hariri’nin yetmiş iki saat sonra ilan ettiği geniş kapsamlı reformlar göstericileri ikna etmediğinden gösteriler devam ederken üç kişiden ilki olan Başbakan Hariri, Cumhurbaşkanı Aun’a istifasını sundu.
-
Lübnan’daki siyasi aktörlerin bu süreçte tavırları ne oldu?
Göstericiler arasından sıyrılarak ön plana çıkan herhangi bir siyasi aktör olmamasına rağmen cumhurbaşkanı, başbakan ve meclis başkanının istifası ve erken seçim gibi siyasi taleplerde bulunulması gösterilere ilişkin Lübnan’daki siyasi aktörlerin pozisyon almasını zorunlu hale getirdi. Lübnan siyasetinde İran ile derin ilişkileriyle ön plana çıkan ve Suriye krizinde Esed rejiminin yanında saf tutan Hizbullah, lideri Hasan Nasrallah’ın ağzından açık ve net şekilde gösterilere karşı çıkarak “dış mihrakların planı” şeklinde kavramsallaştırdı. Göstericilerin siyasi taleplerine net bir şekilde “hayır” diye cevap verdi. Zira Lübnan’da devletin neredeyse bütün imkanlarına erişebilen ve mevcut durumda oldukça güçlü olan Hizbullah gösterilerin öngörülemez neticelerinin olumsuz etkilerinden ciddi anlamda çekinmektedir.
Ancak Hariri’nin, hükümeti kurma sürecinde uzlaştığı Hizbullah liderinin açıklamalarının hilafına görevinden istifa etmesi mevcut statükoyu çatlattı ve Lübnan’daki krizin derinleşeceğinin en önemli işareti oldu. Hariri’nin istifasıyla Lübnan siyasetinde uzun müzakereler sonucunda kurulan hükümet ve siyasi uzlaşı bozulmuş oldu. Hariri geçiş hükümetini kurmakla görevlendirilse de Lübnan siyaseti yeni bir belirsizliğin içine sürüklenmiş oldu.
-
Gösterilerin Lübnan siyasetine muhtemel etkileri neler olabilir?
Başbakan Hariri’nin istifa etmesi Lübnan’daki siyasi ittifaklar zincirini göstericiler lehine kırmıştır. Cumhurbaşkanı Aun’un bir teknokrat hükümet kurulması, yolsuzlukla mücadele ve benzeri reform açıklamalarının tatmin etmediği göstericiler Hariri’nin istifasıyla yetinmeyerek cumhurbaşkanı ve meclis başkanının da istifa edip siyasi aktörlerin tamamının değişeceği bir siyasal dönüşüm talebinde ısrar etmektedir. Fakat Lübnan siyasetinin din, mezhep ve etnik temelde şekillendiği, devlet kurumlarının bu çerçevede paylaşıldığı, toplumun bu temelde örgütlenmiş siyasi aktörler etrafında toplandığı, uzun süren bir iç savaş sonrasında uluslararası ara buluculukla halihazırda devam eden siyasi sistemin oluştuğu ve İran başta olmak üzere bölgesel aktörlerinin bu taksimattan güç devşirdiği dikkate alındığında ısrar edilen siyasal dönüşüm talepleri karşılık bulmayacaktır.
Başbakan'ın istifa etmesine rağmen geçiş hükümetini kurmakla görevlendirilmesi, Lübnan siyasetinde değişimin zorluğunu göstermektedir. Cumhurbaşkanı ve meclis başkanı istifa etse dahi –Lübnan siyaseti düşünüldüğünde– mensubu oldukları siyasi yapıların varlığını devam ettireceği, bu nedenle bölgesel ve küresel müdahalelerin olduğu gibi süreceği, bir uzlaşı oluşuncaya kadar krizin derinleşeceği, uzlaşı olması durumunda da göstericilerin temel taleplerinin karşılanmayacağı söylenebilir. Zira uzlaşı görüşmelerini yine mevcut aktörler sürdürecektir.
Bir diğer ifadeyle göstericilerin talepleri Lübnan’da yeni bir siyasi kriz doğurmuştur. Bu ise ekonomi piyasalarını ve reel ekonomiyi olumsuz etkileyecektir. Bu da göstericilerin rahatsız olduğu krizleri daha da derinleştirecek, toplumsal huzursuzluk arttıkça siyaset üzerindeki baskı da artacaktır. Yani Lübnan toplumu ve siyaseti gösterilerle birlikte yeni ve öngörülemez bir krizin içine girmiştir. Dolayısıyla göstericilerin umduğunu almadan elleri boş dönmeleri muhtemeldir.
-
Gösteriler Ortadoğu denkleminde nasıl okunabilir?
Lübnan gösterilerinden en çok rahatsız olan ülke İran olmuştur. İran devrim lideri Hamaney, Lübnan’da “küresel güçlerin kaos yaratmak istediğini, halkın barışçıl yollarda hak araması gerektiğini” ifade etmiştir. Zira Lübnan’daki en önemli müttefiki Hizbullah’ın alanını daraltan gösterileri İran –Irak’ta Tahran’a karşı yükselen öfkeyle birlikte değerlendirildiğinde– kendisine karşı yapılan bir hamle olarak okumaktadır. Bu nedenle gösterilerin Hizbullah aleyhine sonuç vermemesi için bütün imkanlarını seferber edecektir. Hizbullah’ın geçtiğimiz yıllarda Lübnan’da gün geçtikçe alan kazanması ve devlet imkanlarını kullanma kabiliyetlerini artırması ABD ve Suudi Arabistan hattını rahatsız etmektedir. İran-Hizbullah hattı Lübnan’daki mevcut statükodan beslendiği için ABD-Suudi Arabistan hattının mevcut statükoyu sarsan gösterilerden memnun olduğu söylenebilir. Bir diğer ifadeyle doğal ve toplumsal taleplerle başlayan gösteriler siyasal talepler açısından siyasi niteliğe büründüğü ve siyasal neticeleri olacağı için Lübnan siyasetinin iki önemli aktörü İran ve Suudi Arabistan’ın ve onların küresel müttefiklerinin Lübnan’daki müttefikleri üzerinden sürece müdahil olduğu/olacağı kaydedilebilir.
- Gösterilerin seyri ne olabilir?
Lübnan siyasetinin doğası gereği göstericilerin taleplerini elde etmesi ve ülke siyasetinde köklü değişiklikler yaşanması mümkün değildir. Zira Lübnan siyaseti farklı etnik, dini ve mezhebi aidiyetlere sahip toplumsal kesimlere mensup, farklı bölgesel ve küresel angajmanları olan siyasi aktörlerin belirleyici olduğu bir denge siyasetidir. Lübnan siyasi tarihinde herhangi bir yapısal dönüşüm ancak işgal ya da iç savaşla gerçekleşmiştir. Bu nedenle gösterilerin köklü bir dönüşüme neden olması mümkün görünmemektedir. Kısa bir geçiş dönemi sonrasında Lübnan siyasetinin kronik sorunları tekrar etmeye başlayacaktır. Bu geçiş döneminde yaşanacak sarsıntının derecesini ise yerel dinamiklerden ziyade Lübnan’da etkin aktörlerin politikaları belirleyecektir.