Hamas lideri İsmail Heniyye’nin, İran’ın yeni seçilen cumhurbaşkanının yemin töreni münasebetiyle Tahran’da bulunduğu esnada uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetmesi, tüm dünyada geniş bir yankı uyandırdı. İşgal devletinin, 7 Ekim’den bu yana yüzleştiği stratejik mağlubiyet karşısında psikolojik üstünlük elde etmek ve sahadaki direnci kırmak niyetiyle gerçekleştirdiği bu eylem, Gazze’de çözüme yönelik umutlara büyük darbe vururken aynı zamanda Hamas’ta yeni liderin kim olacağına dair tartışmaları beraberinde getirdi. Siyonist yönetimin agresif saldırganlığından vazgeçme niyetinde olmadığının en önemli göstergesi mahiyetindeki bu hamle karşısında Hamas’ın Şura Meclisi, hareketin Gazze sorumlusu Yahya Sinvar’ı yeni lider seçerek Tel Aviv’e güçlü bir meydan okuma yaptı.
Uzun yıllar işgal devletinin hapishanelerinde kalan ve bu süre zarfında İbraniceyi ana dili gibi öğrenerek İsrail siyasal hayatı ve sistemine vukufiyet kazanan Sinvar’ın liderliği, Filistin direnişine yeni bir motivasyon aşılarken İsrail kamuoyunda ise derin bir tedirginliğe yol açtı. Aksa Tufanı Operasyonu’nun mimarlarından biri olarak bilinen ve işgal devletinin arananlar listesinde ilk sırada yer alan Sinvar; siyasal karizması, stratejik aklı ve söylem kabiliyetiyle sadece Hamas’ı değil aynı zamanda Filistin siyasetini de dönüştürme potansiyeline sahip bir isim. Siyasi kanadın temsilcisi olmasına rağmen askeri kanat üzerindeki etkisi ve direnişe verdiği lojistik destek nedeniyle İran’a yönelik olumlu yaklaşımlarından ötürü Hamas’ın en tartışmalı simalarının da başında gelen Sinvar’ın ilk mesajları ve Hamas’ın yeni dönemde nasıl bir yol haritası izleyeceği hususu ise merakla beklenmektedir. Bu doğrultuda elinizdeki analiz, öncelikle Yahya Sinvar’ın hangi saiklerden ötürü Hamas’ın liderliğine seçildiğini ele almakta ve akabinde kişisel özellikleri ve sahadaki tesiri nedeniyle yeni bir Yaser Arafat etkisi oluşturabilme ihtimalini tartışmaktadır. Sinvar’a dair tartışmalı bazı konulardan ötürü Hamas bağlamında ortaya çıkabilecek potansiyel risklere de odaklanılan çalışmada, son olarak Hamas’ın yeni dönemde küresel ve bölgesel aktörlerle kuracağı ilişkilere dair çeşitli tespit ve öngörülerde bulunulmaktadır.