Kobani’nin neden “stratejik” olduğuna dair hiçbir açıklama beni şimdiye kadar tatmin etmedi. PYD/PKK çevrelerini dinlerseniz Kobani’yi dünyanın merkezi sanırsınız. ABD’yi dinlerseniz büyük bir kafa karışıklığı olduğunu görürsünüz. Zira ABD yönetimi haftalarca Kobani’nin hem hattı zatında hem de IŞİD’le mücadelede stra tejik olarak önemli olmadığını savundu. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin, “IŞİD’le mücadeleyi Kobani belirleyemez” demesinin üzerinden daha birkaç hafta geçmişken Kobani, ABD yönetiminin Suriye ve Irak’ta telaffuz ettiği tek şehir haline dönüştü. Ardından kelime oyunları geldi. Kobani ABD için stratejik olamazdı ama önemli olabilirdi ve oldu da. Wall Street Journal’ın meşhur yazarlarından “adının açıklanmasını istemeyen ABD’li yetkili” bunun bir bayrak savaşı ve IŞİD’in bayrak dikmek istediği son yerin Kobani olduğunu söyledikten sonra Kobani’nin artık önemli bir yere dönüştüğüne bizleri inandırmaya çalıştı. Oysa IŞİD için Bağdat varken Kobani’nin lafı bile edilmezdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Kobani eğer stratejikse bizim için stratejik, ABD için değil” derken bir hakikate işaret ediyordu. ABD Dışişleri’nden yorum gecikmedi: “Kobani bizim için de önemli.”
KOBANİ GİBİ DİYAR...
Hakkını teslim etmek lazım, IŞİD’in karış karış yaklaştığı Bağdat’ı veya tekrar etrafını sardığı Sincar dağlarını bir kenara bırakıp ABD var gücüyle Kobani’yi bombalıyorsa Kobani gerçekten de ABD için önemlidir. Sorular tam da burada başlıyor. Kobani’yi Bağdat’tan önemli bir diyar yapan nedir? ABD Kobani üzerinden neyi başarmayı planlıyor? Kobani’yi stratejik olmayan bir kasabadan önemli bir kasabaya hangi hesaplamalar çevirdi?
ABD’ye dair birkaç tespitle başlayalım. Öncelikle ABD Suriye’de devam eden krizin İran ve Rusya ile birlikte en büyük müsebbibidir. ABD Suriye’de gevşek federalizm benzeri bir yapı içerisinde Esed rejiminin kalması üzerine planlamalar yapmakta ve Beşar Esed’i Suriyeli muhaliflere tercih etmektedir. ABD, IŞİD’in bitirilmesinden ziyade (yakın vadede mümkün görmüyor) ABD çıkarlarına zarar veremeyecek şekilde sınırlandırılmasını hedeflemektedir. Esed rejimi haricinde Suriye’de bugüne kadar bulabildiği kendisine meşrep olarak en yakın grup PYD’dir. PYD’ye tüm kapıları sonuna kadar açmasına en büyük engel PKK’nin kendi mercilerindeki terörist statüsü ve Türkiye’nin muhalefetidir. Bunu aşmak için de PKK ile PYD arasında kendilerinin de inanmadıkları bir ayrım yapmaktadırlar. Oysa bu ayrım ancak El-Kaide’yle Nusra Cephesi arasında yapılacak bir ayrım kadar mantıklıdır. Bu tespitlerden de anlaşılacağı üzere ABD Suriye’de üç küsur senedir “arayıp bulamadığı” ılımlı muhalifleri PYD/PKK’nin çatısı altında bulmuştur. Ilımlılıktan kasıt İslami hassasiyetleri olmamasıdır, muhaliften kasıt ise kağıt üzerinde Esed rejimine bağlı olmamasıdır. Realist bir çözümleme yapan PYD/PKK çevrelerinin anti-emperyalist söylemlerini “Biji Serok Obama”ya çevirme hızları ABD’nin bile gözlerini yaşartmıştır. Velhasıl-ı kelam, PYD ABD’de bir uluslararası hami, ABD ise PYD’de Suriye’de ihtiyaç olduğunda karada savaşacak bir proksi (vekil) buldu. ABD, Kobani’de PYD/YPG’nin verimliliğini test ediyor. Vekillik hususu yanlış anlaşılmasın. ABD IŞİD’e karşı savaşacak kara gücünü sadece PYD’den kuramaz. Çünkü PYD sadece Kürt yoğunluklu şehirler etrafında varoluşsal bir güdüyle IŞİD’le savaşabilir. Yoksa IŞİD’in etkin olduğu birçok bölgede PYD/YPG’nin esamisi okunmaz.
KULLANIŞLI İTTİFAK
Hal böyleyken PYD, ABD’ye kullanışlı bir ittifak sunmaktadır. PYD, IŞİD’ı bitiremez ama birkaç bölgede sınırlandırabilir. ABD hem Suriye meselesinde hem de IŞİD’le mücadelede devede kulak hükmündeki Kobani üzerinden kendi kamuoyuna “IŞİD’le mücadele ediyorum” ve Sincar dağları sonrasında “mazlum halklara yardım ediyorum” mesajı verebilir. Suriyeli muhalifleri PYD üzerinden terbiye edip masaya oturmaya zorlayabilir. Dikkatlerin Kobani’ye çevrildiği bir dönemde Esed rejiminin özellikle Halep’teki hareket alanını genişletebilir. En önemlisi, başta Türkiye olmak üzere Suriye halkının gerçek dostlarına “Esed’li bir çözüme hazır olun” mesajı verebilir. Çünkü ABD’nin PKK/PYD’ye desteği ve Suriye’nin genelini önemsemeyip Kobani’ye yoğunlaşması, IŞİD’le mücadeleden çok Esed rejimine fayda sağlıyor. Halep’te durum kritik, muhalifler İdlip’e sıkışmış durumda. PYD’nin Halep’te rejime yardım ettiği söylentileri var. Dünya Kobani’yle meşgulken Esed rejimi, kuzeyde kontrolü ele geçirme çabasında.
Kobani üzerinden yapılan hesap Esed’li bir Suriye’ye herkesi mecbur bırakmak olmasın.
[Akşam, 27 Ekim 2014]