Türkiye acı, çok acı bir olay yaşadı.
Soma’da yüzlerce vatandaşını bir maden kazasında yitirdi.
Allah bu ateşin düştüğü yürekleri ferahlatsın, Somalılar başta olmak üzere bütün milletimize sabır versin.
Afetler, büyük kazalar, toplumda bir dayanışma hissi yaratır.
Ortak acı hissedebilmek ve dayanışma duygusu içerisinde olmak toplumsal varoluşun asgari şartıdır.
Soma’da yaşanan facia, yediden yetmişe birçok insanı televizyon ya da sosyal medya başına kilitledi.
Toplumun büyük bir kısmı birden bire kısır çekişmelerin anlamsızlığını farkettiler.
Bu süreçte bir yandan devletin acziyet içinde olmadığını, siyasal partilerin feraset içinde davranabildiklerini gördük.
Bir nebze olsun umutlandık.
YA MUHALEFET ERLERİ
Diğer yandan bu elim olayı dahi siyasi bir fırsata dönüştürme çabası içinde olan saplantılı Muhalefet Erlerini bir kez daha sahnede görünce yüzümüz buruştu.
Sosyal medyadaki linç kültürü karşısında karamsarlaştık.
Sadece Erdoğan’a karşı değil, AK Parti’ye oy veren kesimlere yönelik hakaretamiz, tehditkar ve aşağılayıcı ifadeleri, beddua ve felaket çağrılarını gördük.
Kanımız dondu.
“İktidara gününü gösterme zamanıdır” refleksiyle, adları sendika olan, meslek odası olan bir grup çıkar örgütü insanları gösteriye, isyan ve başkaldırıya davet etti.
Gösterinin demokratik bir toplumda hak olduğu su götürmez bir gerçektir ama şov sadece şovdur!
Toplumsal zemini olmayan çağrılarla gösteri değil, olsa olsa şov yapılır.
Pek alkış tutanı da bulunmaz.
Bu feci hadiseyi dahi Erdoğan nefretini büyütmek için kullananlar, AK Parti Hükümetini uluslararası camiaya şikayet etmek için yeni bir fırsat olarak görenler sadece bu gruplar da değil.
Dogmatik AK Parti karşıtlarına en büyük desteği Allah’ın adını kullanarak manipülasyon yapanlar verdi.
Ne diyelim, Allah ıslah etsin.
Sanırsınız ki, Tayyip Erdoğan “Soma Maden İşletmeleri İşletme Müdürü”.
Kazadan ancak 3 gün sonra, “bu işletmenin sahibi nerede” sorusunu sormayı akıl edebildiler.
HÜKÜMETE DÜŞEN
Hükümet, elbette bu olayın ayrıntılarının en kısa zamanda netleştirilmesi, ihmal varsa sorumlularının cezalandırılması, bir daha böyle bir olayın yaşanmaması için gereken yapısal tedbirlerin alınması noktasında sorumluluk sahibidir.
Türkiye’nin AK Parti hükümetinden beklediği budur ve AK Parti’yi bugüne getiren de ülkenin yaşadığı her büyük sıkıntıdan ders çıkarıp yapısal düzenlemelere girişebilmesidir.
Bu bağlamda SETA İstanbul’dan Sadık Ünay’ın da belirttiği gibi “Yeni Türkiye, insan ve çevre dostu kalkınma, sorumluluk sahibi sermaye, şeffaf ve hesap veren kamu yönetimi üzerinde yükselmelidir”. Yine Ünay’ın altını çizdiği üzere, vakit işgüvenliği devrimi yapmanın,“neo-liberal maliyet hesapları”nı tarihe gömmenin vaktidir.
Bütün bu yaşananlar vesilesiyle bir kere daha gördük ki, Türkiye’nin normalleşmesi ve yükselen tansiyonun düşmesi gerekiyor.
Yaşadığımız her bir sorun, bu tansiyon nedeniyle daha da katlanıyor.
Bu konuda bütün siyasi aktör ve kesimlere büyük sorumluluklar düşüyor.
[Akşam, 17 Mayıs 2014]