- Sincar neden önemlidir?
Irak Merkezi Hükümeti ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) arasındaki tartışmalı bölgelerin başında gelen Sincar bölgesi Suriye’de YPG/PYD’nin alan kazanmasıyla birlikte daha da önem kazandı. 2014-2015 döneminde ulusal ve uluslararası anlamda da DEAŞ ile mücadelenin sembol şehirlerinden biri haline gelen Sincar, DEAŞ’ın kaçırdığı Ezidi kadınlar, yaptığı işkenceler ve gerçekleştirdiği korkunç katliamlarıyla tüm dünyanın gündemine girdi. Bu süreç içerisinde kendisine zemin yakalayan PKK, Irak güvenlik güçlerinin zafiyet içerisinde olduğu bir dönemde kendisine DEAŞ ile mücadele rolü biçerek bölgede ve Sincar Dağı’nda etkinlik kazandı ve Kasım 2015’ten bu yana Sincar Dağı’nı terör kampı alanı haline getirdi. Suriye-Irak arasındaki PKK lojistiği, eğitim kampı hüviyeti ve yeni Kandil olma potansiyeli nedeniyle Sincar, Türkiye’nin ulusal güvenlik endişelerinin başında yer alıyor.
Sincar bölgesinin önemini özetleyen bir derleme yapacak olursak; Ezidilerin yoğun yaşadığı bir şehir olması (yüzde 80), Erbil ve Bağdat yönetimleri arasında tartışmalı bölgeler içerisinde yer alması, DEAŞ’ın gerçekleştirdiği katliamların yanı sıra DEAŞ ile mücadelede sembol kent haline gelmesi, PKK’nın ise kentte ve Sincar Dağı’nda alan kazanması, eğitim kampları oluşturması, YPG ile Kandil arasında lojistik, stratejik ve jeopolitik bir işlev görmesi ve PKK’dan kaynaklı olarak Türkiye için ulusal güvenlik sorunu olması gibi maddeleri rahatlıkla sıralayabiliriz.
- Sincar’da hangi yapılar ve gruplar yer alıyor?
Bulunduğu bölgede yer alan tepelerin en yükseği olan Sincar Dağı –bölgenin askeri manada– coğrafi hakimiyeti açısından PKK’nın dağdaki örgütlenmesinde önem arz etmektedir. Nitekim dağlık bölgede PKK varlığı bulunurken Sincar şehrinde Irak ordusu görev yapmaktadır. Bunun yanında şehrin batı ve doğu ile dağın kuzey ve doğu yakalarında Yezidi Koruma Gücü (HPE) bulunurken güneyinde ise Haşdi Şabi militanları varlık göstermektedir. Bağdat ve Erbil yönetimleri arasında varılan uzlaşının ardından bölgede Irak federal polisinin ve sınır muhafızlarının da geldiği ancak tam olarak nerede konumlandıkları bilinmemektedir. Bunun yanında PKK’nın Sincar yapılanmaları olarak ifade edebileceğimiz Sincar Direniş Birlikleri (YBŞ) ve Ezidi Kadın Birimleri (YJE) de PKK ile birlikte bölgede varlık göstermektedir. Bu noktada Suriye PKK’sı YPG ile Sincar yapılanması arasındaki bağlantının en açık örneği Afrin ve Rakka’daki savaşa YBŞ/YJE’nin de katılım sağlamasıdır.
- Sincar anlaşması nedir, sonuçları ne olmuştur?
2017’deki bağımsızlık referandumunun ardından Irak ordusu ve Haşdi Şabi Sincar’a girdiği halde bölgede yerleşik ve tek bir silahlı yapılanma oluşturulamamıştır. Nihayetinde yukarıda ifade ettiğimiz grupların tamamı bölgedeki varlıklarını sürdürüyor. Hatta bu gruplar içerisinde Haşdi Şabi’ye bağlı farklı Ezidi gruplar da bulunuyor. Sincar anlaşması tam da bu kaos ortamı üzerine 9 Ekim 2020’de Bağdat ve Erbil hükümetleri arasında imzalanmıştır. Sincar anlaşmasına göre bölgede PKK başta olmak üzere tüm terör örgütleri ve milis yapılar tasfiye edilecek, Bağdat ve Erbil hükümetlerinin ortak komitesinin atayacağı kaymakam sayesinde kent idare edilecek ve ortak komitenin çalışmalarıyla yeniden imar gerçekleştirilecektir.
Anlaşmanın ardından bölgeye Irak Merkezi Hükümetine bağlı federal polis unsurları gitse de Sincar’dan PKK’nın ve bağlı fraksiyonları olan (HPG, YBŞ, YJE) gibi unsurların çıkarılmadığı bilinmektedir. Bu bakımdan Sincar anlaşması –kağıt üzerinde başta ABD ve Türkiye olmak üzere destek görse de– tam anlamıyla sahada uygulanamamıştır. Anlaşmanın sahada tam olarak uygulanmasının kazananı yalnızca Türkiye değil egemenlik konusunda uzun yıllardır sorun yaşayan her iki hükümet olacaktır. Bu bakımdan Sincar anlaşmasının sahada uygulanmasına yönelik alınacak askeri tedbirlerde üçüncü tarafın Türkiye olması anlaşmayı güçlendirecek ve sahadan sonuç almayı hızlandıracaktır.
- Suriye ve YPG/SDG bağlamında Sincar neden önemlidir?
PKK her ne kadar Suriye’de ABD’nin desteğiyle bir yönetim modeli deneyimliyor olsa da halen örgütçü reflekslerini korumaktadır. Saha şartlarının getirdiği değişim ve bu değişimin getirdiği zorluklarla karşı karşıya bulunan PKK kendi içerisinde örgüt, değişim, yönetim ve siyasal yönelim tartışmalarını sürdürmektedir. Bu tartışmalar içerisinde YPG/SDG yönetimi ile PKK/KCK arasındaki farklı düşünce ve eğilimler giderek belirginleşmektedir. Sincar süreci de Suriye’de PYD ve ENKS (Suriye Kürt Ulusal Konseyi) görüşmelerinin tam ortasında sürdürülmeye çalışılmaktadır.
Arap Baharı’nın ortaya çıkardığı kırılgan coğrafya PKK’ya alan kazandırırken terör örgütünün formunda da değişimi zorlamaktadır. Suriye’de özerk yönetim ilan eden terör örgütü bu bölgenin güvenliğini halen örgütsel zihniyetle ele almakta ve bu bağlamda hem Suriye-Sincar-Mahmur-Kandil koridorunu kilit önemde görmekte hem de Sincar’ı Irak içerisindeki “Rojava” olarak değerlendirmektedir.
- Sincar’a askeri bir operasyon olabilir mi?
Öncelikle belirtmek gerekir ki Sincar’a askeri bir operasyonu mevcut konjonktürde yalnızca Türkiye gerçekleştirebilir. Çünkü Irak Merkezi Hükümeti ile Erbil yönetimi Sincar üzerinde bir anlaşmaya varsa da henüz askeri olarak PKK’yı Sincar’dan çıkarabilecek siyasi ve askeri iradeyi ortaya koyabilmiş değiller. Irak Merkezi Hükümeti ve Haşdi Şabi başta olmak üzere Irak güvenlik güçleri üzerindeki İran nüfuzu ve IKBY üzerindeki ABD etkisi gibi dışsal faktörler de göz önüne alındığında ilk cümledeki gerçeklik daha da berraklaşmış bulunmaktadır.
[caption id="attachment_77247" align="aligncenter" width="1120"] Terör örgütü PKK'nın Kandil'e alternatifi: Sincar[/caption]
Türk Silahlı Kuvvetlerinin, PKK’yı kalıcı olarak bölgeden çıkarma stratejisi Irak sahasını Kararlılık Harekatı’dan bu yana Türkiye’nin öncelikli gündemi arasında tutuyor. 2020’de Haftanin sahasından PKK’nın büyük ölçüde çıkartılmış olması da mevcut stratejide giderek ilerleme katedildiğinin açık bir göstergesi olarak karşımızda duruyor. Bu bağlamda Türkiye 2015’ten beri PKK’nın Sincar’da alan kazanmasına diplomatik ve askeri olarak itirazlarda bulunarak hem yerel hem de uluslararası aktörlere bölgeye yönelik her an askeri harekat gerçekleştirebileceğini en üst düzeyden ifade etmektedir.
Sonuç olarak Türkiye’nin kısa ve orta vadede Irak Merkezi Hükümeti ile Erbil’e diplomatik baskısını arttırarak PKK’ya karşı aksiyon almaya zorlaması, etkili istihbarata dayalı olarak gerçekleştirilen hava operasyonları, Irak üzerindeki İran ve ABD nüfuzuna karşı üçüncü yol siyasetini Irak halkı da dahil olmak üzere tüm siyasi elitlere gösterecek yeni bir siyaset ve diplomatik dilin inşası Sincar ve tüm Irak için optimum faydayı sağlayacak seçenek olarak önümüzde durmaktadır.