SETA Strateji Araştırmalar Direktörü Doç. Dr. Hasan Basri Yalçın, ABD'nin 45. başkanı seçilen Cumhuriyetçi Parti’nin adayı Donald Trump’ın zaferini ve yeni oluşacak siyasi konjonktürü Türkiye açısından ele aldı.
Yeni seçilen ABD Başkanı Trump’ın, Obama'ya oranla Türkiye ile daha fazla çalışmak isteyeceğini savunan Yalçın, "Obama, Türkiye’nin başına gelmiş en kötü Amerikan başkanıdır. En kötü şeydir, dolayısıyla Obama’dan sonra gelen herhangi bir başkanın gideni çok da aratacağını zannetmiyorum." dedi.
Tarih boyunca Türk hükümetlerinin, Cumhuriyetçi başkanlarla iyi çalıştıklarını belirten Doç. Dr. Yalçın, genel bir cumhuriyetçi dış politika perspektifiyle Trump'ın, Türkiye ve Erdoğan’a çalışılabilir bir ortak olacağının öngörülebileceğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Trump'ın hiçbir siyasal bagajı yok. Kişisel olarak ne yapacağına dair pek done yok elimizde yani. Hem Amerika’yı savaşa bulaştırmayacağını, hem de DEAŞ’ı ağır şekilde bombalayacağını söylüyor. Dolayısıyla bu söyledikleri, aslında tutarlı bir dış politika ve güvenlik perspektifinin parçası değil. İktidara geldiğinde muhtemelen durum değişecek. Seçim dönemindeki popülizmi bir kenara bırakıp, oturup gerçek anlamda Amerikan devletiyle beraber bir planlama sürecine girecektir. Obama’nın tam tersine, uluslararası alanda daha dönüştürücü, daha önleyici müdahaleler yapmayı ve klasik müttefikleriyle birlikte hareket etmeyi tercih edebilir. Mesela Bush dön
“TÜRKİYE İÇİN TRUMP TERCİH SEBEBİ”
Türkiye için Trump ile Clinton'dan hangisinin daha iyi olduğunun önemi üzerinde duran Doç. Dr. Yalçın, sözlerine şöyle devam etti:“Aslında Amerikan başkan adaylarından hiçbiri Türkiye’nin babasının oğlu değildir. Ancak genel cumhuriyetçi perspektifiyle bakarsak Trump’ın, Clinton’a oranla daha tercih edilebilir sonuçlar doğuracağını söylemek mümkün olabilir. Clinton’ın Kürt unsurlarla çalışmaktan tutun, İran’la işbirliği gibi Obama benzeri politikalarının karşısında Trump, alt ve üst kategorileri değil, yani Rusya gibi üst kategorileri değil veya PYD gibi alt kategorileri değil, tam da ortadaki klasik müttefikleriyle işbirliği yapmayı deneyeceği için Türkiye için daha tercih edilen olacaktır.”
Doç. Dr. Yalçın, Trump’ın, Obama için seçim döneminde bütün konuşmaları boyunca ‘disaster’ yani 'felaket' kavramını çok kullandığını ifade ettiğini ancak seçimden sonra 'fantastik' kavramını kullandığını, yani bir anda döndüğünü, tavrının değiştiğini kaydetti.
Her ülkede olduğu gibi ABD’de de başkanların uluslararası sistemin zorladığı tavırları olduğunu kaydeden Doç. Dr. Yalçın, ülkenin genel tarihi perspektifi açısından alması gereken pozisyon ve liderin kendi tercihleri bulunduğuna dikkati çekti.
Yalçın, "Obama müdahil olmamayı abartmıştı, Bush müdahil olmayı abartarak saldırganlık gerçekleştirmişti. Yine Trump’ın da saldırgan bir dış politika perspektifine sahip olacağını, dönüştürücü, önleyici bir tavır takınmasını beklerim." dedi.
[Muhabir: Murat Eğilmez] [Anadolu Ajansı, 10 Kasım 2016].