Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfınca (SETA) "İnsan Hakları Koruma Mekanizmaları" paneli düzenlendi.
SETA Hukuk ve İnsan Hakları Araştırmaları Direktörü Cem Duran Uzun'un moderatörlüğünü yaptığı panele, Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) Başkanı Süleyman Arslan ve Kişisel Verileri Koruma Kurumu (KVKK) Başkanı Faruk Bilir katıldı.
Malkoç, Türkiye'nin, 18 yılda insan haklarının uygulanması konusunda kapsamlı çalışmalara imza attığını, engellemelere rağmen kurulan Kamu Denetçiliği Kurumunun bu çalışmalar arasında yer aldığını söyledi.
Türkiye'deki siyasi iradenin, "siyasi partilerin kapatılması" ve "işkence" gibi konuların önüne geçilmesi için ciddi adımlar attığına dikkati çeken Malkoç, "İşkence diye şu anda bahsedilenler genellikle kötü muameledir. İnşallah onlar da kalkar. Türkiye'de işkenceyle mücadelede çok ciddi mesafeler alındı. Refah ve Fazilet partilerinin iddianamelerini satır satır biliyorum. Anayasa Mahkemesi'nde o savunmaları yapanlardan birisiydim." diye konuştu.
"Cumhurbaşkanını halk seçiyor"
Geçmişten bugüne hak ve özgürlükler alanında çok büyük gelişmeler sağlandığını dile getiren Malkoç, şunları kaydetti:
"Refah Partisi'nin kapatılma gerekçeleri arasında çok hukukluluk, yargı dışı alternatif çözüm yolu var. İşte o gerekçelerden bir tanesi şu anda toplumun umudu haline geldi. Bunlar kolay sağlanmadı. Eskiden Milli Güvenlik Kurulu (MGK) her ay yapılırdı. MGK toplantısı bitince 15 gün yansıması sürerdi. Zaten geri kalan 15 günde de MGK toplantısının hazırlıkları ancak tamamlanırdı. Diğer yandan da millet bunları tartışır konuşurdu. Çok şükür Türkiye bunları aştı. Eskiden yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminden önce insanlar kaçırılır, bombalar patlar, siyasetçiler birbirine girer ve arkasından da militari güç olan cuntacı askerlerin dediği olurdu. Çok şükür şimdi cumhurbaşkanını halk seçiyor. Herkes seçim günü evinde saat 20.00 olmadan cumhurbaşkanının kim olduğunu biliyor. "
"Başvurular en geç 6 ay içinde sonuçlanıyor"
TİHEK Başkanı Süleyman Arslan, vatandaşlardan aldıkları başvuruları en geç 6 ay içerisinde sonuçlandırdıklarını ifade ederek, ayrımcılık alanında yapılan başvuruların cinsiyet, ırk, renk, dil, din, inanç, mezhep, felsefi ve siyasi görüş, etnik köken, servet, doğum, medeni hal, sağlık durumu, engellilik ve yaş temellerinden en az birine dayanması gerektiğini söyledi.
Vatandaşlara, kamu hizmetinin sunumunda söz konusu temellere dayanan bir ayrımcılık yapıldığının ispatlanmasıyla idari para cezası gibi çeşitli yaptırımlara başvurduklarını belirten Arslan, başvuru olmadığı zamanlarda da olay yerine gidip incelemelerde bulunduklarını vurguladı.
Kamuoyunu bilinçlendirme çalışmaları kapsamında zaman zaman uluslararası sempozyum ve çalıştaylar düzenlediklerini dile getiren Arslan, şöyle konuştu:
"Programlarda insan haklarının terörün kalkanı olmaması gerektiğini, özgürlük ve güvenlik dengesi, kamu güvenliği, kamu sağlığı, kamu ahlakı meselesi gibi insan odaklı konuları ele alıyor. Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'nde yer alan aile konusu içinde özel bir sempozyum düzenledik. Gündemde olan sorunlar ile ilgili yaptığımız çalışmaların raporlarını ilgili kurumlara gönderiyoruz."
[AA, 14 Aralık 2019]