Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) İstanbul Genel Koordinatörü Fahrettin Altun, Paralel Devlet Yapılanması'nın manipülasyonlarla siyaset sahnesini kirlettiğini belirterek, muhalefet partilerinin kendilerini bu yapının söylemlerine teslim etmelerinin "siyasi acziyet"le ilgili olduğunu söyledi.
Altun, seçim süreci ve partilerin söylemlerine ilişkin AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, realist bir perspektifle bakıldığında 13 yıldır gerçekleşen seçimlerde olduğu gibi bu seçimde de aslında AK Parti'nin bir rakibi olmadığını savundu.
Muhalefet partilerinin temel stratejisinin iktidarın yıpratılması üzerine kurulu olduğu görüşünü aktaran Altun, "Muhalefetin iktidara talip olmaya dönük bir stratejisi yok. Ana muhatap olarak iktidarı alıyorlar ve iktidarı yıpratmaya dönük bir strateji ortaya koyuyorlar. Bu da üç aşağı beş yukarı ortak bir söylem etrafında buluşmalarını beraberinde getiriyor" diye konuştu.
HDP Meclis'e girse de girmese de seçimlerden sonra muhtemelen HDP ile onu şu anda destekleyen aktörler arasında karşılıklı ithamların başlayacağı öngörüsünde bulunan Altun, bunun da muhalefetin sıkışmışlığıyla ilgili bir durum olduğunu söyledi.
Fahrettin Altun, 6-8 Ekim olaylarındaki Selahattin Demirtaş portresi ve şiddetin bir siyaset aracı olarak kullanılmasına yönelik aslında oldukça rahat hareket eden bir partinin bu dönemde bir "barış partisi" olarak lanse edilmesinin tamamen iktidarın yıpratılmasıyla ilgili olduğuna işaret ederek, buradaki koalisyonun arkasındaki yegane saikin "Erdoğan önderliğinde yürüyen toplumsal ve siyasal dönüşüm sürecinin engellenmesi" olduğunu dile getirdi.
"PARALEL YAPI, KENDİ BAŞLATTIĞI SAVAŞTA YENİLDİ
"Gülen örgütü"nün 7 Şubat sonrasında açığa düşen ve net bir biçimde projesi ifşa olan bir yapı olduğunu savunan Altun, şunları kaydetti:
"Bu yapı, 1990'lı yıllarda iktidar olmanın yegane aracının bürokrasiyi kullanmak olduğu bir dönemde bürokrasiye ve devlete sızarak bir iktidar stratejisi geliştirdi. Fakat 2000'ler sonrası Türkiye siyasetinin normalleşmesiyle açık ve şeffaf demokratik siyaset güç kazandı. Bu dönüşüme kendisini uyarlayamayan ve bürokraside yapılanarak iktidar kullanmayı ana strateji olarak benimsemiş bir yapı burada kendisini gerçekten bir paralel devlet olarak konumlandırmak istedi ve yürüyen açık devlet mekanizmalarına karşı kendi yol haritasını çizmeye çalıştı. Açık ve net bir biçimde Erdoğan iktidarından pay istedi ve bu payı alamadıkları noktada da savaş başlattı. Kendi başlattıkları savaşta da yenildiler, itibarlarını yitirdiler."
Altun, Paralel Devlet Yapılanması'nın manipülasyon kabiliyetini ve kapasitesini kullanarak ve her gün birbirleriyle telifi mümkün olmayan onlarca söylem üreterek siyaset sahnesini kirlettiğini söyledi.
CHP, MHP ve HDP'nin bu yapının söylemlerini kullanarak siyaset yaptıklarını öne süren Altun, "Bu yapı, bizatihi açık ve şeffaf siyasete, siyasi partilerin varlıklarına ve işleyiş biçimlerine karşı. Bunu CHP'ye ve MHP'ye yönelik operasyonlarında da gördük. Yani sadece AK Parti karşıtı bir yapıdan bahsetmiyoruz. Böyle bir yapının söylemlerine kendisini teslim eden siyasi partilerin varlığı da kesinlikle siyasi acziyetle ilgili; iktidar partisi karşısında demokratik siyasetin imkanlarını kullanarak bir siyaset yürütememeleriyle ilgili" dedi.
Başkanlık sisteminin Türkiye'de siyaseti normalleştireceği görüşünü dile getiren Altun, "Bu sistemin siyasette temsil imkanını artıracağı açık. Hele ki seçim barajı tartışmasının yapıldığı bir ortamda başkanlık sistemini çok daha sağlıklı bir şekilde tartışma imkanına sahibiz. Başkanlık sistemi Türkiye'nin çok daha aktif bir yürütmeye ve istikrarlı bir yapıya kavuşmasına dönük ihtiyacını da karşılıyor. Başkanlık meselesi, ülkenin demokratikleşme ajandasının bir parçası olması dolayısıyla da önemli" değerlendirmesinde bulundu.
Altun, "Eğer ki AK Parti tek başında iktidar olabilir ama 330 milletvekili elde edemezse, yine pozitif bir siyaset yürütme imkanı bulabilir fakat bu noktada Türkiye yeni anayasayı yapamaz" dedi.
[AA, 3 Haziran 2015]