İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hatice Karahan, siyasi istikrarsızlığın ekonomik performans üzerindeki etkisinin uluslararası literatürde ilgiyle incelenen bir konu olduğunu belirterek, "Örneğin, IMF bünyesinde yapılan ve 170 civarı ülkeyi 1960 ve 2000'li yıllar arasında inceleyen bir ampirik çalışma, siyasi istikrar yokluğunun, kişi başına düşen gelir büyümesini aşağı yönlü etkilediği bulgusunu sunuyor" dedi.
Karahan, istikrarsızlığın ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerinin önemli bir kanalının, yatırımlar ve milli gelir dinamikleri olduğunu kaydederek, belirsizliklerin ve risklerin yüksek olduğu bir ortamda ekonomik aktörlerin kısıtlı hareket etmesinin, bu bağlamda en belirgin sebeplerden olduğunu söyledi.
İkinci ayağın bütçe ve borçlardan meydana geldiğini vurgulayan Karahan, nitekim stabil olmayan dönemlerde, bütçenin popülist amaçlı tahsis edilmesi ve yükselen borç stoklarının çözüme kavuşturulmaması gibi faktörlerin öne çıktığını kaydetti.
Üçüncü kanalın ise enflasyon olduğunu belirten Hatice Karahan, çalışmaların, istikrarsızlık dönemle¬rinde uzun vadeli etkin para politikalarının uygulanmadığına ve enflasyonun yükseldiğine işaret ettiğini belirtti.
Karahan, Türkiye'nin yakın geçmişine bakıldığında 1990'lı yılların bu istikrarsızlık tablosuyla uyumlu olduğuna dikkati çekerek, 2002 yılına kadar çok sayıda farklı koalisyonla yönetilerek yoğun istikrarsız bir süreç geçiren ülkenin, sözü geçen makro ekonomik göstergelerde de oldukça kötü performans sergilediğini anlattı.
Yüksek enflasyonun kronik problem olmaya devam ederken, kamu maliyesindeki yükün kabul edilemez düzeylere ulaştığını ifade eden anımsatan Karahan, şöyle devam etti:
"Zincirleme bir şekilde faiz ve bankacılık patlamalarıyla bütünleşen bu süreç, sonunda 2001 kriziyle ekonomiyi yerle bir etti. Hatta 'kayıp yıllar' olarak adlandırılan bu dönemin, 1994 ve 2000 krizlerine de sahne olduğunu unutmamak gerek. 1990'lardan önceki bir diğer koalisyon hikayemiz ise 70'lere uzanıyor. 1971'de askeri müdahaleyle görevden inen Adalet Partisi iktidarından bir süre sonra gelen farklı hükümetler zinciri, uzun bir istikrarsızlığa ve sonrasında ekonomik krize imza attı. Koalisyon ve istikrarsızlıkla dolu bu iki aşırı sorunlu dönemi bir araya getirdiğimizde ise Türkiye'nin en az çeyrek asırlık bir zamanına mal olduğunu görüyoruz."
TEK PARTİ DÖNEMLERİ ÜSTÜN
İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Karahan, öte yandan, verilerin ve akademik çalışmaların, Türkiye'de tek parti dönemleriyle ekonomik performans arasında güçlü bir pozitif ilişkiyi ortaya koyduğunu belirterek, bunun ise Demokrat Parti (DP) ile başlayan ve merkez sağ partilerin tek başına iktidar olduğu dönemleri öne çıkardığını söyledi.
DP devrinin ikinci yarısının sıkıntılı geçse de özellikle ilk yarısı ve Adalet Partisi döneminin, istikrarla ekonomik başarıyı buluşturan ilgili örnekler olduğunu kaydeden Karahan, ancak ikisinde de darbe/muhtıra faktörleri olduğu için sürdürülebilirliğin karmaşık bir boyutta gerçekleştiğini ifade etti.
Karahan, tek partili dönemlerde istikrarın, güçlü ekonomi politikalarını uygulamayı kolaylaştırdığını dile getirdi.
Karahan, 1980'li yıllarda ihracat eksenli Anavatan Partisi sıçramasının olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu arada her tek partili devirde ekonomik başarının unsurları farklı ancak or