SETA > Haber |
İran Arap Baharına Nasıl Bakıyor

İran Arap Baharına Nasıl Bakıyor?

İran’ın Arap Baharına bakışı, Arap Baharının İran’ı ne yönde etkilediği SETA’da düzenlenen “İran ve Arap Baharı’’ başlıklı panelde değerlendirildi.

SETA’da İran ve Arap Baharı başlıklı özel bir panel gerçekleştirildi. Ottawa Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Peter Jones ve Yıldırım Beyazıt Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Bayram Sinkaya’nın konuşmacı olarak bulunduğu panelde İran’ın Arap Baharı’na yaklaşımına ve Arap Baharı sonrasındaki bölgesel ortamın İran’ı nasıl etkileyeceğine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulunuldu.

JONES: İRAN’IN BÖLGEDEKİ ETKİSİ AZALACAK

SETA Dış Politika Direktörü Prof. Dr. Talip Küçükcan’ın moderatörlüğünde gerçekleşen panelde Prof. Dr. Peter Jones İran’ın Arap isyan hareketlerine üç temel perspektif üzerinden yaklaştığını belirtti. Bunlardan birincisi dini lider tarafından da paylaşılan Arap Baharını gerçek anlamda bir İslami uyanış olarak gören yaklaşımdır. İran Dışişleri Bakanlığı ise Arap Baharının Batılı güçlerin kendi çıkarları doğrultusunda Arap devrimlerini manipüle ve provoke ettiğini öne süren ikinci yaklaşıma yakın durmaktadır. Öte yandan daha bağımsız analizcilerin benimsediği üçüncü yaklaşım, Arap isyan dalgasının yozlaşmış rejimlere karşı gerçekleşen bir halk hareketi olarak görmektedir. İran’da bugün ilk iki yaklaşımın daha yaygın olduğunu belirten Jones, ülkeden ülkeye bu yaklaşımların dış politikadaki ağırlığının arttığını ifade etti.

Jones’a göre, İran’ın yumuşak gücü bölgeyi etkisi altına alan isyan dalgasıyla birlikte büyük zarar gördü. Özellikle Suriye krizinin İran’ın bölgesel imajını olumsuz bir şekilde etkilediğini dile getiren Jones, Arap Baharının ardından İran’ın bölgedeki etkisinin daha da azalacağı yorumunda bulundu. Jones bu yorumunu destekleyecek iki unsur belirtti: “Öncelikle Arap Baharıyla birlikte yükselişe geçen İslami hareketler artık İran’ın yaptırımlarla daha da güç kaybeden ekonomik ve siyasi modelini benimsememekte, kendi modellerini üretmektedir.” İkinci olarak Arap Baharıyla birlikte bölgede düşüşe geçen ABD etkisi, Jones’a göre, İran’a fayda sağlamayacaktır. Zira Tunus ve Mısır’da iktidara gelen İslami kökenli partiler, Filistin gibi bölge meselelerini daha çok sahiplenerek, dış politikada daha milli bir duruş sergileyeceklerdir. Bu da İran’ın emperyalizm ve Amerikan karşıtı dış politika retoriğinin tekelini kıracaktır.

SİNKAYA: İRAN’IN SURİYE TUTUMU BÖLGEDEKİ İMAJINI SARSTI

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Bayram Sinkaya ise İran’ın Arap Baharı sonrasında bölgesel pozisyonuna ilişkin bir takım tespitlerde bulundu. Sinkaya, İran’ın Arap Baharına yaklaşımında iki temel tutumun gözlemlendiğini dile getirdi: “Arap isyan dalgasını uzun yıllar boyunca bekledikleri İslami uyanış olarak gören dini kurumlar, Arap devrimlerini İran İslam devrimi ile karşılaştırarak analiz etmeye çalışmışlardır.” Sinkaya’nın dile getirdiği ikinci yaklaşım ise bölgede gerçekleşen her gelişmeyi İran’ın ABD ile mücadelesi üzerinden okuyan daha reel politik bir yaklaşım. Sinkaya’ya göre, İran’ın Arap Baharına yaklaşımı üç temel dönem üzerinden değerlendirilebilir. Tunus ve Mısır’da yaşanan devrim, bu anlamda, İran’ın uzun dönemli muhalifleri Bin Ali ve Mübarek’in iktidarına son vererek İran’ın bölgesel çıkarlarına hizmet etti. Sinkaya’ya göre İran bu nedenle bu ülkelerde yaşanan devrimleri kendi İslam devriminden etkilenen İslami uyanış olarak sunmakta gecikmedi. İsyan dalgası Bahreyn’e ulaştığında İran bu sefer bu gelişmeyi kendi bölgesel etkisini artıracak bir gelişme olarak görerek destek oldu. Ancak isyan dalgası Suriye’ye vardığında İran’ın tutumu tersine döndü ve İranlı yetkililer Suriye krizinin Batılı ülkelerin provokasyonu olarak değerlendirdiler.

Sinkaya’ya göre, İran’ın Suriye halkının karşısındaki duruşu ona ciddi bir imaj kaybı yaşattı. Ancak Arap Baharının İran’a etkisini analiz ederken temkinli olmak gerektiğini dile getiren Sinkaya, Arap Baharının İran’a olan etkisinin ancak devrim sürecinden geçen ülkelerde oluşacak siyasi rejimlerin yapısının belirleyeceğini ifade etti. Eğer devrim sonrası iktidara gelen hareketler anlamlı bir siyasi ve ekonomik sistem oluşturabilirlerse İran’ın Suriye sürecinde azalan etkisi azalmaya devam edecektir. Ancak bu iktidarlar ekonomik kalkınmayı sağlayamayıp, demokratik bir sisteme geçişi gerçekleştiremezlerse, İran’ın emperyalizm ve Amerikan karşıtı tutumu ülkeye yeniden bölgesel etki alanı kazandırabilir.

Panel videoları izlemek için tıklayınız.

Panel fotoğrafları için tıklayınız.