TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu Başkanı Nimet Baş, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mithat Sancar ve Radikal Gazetesi Yazarı Avni Özgürel’in katılımlarıyla SETA’da gerçekleştirilen ‘Türkiye Darbeleriyle Yüzleşiyor’ başlıklı panelin moderatörlüğünü SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Hatem Ete yaptı.
Nimet Baş, Türkiye’nin demokrasi serüvenini baltalayan darbelerle yüzleşmeye başlamasını 2002 sonrasında değişen siyaset yapma tarzı ve siyasetçilerin toplumun değişen dinamiklerinin farkındalığı bağlamında değerlendirdi. Öncelikle başkanı olduğu Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’nun işleyiş süreci hakkında dinleyicileri bilgilendiren Baş, darbelerin arkasındaki en önemli faktörlerden biri olarak, askerlerin kendilerini sanattan ekonomiye kadar her alanda en iyi şekilde yetişmiş, siyasetçileri ise tamamen yetersiz, yozlaşmış olarak görmüş olmalarına işaret etti. Darbeler sonrasında oluşturulan vesayet kurumlarının ve vesayet rejimi bürokrasisinin hâkimiyeti dolayısıyla Türkiye’de siyasetçilerin hiçbir zaman ülkeyi gerçek anlamda yönetmediklerini belirtti. Türkiye’nin Alevi-Sünni, Sağ-Sol kutuplaşmalarının darbelerin karanlık yüzü olduğunu belirten Baş, darbe süreçlerinde toplumun milli birlik-beraberlik adına zerrelerine kadar parçalandığını söyledi.
Avni Özgürel, TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’nun Cumhuriyet tarihimizin en önemli meselesinde adeta Pandora’nın kutusunu açtığını ve bu bakımdan çok büyük bir önemi haiz olduğunu savundu. İttihat ve Terakki Cemiyeti döneminde Mithat Paşa’nın Sultan Abdülaziz’i tahttan indirmek için kullandığı yöntemlerin, o günden bu yana gerçekleştirilen darbelerde de aynen kullanıldığını, iktidarı ele geçirmek isteyenlerin sokakları harekete geçirdiklerini, suikastlar gerçekleştirerek toplumda kaos oluşturmaya çalıştıklarını ve sonrasında darbenin geldiğini hatırlattı. Komisyonun yetkilerinin kısıtlı olmasına rağmen çok önemli bir işe imza attığını belirten Özgürel’e göre, komisyonun yaptırım gücünün olmaması çağrılan tanıkların bilgilerini komisyonla daha rahat şekilde paylaşmalarını sağladı.
Prof. Dr. Mithat Sancar ise, Komisyonun 1 ay kadar önce başarıyla bitirdiği raporunu özellikle Arjantin ve Şili’deki darbe sonrası kurulan “hakikat komisyonları” ile mukayeseli olarak değerlendirme yoluna gitti. Sancar’ın önemle altını çizdiği noktalardan biri, Arjantin örneğinde görüldüğü üzere, “darbeciler yenilgiyle çekildiğinde darbelerle hesaplaşmanın daha kolay olduğu, bu durumlarda darbelerle yüzleşmenin yöntemlerinin de farklılık arz ettiği” oldu. Sancar, darbe ve muhtıralarla yüzleşme hususunda, yargılama ya da hakikat komisyonları kurulması yöntemlerine gidilebileceğini, bizde kurulan komisyonun ise yetkilerinin dar olması, çağırdığı tanıkların gelme zorunluluğunun olmaması ve komisyon üyelerinin tamamen sivillerden seçilmiş olmaması gibi yönlerden Arjantin’de kurulan hakikat komisyonlarından farklı olduğunu ifade etti. Ancak Sancar gerek komisyonun elde ettiği belgeler ve alınan ifadelerden oluşturulacak olan arşiv gerekse kamu önünde konuşma mecburiyetinin yarattığı baskı ve utanma duygusu yönleriyle, çok önemli bir fonksiyon gördüğünü de sözlerine ekledi.
Panelle ilgili ayrıntılı bilgilere ve panelin video kaydına <a href="/tr/turkiye-darbeleriyle-yuzlesiyo