Yenilenebilir enerji geleneksel termik enerji üretimi ile karşılaştırıldığında giderek daha fazla sektörde yer bulmaya başlamıştır. Yenilenebilir enerji kaynakları 2018’de küresel elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 26’sına ulaşmıştır. Bu oran içinde “güneş enerjisi santralleri” (GES) ve “rüzgar enerjisi santralleri” (RES) önemli bir yer tutmaktadır. Bu oranın ilerleyen zamanda artması için yenilenebilir enerjiye yönelik istikrarlı politikaların daha fazla ön plana çıkması gerekmektedir.
Türkiye’nin 2019’daki kurulu gücü yaklaşık 90 bin megavata (MW) ulaşmıştır. Bu kurulu gücün yarısına yakınını yenilenebilir enerji kaynakları oluştururken yaklaşık yüzde 15’lik kısmı ise güneş ve rüzgar enerjisinden sağlanmaktadır. Bunun yanında güneş, rüzgar ve jeotermal enerji kurulu gücünün 2019’da yüzde 20’ye yakın büyüdüğü görülmektedir (Tablo 1). Türkiye’de yenilenebilir enerjide bu miktarların çok fazla üzerine çıkılacak bir potansiyel olduğu bilinmektedir. RES ve GES’lerdeki üretim projenin bulunduğu sahadaki güneşlenme süresi ve rüzgar potansiyeline göre değişiklik göstermektedir. Türkiye’nin yıllık toplam güneşlenme süresi günlük 7,5 saat olarak hesaplanmıştır.
Türkiye’nin enerji sektörü uzun yıllar boyunca büyümeye devam etmiştir. 2000’lerin başında 130 bin gigawatt (GW) olan enerji üretimi 2019’da yaklaşık 300 bin GW seviyesine ulaşarak büyük bir artış göstermiştir. Coğrafi konumu sayesinde Türkiye’nin yenilenebilir (bilhassa güneş ve rüzgar) enerji kaynakları potansiyeli oldukça zengindir. Bu da şu anda mevcut olan toplam üretimin oldukça üstündedir.
Küresel jeotermal kurulu güç sıralamasında dünyada 4. olan Türkiye toplam küresel hidroelektrik kapasite içerisinde ise yüzde 3’lük pay ile dünyada 9. sırada yer almaktadır. Küresel ısıtma amaçlı güneş enerjisinde Çin ve ABD’den sonra 3. sırada yer alan Türkiye güneş enerjisiyle su ısıtmak için 2019’da artırılan yeni kapasitede ise Çin’den sonra dünyada...