Çevremiz ateş çemberiyken ve dünya piyasaları her an teyakkuzdayken, ticaretimizin de tadı ister istemez kaçıyor. İşte geçtiğimiz Cuma açıklanan 2015 ihracat verileri, bu gerçeği koca bir yıl için net rakamlarla ortaya koydu. Söz konusu dönemde %8,7 daralan ihracatımız, yılı ancak 143,9 milyar dolar seviyesine ulaşarak kapamış oldu.
HABUR'DAN SIZAN
Sağ olsun Aralık ihracat verilerinin %11,1 düşüşe imza atması da, yıllık gelişime son anda ek bir menfi katkı yetiştirivermiş. Bunu tetikleyen başlıca sebep ise, Irak… Nitekim IŞİD belasının patlak vermesinden bu yana zaten epeyce halsiz kalan Irak pazarında Aralık ayında yaşanan %56'lık sert kayıp, toplam ihracat hızımızı bu dönemde 4,7 puan aşağı çekti.
%11,1'lik daralmanın 4,7 puanlık ağırlıklı açıklaması, işte burada.
Bu keskin etkinin ağırlıklı açıklaması ise, Habur sınır kapısında.
Bildiğiniz gibi Aralık ayında terörden mütevellit asayiş problemleriyle kapatılan Habur, ticaret konvoyları için haftalar süren bir eziyete dönüşmüştü. Eziyetin faturasını da, işte bu veri, "kısmi de olsa" bir şekilde özetliyor.
Habur ile ötesindeki yol güvensizliği, dün TİM tarafından açıklanan Ocak verilerinde de izlerini taşıyor. Zira yeni yıla beklentilerin keyfini bozup %14,4 düşüşle giren ihracatımıza dair rakamlar, Irak'taki sert kaybın bu dönemde de %48 oranında sürdüğünü haber verirken, Ocak'taki daralmamızın 3,8 puanının bu pazardan geldiğine ve sorunlu kapıdan sızanlara işaret ediyor.
RUSYA PALDIR KÜLDÜR
Dolayısıyla çemberden içimize sıçrayan ateş parçaları, son dönemde ihracatımızın da canını yakmaya devam ediyor. Buyurun, bir başkası… Yine TİM Ocak rakamlarından çekip çıkaralım. Hem de ta 20. sıradan: Rusya.
Aylık verilerde ne zamandır yavaş yavaş inerek ilk 10 içinde sonunda gözden kaybolan Rusya pazarımız, yeni yıla ise 20. basamaktan giriş yaptı. Demek ki önceki senenin aynı dönemine göre bir yuvarlanma var demeye kalmadan, hesap ortaya çıkıyor: Yılda %65 hızla düşüş. Ve bu düşüş, bize Ocak toplam ihracatımızda 1,9 yüzde puanlık kayıp olarak geri dönüyor.
Velhasıl Rusya da, üssü jeopolitik bol artçı ekonomik sarsıntılarıyla eriyen bir pazar olarak, ticaret literatürümüz için ibretlik bir risk vakası teşkil ediyor.
Ve bu faslı, vurucu bir veriyle tamamlayarak kapatayım: Yine 2015 verilerine dönersek; bu dönemde sadece Irak ve Rusya cephelerinde yaşanan kayıp, %8,7 oranındaki ihracat daralmamızın "üçte bir" gibi ciddi bir bölümüne tekabül ediyor.
BAŞKA NE VAR?
Peki, bu iki pazarın tek başına elde ettiği bu yıpratıcı etkinin dışında 2015'teki düşüşün kalan kısmında neler var? Daha önce bolca işlediğim için tek cümleyle geçeyim: Talep ve fiyat zayıflamalarının yanı sıra, özellikle Avrupa'da yaşadığımız ve daha ziyade kayıtsal bir can sıkıntısı yaratan parite etkisi var. 2016 için ise parite etkisi hafifleyecek gibi. Talep ve emtia cılızlığını sürdürecekken, jeopolitik dertler ise yine başımızda...
Velhasıl yakın vadede ticaret için öyle pembe hayaller kurmak bence zor. Toparlanma ise elbette mümkün. Nitekim hep kötü rüzgârlardan bahsetmiş olsam da, baz etkileri bir yana, orta vadeye doğru bizi rahata çıkarabilecek ümitler de var. O halde, önüne kattığı takdirde bizi hızlandırabilecek başlıca rüzgârları not düşerek bitireyim.
*Öncelikle, AB pazarında Euro bazında ihracata bakarsak, aslında işler fena gitmiyor. İhracatımızın gelir elastik olduğu bu bölgede yavaş da olsa gelen toparlanma ve özellikle de Gümrük Birliği'nde varılacak yeni nokta, hatırı sayılır bir gelişimi müjdeleyebilir.
*Ayrıca bu noktada hemen, sadece mal değil "hizmet" ihracatı bağlamında yapılacak global atakların da, etkili olacağını hatırlamamız gerekiyor.
*Bunun yanı sıra, dünyanın gözbebeği olmaya devam eden ticaret anlaşmaları ve TTIP başta olmak üzere rol almayı arzu ettiğimiz bölgesel işbirlikleri de, peşini bırakmamamız gereken akımlar olarak karşımıza çıkıyor.
İRAN VE LATİN AMERİKA
*Ve son olarak, yanı başımızdaki onca tehdidin yanında bir fırsat olarak nicedir beliren İran başta olmak üzere, pazarlardaki penetrasyonumuzu artırma çalışmalarının da hızlanması kritik öneme haiz. Örneğin İran'da fırsatlar ve zorlukların iç içe olduğu malum ancak biz girmezsek de zaten başkaları girmeye talip. Gerçi oradaki söz konusu zorlukları aşmak için çalışmaların başladığını görmek güzel. Bu doğrultuda,TİM'in açıklamış olduğu "Tahran'da ticaret merkezi" açma projesi gibi hamleleri dört gözle bekliyoruz. Bu ve benzeri çalışmalarda ilgili kurumların maksimum işbirliği elzemken, ihracatçımızın da bu işlere kulak kabartması faydalı olacak.
Öte yandan hiç şüphesiz sadece yakına değil, uzaklara da daha çok yelken açmak gerekiyor. "Venedik Taciri Der ki" isimli yazı der ki;Türkiye ihracatta uzaklık bağlamında dünyanın yaptığı ortalama kilometrenin oldukça altında kalıyor. İşte bu bağlamda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çıktığı Latin Amerika turu gibi arama ve geliştirme teşebbüslerinin etkili sonuçlar getirmesini ve seri bir surette çeşitlenmesini temenni ediyoruz.
[Yeni Şafak, 2 Şubat 2016].