1 Ocak 1996 yılında yürürlüğe giren Gümrük Birliği Anlaşması, geride bırakılan 20 yılda herhangi bir değişime uğramadan uygulanmaya devam edildi. Dönemin şartlarına göre uygun ve Türkiye ekonomisine yeni fırsatlar kazandırdığı kabul edilen anlaşma, bugünün Türkiye şartlarına göre ise eksik ve yetersiz kalıyor.
20 yıl öncesindeki Türkiye ekonomisi ve siyaseti için başarı sayılabilecek bu anlaşma, 2002'den sonra atağa kalkan, ekonomisinde ciddi bir başarı gösteren ve 2023'de dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri olmayı hedefleyen Türkiye'ye birkaç beden küçük geliyor artık. Bu nedenle, Gümrük Birliği Anlaşması'nın dönemin gerekliliklerine ve Türkiye'nin vizyonuna göre güncellenmesi kararının alınması kaçınılmazdı.
GÜMRÜK BİRLİĞİ ANLAŞMASI, 2023 HEDEFLERİNE GÖRE YENİLENMELİ
Bu zorunluluk, yalnızca Türkiye ekonomisinin son 13 yılda gösterdiği performanstan kaynaklanmıyor. Bu süreçte Türkiye'nin uluslararası ilişkilerde izlediği siyasetle Avrupa ülkeleri dışındaki gelişmekte olan veya azgelişmiş ülkelerle kurduğu bağlantılar, Türkiye'nin bu ülkelerle olan ticari ve ekonomik ilişkilerini de güçlendirdi.
Küresel ekonomide de önemini her geçen gün artıran bölgesel entegrasyonlara dâhil olmak isteyen Türkiye, Gümrük Birliği Anlaşması'ndaki yapısal sorunlardan dolayı bu süreçte hedeflediği gibi bir rol üstlenememektedir.
Uluslararası arenada birçok sektörde diğer firmalarla rekabet gücü bulunan şirketlerimizin daha aktif bir şekilde ve tam potansiyelle çalışabilmesi, Gümrük Birliği Anlaşması'ndaki sınırlamaların ortadan kaldırılmasıyla mümkün olacaktır. Engellerin olmadığı bir ortamın kurulması, ticaret hacminin artmasını ve ticari ilişkilerin güçlenmesini sağlayacaktır.
Bu noktada Türkiye'nin karar mekanizmasında olmamasına rağmen AB'nin diğer ülkelerle yaptığı serbest ticaret anlaşmalarının Türkiye'yi de bağlaması, özellikle ihracatı negatif etkilemektedir. Görüş bildiremediği
bir konuda verilen kararın sonuçlarından etkilenmesi, Türkiye için mevcut Gümrük Birliği Anlaşması'nın geçerliliğini kaybetmesi için birincil sebeptir.
Tek taraflı olarak Türkiye pazarının diğer ülkelerin firmalarına açılması ise, Türkiye ekonomisine yüksek bir maliyet getirmektedir. Üstelik artık Türkiye ekonomisi için böyle bir maliyeti kabul edecek zorunluluklar yoktur. Çünkü Türkiye'nin 1996'daki Türkiye'si değil, 2023'ü hedefleyen bir ülke konumundadır.
Avrupa Birliği Komisyonu'nun anlaşmanın güncellenmesi gerekliliğini kabul etmesi ve süreci başlatması, Türkiye'nin Gümrük Birliği Anlaşması'nın mevcut haliyle kabul edilemez olduğu konusundaki kararlılığından kaynaklanmaktadır.
Anlaşmanın kullanım süresinin dolduğunu hem AB hem de Türkiye ifade etmiştir. Türkiye ve AB ilişkilerinde de yeni bir dönemi başlatacak olan anlaşmanın kapsamı, Türkiye'nin 2023 hedeflerine uygun olmalıdır.
TÜRKİYE-AB İLİŞKİSİNE TAZE KAN
Türkiye'nin AB üyesi olma sürecinde Gümrük Birliği Anlaşması bir eşik olarak görülmekteydi. 20 yıl öncesinde ekonomiye de canlılık kazandıran bu anlaşma, aynı zamanda da ülkedeki ekonomik aktörlerin Avrupa'yla olan etkileşimini artırmıştır. Ancak geçen sürede hiçbir şekilde güncellenmeyen, Türkiye ekonomisinin şartlarına göre şekillenmeyen ve değişen küresel ekonomideki şartlara göre uyarlanmayan bir anlaşma, Türkiye'nin kabul edeceği bir anlaşma değildir.
Bu nedenle anlaşmanın yeniden düzenlenmesi konusunda yürütülecek çalışmalar, Türkiye-AB ilişkilerine de taze kan olacaktır. Karşılıklı kurulacak sağlıklı bir iletişim, Gümrük Birliği Anlaşması'nın güncellenmesini sağlarken ayrıca iki taraf arasında diğer konularda da etkileşimi artıracaktır.
Gümrük Birliği Anlaşması'nın yenilenmesi, Avrupa Birliği ve ABD arasında serbest ticaret ve yatırım ortaklığı anlaşmasına (TTIP) Türkiye'nin katılımı için en büyük zorunluluklardan biridir. Aksi takdirde TTIP'de yer almayacak bir Türkiye için Gümrük Birliği bir anlam ifade etmemektedir.
Bu yüzden güncelleme çalışmalarının Türkiye'nin yalnızca AB ülkeleriyle değil, diğer ülkelerle olan ekonomik ilişkilerinde de belirleyici olacağı unutulmamalıdır.
[Yeni Şafak, 14 Mayıs 2015]