SETA > Yorum |
Gülen Cemaati'nin Normalleşme Krizi

Gülen Cemaati'nin Normalleşme Krizi

7 Şubat ve 17 Aralık operasyonları, siyasete ve topluma, Gülen Cemaati'nin eski Türkiye koşullarında benimsediği stratejiyi bugün de sürdürmeye devam etmesinin yol açacağı muhtemel maliyeti gösterdi.

Günlerdir Gülen Cemaati'nin normalleÅŸme sancılarının yol açtığı siyasal krizi tartışıyoruz.

Krizin merkezinde Gülen Cemaatinin Türkiye'nin geçirdiÄŸi dönüÅŸüme ayak uyduramaması yer alıyor. Pek çok dini cemaat gibi imanlı nesil yetiÅŸtirmek üzere faaliyetlerine baÅŸlayan Gülen Cemaati, kuruluÅŸundan itibaren birçok konuda kendisini diÄŸer dini cemaatlerden ayrıştıran bir geliÅŸim çizgisi benimsedi.

DiÄŸer dini cemaatlerle iliÅŸki kurmaktan uzak durduÄŸu gibi kaderini de Türkiye'deki dini çevrelerin kaderiyle örtüÅŸtürmedi. OlabildiÄŸince fazla kadro yetiÅŸtirmeyi ve bu kadroları bürokrasinin stratejik noktalarına yerleÅŸtirmeyi önceleyen bir cemaat olarak, güçlü kalmayı her ÅŸeyden daha önemli addeden bir dini yorum geliÅŸtirdi.

Cemaatin hareket fıkhı, kendisini Ä°slam'ın, ülkenin (ve belki de dünyanın) geleceÄŸi için yegâne seçenek olarak kodlayan bir anlayışla oluÅŸturuldu.

Bu yegâne kurtarıcı olma inancı, gerektiÄŸinde baÅŸka her ÅŸeyin kendi varlığı uÄŸruna ikinci plana atılacağı hatta feda edileceÄŸi bir anlayışın benimsenmesine yol açtı. Kendisini her ÅŸeyden daha önemli gören Cemaat, kendi selameti için baÅŸka her ÅŸeyin feda edileceÄŸi bir itikat ve amel geliÅŸtirdi. Ahlak, inanç ve siyaset, Cemaatin maslahatının öncelikli olduÄŸu bir anlayışla yorumlandı ve benimsendi. Bu çerçevede, Cemaatin hedefine ulaÅŸması için, mensupların Ä°slami öÄŸretilerle çatışan davranışlar sergilemesine ve ortalama dindar kesimin reflekslerine aykırı davranmasına icazet verildi.

Bu tutumu dolayısıyla, her dönemde iktidar odaklarına yakın olmaya özen gösteren Gülen Cemaati, AK Parti iktidarındaki son on yıl haricinde, devlet tarafından bir tehdit olarak algılandı.

AK Parti döneminde, vesayetle sürdürülen mücadele, siyasal merkezi yeniden tanzim etme, yıllardır bürokrasiden dışlanan dindar kesimlerin dışlanmışlıklarını giderme gibi birçok gerekçeyle Gülen Cemaati geliÅŸim ve büyümeye uygun bir siyasal zemin buldu. BenimsediÄŸi cemaat öncelikli hareket fıkhı dolayısıyla, aslında her kesime açılan alanları en fazla dolduran, güçlendiÄŸi resmi-sivil birimlerde baÅŸka kesimlere hayat hakkı tanımayan, alternatif gördüÄŸü yapıları zayıflatmak için ahlaki-legal-dini hiçbir sınırlamaya uymayan bir tutum sergiledi. Cemaat, AK Parti döneminde kazandığı mevzileri, elde ettiÄŸi enstrümanları toplumun nüfuzlu kesimlerini yanına çekmek için kullanmaktan geri durmadı. Bu çerçevede, gençlerin kariyer ve güç beklentisinin, büyük iÅŸadamlarının emniyet ve güven ihtiyacının önemli duraklarından biri haline gelerek olabildiÄŸince güçlendi.

Nihayetinde bugünlere gelindiÄŸinde, Kemalist vesayetin geriletildiÄŸi ancak daha büyük bir vesayet odağının yerine yerleÅŸtiÄŸi bir durum ortaya çıktı. Gülen Cemaati, kuruluÅŸundan itibaren benimsediÄŸi cemaat öncelikli ve her ÅŸeyi cemaatin maslahatı için feda etmeye hazır anlayış doÄŸrultusunda, geriletilen vesayet yerine yeni vesayetçi güç olarak sahneye çıktı. Kemalist kadronun kurtuluÅŸ savaşından sonra, bütün rakiplerini ortadan kaldırarak tek başına Türkiye'ye ÅŸekil vermesi gibi, cemaat de Kemalist vesayet geriletildikten sonra, alternatif olabilecek rakiplerini zayıflatarak yeni Türkiye'nin 'Neo-Kemalist' kurucu kadrosu olmak üzere harekete geçti.

KRÄ°ZLE YÜZLEÅžME

7 Åžubat ve 17 Aralık operasyonları, siyasete ve topluma, Gülen Cemaati'nin eski Türkiye koÅŸullarında benimsediÄŸi stratejiyi bugün de sürdürmeye devam etmesinin yol açacağı muhtemel maliyeti gösterdi. Devletin dinle barışık olmadığı, siv