SETA > Yorum |
Eğitim Din ve Siyaset Kıskacında Dershane

Eğitim, Din ve Siyaset Kıskacında Dershane

Dershaneleri tartışırken kullanılan jargon ve havada uçuşan iddiaların içeriği tartışanların asıl gündemini ifşa eder mahiyette.

Ä°deal bir dünyada tabii ki dershanelere veya dershane iÅŸlevi gören kurumlara eÄŸitim zaviyesinden yaklaÅŸmamız gerekir. Ama sanırım ideal bir dünyada yaÅŸamadığımızı söylemek, yazı karakteri israfı olacaktır. Bu sebeptendir ki dershane tartışmaları, eÄŸitimden ziyade dini veya siyasi açıdan yürütülüyor.

Birkaç haftadır alevlenen dershane tartışmalarında “bana dershanelere hangi açıdan baktığını söyle sana ne olduÄŸunu söyleyeyim” tarzı öngörüleri mümkün kılan bir noktaya geldik. Dershaneleri tartışırken kullanılan jargon ve havada uçuÅŸan iddiaların içeriÄŸi tartışanların asıl gündemini ifÅŸa eder mahiyette.

Bu süreçte tüm dezenformasyona raÄŸmen sadece eÄŸitim konuÅŸmak isteyen bir Milli EÄŸitim Bakanı var. Nabi Hoca, tartışmanın başından beri karakter suikastlarına ve en basit ifadeyle kabalıklara nazik üslubuyla ve kapsayıcı olma gayretiyle cevap veriyor.

Dershaneler konusunda gündeminiz eÄŸitim ise geçiÅŸ sürecini tartışalım diyor. Milli eÄŸitim ve dershane çarpıklığına karşı eylemsizlik vazedenlere yine nazikçe milli eÄŸitimin dershane ve türevlerini besleyen anormalliklerine bir süreç içerisinde çözüm bulalım diyor. Fakat dershane fanatizmi eÄŸitim tartışmalarını gölgelediÄŸinden, Nabi Hoca’nın söyledikleri muhatabına ulaÅŸmakta zorlanıyor. Mesele eÄŸitimse bu misyon, post-dershane döneminin etüt merkezleri, halk eÄŸitim merkezleri ve benzeri kurumlarda bedava olmak kaydıyla pekala sürdürülebilir.

DAVETÄ°N ÖNÜ AÇIK

EÄŸitim pek prim yapmadığından tartışmalar dini ve siyasi mecralara kayıyor. Artık alıştığımız satır arası mesajlar, bir taraftan dershane savunuculuÄŸunu kırıcı bir boyuta, diÄŸer taraftan da dershane tartışmalarını eÄŸitim-din-siyaset kıskacında içinden çıkılması zor bir mecraya sürüklemekte.

EÄŸitim sistemindeki sorunlara dayansa da nihayetinde kâr amacı güden iktisadi bir kurumdan, dershanelerden bahsediyoruz. Dershanenin kendisinde bir ulvilik yok.

Dershane vesilesiyle yapılan cemaat tebliÄŸi ise yine post-dershane döneminin kurumlarında rahatlıkla devam ettirilebilir. Kaldı ki bu vazifenin merkezinde yer alan evler, yurtlar vs. oldukları gibi muhafaza ediliyor.

Son birkaç haftadır yaÅŸananlardan sonra dershane savunuculuÄŸunun eÄŸitime veya dine iliÅŸkin deÄŸil olabildiÄŸince siyasi olduÄŸu gözler önüne serildi. Evet, meselenin siyasi bir mesele olduÄŸunu söylemek bir tabuydu ve bu son birkaç hafta içinde yıkıldı. AK Parti iktidarında herhangi bir cemaat olmaktan “the cemaat”liÄŸe yükselen bir hareket, AK Parti’nin iktidarı boyunca kendisini bitirme planları içerisinde olduÄŸunu düÅŸünüyor.

Dershaneleri de bunun en kritik aÅŸaması olarak görüyor. Siyasi iktidar ise son on küsur senedir bu harekete açtığı alana raÄŸmen karşılaÅŸtığı itham ve kampanyaları anlayabilme derdinde.

CEMAAT DÖNÜÅžÜYOR

Farkındaysanız bir süredir dershane tartışmalarını bıraktık. Artık yaklaÅŸan seçimleri, MGK’yı, CHP’nin cemaatten oy kapma çabalarını, irticayla mücadeleyi vs. konuÅŸuyoruz. Yani kendimizi “bir eÄŸitim tartışması yapıyoruz” rüyasından uyandırıp meselenin asıl mecrasına bırakmış durumdayız. BulunduÄŸumuz noktanın merkezinde ise 7 Åžubat’takine benzer, post-Kemalizm döneminde siyasi boÅŸlukları doldurma çabası var. Bu gayet anlaşılabilir bir çaba aslında. Fakat, bu siyasi boÅŸluÄŸun siyaset dışı kurumlar tarafından doldurulma çabası, sorunlu ve asimetrik bir tabloyu ortaya çıkarıyor.

Siyaset dışı bir kurum olarak cemaat de ÅŸu an bir taraftan bu asimetrinin yarattığı sorunları yaÅŸarken diÄŸer taraftan da siyaset ile iliÅŸkisini, dolayısıyla kendisini yeniden tanımlıyor. Cemaat, parçası olmadığı aktif siyaset zeminine bastıkça dönüÅŸüyor, dünyevileÅŸiyor ve cemaati “cemaat” yapan özelliklerinden bir bir feragat ediyor.

[Akşam, 06 Aralık 2013]