Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Güvenlik Araştırmacısı Murat Aslan, ABD'nin, Türkiye'nin S-400 füze savunma sistemi satın almasına karşı çıkmasının altında yatan sebebin, Türkiye'nin kontrol edilebilirlikten çıkması ve kapasitesinin bölgedeki Amerikan faaliyetlerini engelleyebilecek seviyeye ulaşması olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Savunma politikaları ve güvenlik alanında araştırma yapan uzmanlar, Türkiye'nin Rusya ile yaptığı S-400 anlaşmasına ilişkin NATO ve ABD'nin sergilediği tutumunun yanı sıra Türkiye'nin ortaya koyduğu tezleri AA muhabirine değerlendirdi.
SETA Güvenlik Araştırmacısı Murat Aslan, Türkiye'nin Rusya'dan S-400 füze savunma sistemi satın alması üzerine Türkiye'nin NATO'dan çıkarılması gerektiğine ilişkin iddialara karşı çıkarak, NATO ve Türkiye'nin bir bütün olduğu, karşı karşıya olmadığının altını çizdi. Aslan, "Türkiye, NATO'nun bir parçası. Dolayısıyla Türkiye ve NATO ifadesi bile bence doğru değil." dedi.
Öte yandan Türkiye'nin silah tedarikinde yapmış olduğu seçimlerin, NATO'nun tercih alanında olmadığına işaret eden Aslan, her devletin istediği silahı alabileceği değerlendirmesinde bulundu. Aslan, bu nedenle S-400 meselesinin NATO ile Türkiye arasındaki bir sorun olmaktan ziyade, Türkiye ile ABD arasındaki bir sorun olduğu yorumunu yaptı.
Aslan, halihazırda NATO üyesi ülkelerde Sovyetler Birliği döneminden kalmış ve daha sonra tedarik edilmiş Rus silah sistemleri olduğuna işaret ederek, bunun en bariz örneğinin Girit Adası'na konuşlandırılmış S-300 sistemleri olduğunu belirtti.
ABD'nin, Türkiye'nin S-400 satın almasına karşı çıkmasının altında yatan asıl nedenin, teknik nedenlerden kaynaklanmadığını dile getiren Aslan, bilakis ABD'deki silah sanayinin baskısı olduğunu vurguladı.
Aslan, ABD'nin, Soğuk Savaş döneminin ardından Sovyetler Birliği'nin silah pazarı olarak hedeflediği eski Doğu Bloğu ülkelerine silah satmaya başladığını ve dolayısıyla bu ülkelerin tekrar Rusya'dan silah tedarik etmesini istemeyeceğini belirtti. Aslan, bunun olması durumunda Amerikan silah sanayisinin olumsuz etkilenebileceğini kaydetti.
ABD'nin, Türkiye'nin, Rusya'dan S-400 satın almasının NATO üyesi diğer ülkelere emsal teşkil etmesinden endişe duyduğunu dile getiren Aslan, bu bağlamda, ABD'nin en önemli amacının müttefiklerini kontrol edebilmek olduğunu bildirdi. Aslan, "Bu sonuç olarak şunu gösteriyor; S-400 meselesi bir Amerikan problemidir." diye konuştu.
Aslan, ABD'nin öne sürdüğü teknik nedenlerin sağlam temeller üzerine oturmadığı eleştirisinde bulanarak, "ABD için sorun olan husus, Türkiye'nin kontrol edilebilirlikten çıkması ve kapasitesinin bölgedeki Amerikan faaliyetlerini engelleyebilecek seviyeye ulaşması." ifadesini kullandı.
ABD'nin yaptırım uygulama olasılığına değinen Aslan, bölge halkının Türkiye'ye duyduğu sevgiyi de "yumuşak güç" olarak niteleyerek, şöyle devam etti:
"ABD eğer yaptırım uygularsa, Körfez'de İran'a karşı ısınan sular, kendi açısından sıkıntı oluşturur çünkü Türkiye yaptırıma maruz kaldığında daha otonom bir politika uygulayacaktır ve bu durum ABD'nin bu bölgede daha da yalnızlaşmasına neden olacaktır. Suriye'nin doğusunda şu anda bin civarında asker bırakacaklar. Irak'ta askerleri var. Türkiye'ye yaptırım uygulayıp bir şekilde karşı karşıya geldiklerinde, Türkiye'nin en büyük gücü olan yumuşak gücüyle muhatap olmak zorunda kalacaklar."
Aslan, yaptırımların devreye girmesi durumunda, ABD'nin bu sürecin uzun vadeli sonuçlarını düşünmesi gerektiğinin altını çizerek, "Süreç hem Türkiye için yönetilebilir olmalı ama ABD açısından da uzun dönemde yönetilebilir mi değil mi buna bakmak lazım." dedi.
"Türkiye acilen kaynaklarını çeşitlendirmeli"
Savunma Politikaları Araştırmacısı Arda Mevlütoğlu da S-400 meselesinin yakın zamanda bir çözüme kavuşturulamaması durumunda, Türkiye ile ABD arasında daha ciddi bir krizin ortaya çıkabileceği değerlendirmesinde bulundu.Bu krizin doğrudan NATO'yu ve örgütün çeşitli gerilimlerde müdahale ya da politika üretme kabiliyetini etkileyebileceğine işaret eden Mevlütoğlu, "Mesele birden bire Türkiye-Amerika krizinden, bir NATO iç krizine dönüşebilir." yorumunu yaptı.
Mevlütoğlu, S-400'ün komplike bir sistem olması sebebiyle Rusya ile devamlı bir iletişim gerektirdiğini belirterek, Rusya ile böyle bir bağlantı kurulmasının NATO müttefikleri tarafından ciddi bir tehdit olarak algılandığını dile getirdi.
ABD'nin, Türkiye'nin S-400 alması durumunda F-35'in bilgisinin Rusya'nın eline geçebileceği yönünde endişe duyduğunu belirten Mevlütoğlu, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin, bu bilgilerin Rusya'nın eline geçmemesi için gerekli tedbirleri alabileceğine dair bir güvence ve taahhüdü var. ABD'nin de buna itimat etmesi gerekir çünkü Türkiye, 67 yıldır NATO'nun en önemli üyesi. Hemen hemen her operasyonda yer aldı. Tüm taahhütlerini eksiksiz yerine getirdi. Dolayısıyla Türkiye'nin NATO'nun en köklü üyelerinden birisiyse eğer NATO'nun her şeyine tam destek verdiyse bu konuda da gerekli önlemleri alabileceği yönünde ikna etmesi gerekir."
ABD'nin olası yaptırımlarına karşı nasıl mücadele edilmesi gerektiğine de değerlendiren Mevlütoğlu, "Türkiye, kaynaklarını çeşitlendirmeli. Bu kısa vadede hemen uygulamaya konulacak bir şey değil fakat her türlü teknolojide de silah sisteminde de ya da ARGE'de de kaynaklarımızın çeşitlendirilmesi bizim en öncelikli tercihi olması gerekir." dedi.
Mevlütoğlu, Türkiye'nin kısa vadede acilen müttefikler bulması gerektiğinin altını çizerek, "Türkiye'nin tezlerine hak veren, savunan ya da Türkiye ile fikir birliğini açık şekilde deklare eden ülke, kuruluş ya da akademik bunların sayısının hızla artırılması gerekiyor." şeklinde konuştu.
Uluslararası camiada Türkiye'nin tezlerini dile getiren kanallar olmazsa yalnızlığa itilme tehdidinin ortaya çıkacağını savunan Mevlütoğlu, "Böyle olması durumunda, herkes Amerika'nın tezleri ve argümanlarıyla konuşur hale gelir. Bu da bizim için daha da kötü bir senaryo haline gelir." ifadelerini kullandı.
[AA, 24 Mayıs 2019].