Son on yıldır inişli-çıkışlı bir grafik çizen Türkiye-AB ilişkileri, 2013 yılının sonlarında imzalanan Geri Kabul Anlaşması (GKA) ve başlatılan vize diyalog süreciyle farklı bir boyut kazanmıştır. Böylece iki taraf arasında üyelik müzakerelerinin dışında bir ilişki düzlemi oluşmuş, karşılıklı taahhütlerin yerine getirilmesine yönelik birçok adım atılmıştır. 2015 yılında Avrupa’nın büyük bir mülteci kriziyle karşı karşıya kalması, geri kabul ve vize serbestisi süreçlerini siyasi gündemin önemli bir maddesi haline getirmiş, 29 Kasım 2015 tarihinde yapılan Türkiye-AB zirvesinde bu iki sürecin hızlandırılmasına karar verilmiştir. Mart 2016’da gerçekleşen zirvelerde yapılan güncellemelerin sonucunda, GKA’nın tam olarak uygulanmasına 1 Haziran 2016’da başlanması ve aynı tarihte Türk vatandaşlarına vizesiz seyahat hakkının tanınması üzerinde anlaşılmıştır. Bununla birlikte yerine getirilmesi gereken kriterler üzerinden tartışma devam etmektedir.
Türkiye’nin AB ile imzaladığı GKA ve bunun karşılığında Türk vatandaşlarına önerilen vize serbestisi, iki tarafa önemli getiriler sağlamakla beraber bazı belirsizlik ve riskleri de içinde barındırmaktadır. GKA’nın Avrupa’ya yönelik yoğun göç dalgaları karşısında uygulanabilirliği, mültecileri kapsayıp kapsamadığı gibi konularda farklı görüşler ortaya atılmakta, anlaşmayı üçüncü ülke vatandaşları için uygulamaya koymanın uzun vadede Türkiye için doğurabileceği riskler konusunda tartışmalar devam etmektedir. Mülteci krizinin ortaya çıkmasının ardından AB ile Türkiye arasında yaşanan siyasi yakınlaşma vize serbestisinin kısa vadede uygulamaya konacağı yönündeki beklentileri artırmış olmakla beraber, vize diyalog sürecinin nasıl sonuçlanacağı konusundaki belirsizlik tamamen ortadan kalkmış değildir..