Siyasette, “şeffaf ittifak” tartışması sürüyor. Hatırlanacağı gibi, HDP Eş Genel Başkanlığı’na seçilen Pervin Buldan “CHP’nin çekingenliğinden çıkması gerektiğini” belirterek “ittifakın şeffaf olması” ve “birlikte görüntü vermekten korkulmaması” çağrısı yapmıştı.
Millet İttifakı bloku partilerinin Buldan’ın bu çağrısına nasıl cevap vereceği merak ediliyordu. CHP lideri partisinin grup toplantısında HDP Eş Başkanı’nın “İttifakı artık açıkça ilan edelim, korkmayın” çağrısına bir cevap vermedi.
Diğer taraftan, uzun süredir birlikte yürüdüğü HDP’nin kongresinde yaşananları da görmezden gelmeyi tercih etti. HDP kongresinde İstiklal Marşı’nın okunmamasını sorun etmedi. Ya da “sözde devrim şehitleri kılıfı ile teröristlere saygı duruşunda mı bulundunuz” sorusunu soramadı.
İyi Parti ise, sırf bu konularda bir şey söylememek için salı günkü grup toplantısını iptal etti. Çünkü grup toplantısı yapıp bu konulara değinmese son dönemde parti tabanında HDP ile iş birliğinin devam etmesine yönelik yükselen eleştiriler bir üst boyuta taşınabilirdi. Dolayısıyla, İyi Parti yönetimi grup toplantısını yapmayarak, tartışmanın tavsamasını tercih etti.
Cumhur İttifakı cephesinde ise hem AK Parti lideri Erdoğan, hem de MHP lideri Bahçeli HDP kongresinde yaşananları sert dille eleştirmekle kalmadılar, Buldan’ın CHP’ye “ittifakı açıktan sürdürelim” çağrısı ile ilgili de açıklama yaptılar.
Erdoğan, “siyasette ittifakların meşru” olduğunu belirttikten sonra, “Meşru olmayan bu işi gizli saklı yapmaktır. Bu işi gizli saklı yapanlar bölücü örgütün güdümünde yapanlar siyaset değil kirli ittifak yapar… Terör örgütleri ile böyle gizli saklı yol yürürsen çıkar bunun bedelini senden isterler” açıklamasını yaptı.
Bahçeli ise partisinin grup konuşmasında, “HDP’nin CHP’ye yönelik ‘Cesur olun, kuytuda buluşmayalım, kapalı kapılar arkasında el ele gezmeyelim, siyasi nikâhımızı ulu orta ilan edelim’ dayatması karşılık bulmuştur” dedi.
Ardından da “dayatmanın karşılık bulduğu” argümanını, CHP ve İyi Parti’ye yönelttiği sorular üzerinden gerekçelendirdi: “Kılıçdaroğlu, ölü teröristlere nasıl saygı duruşunda bulunduklarını açıklayacak yüreğe sahip midir? İstiklal Marşı’nın neden okunmadığını, bunu nasıl sineye çektiklerini Türk milletine anlatacak cesaret ve basirete haiz midir? Sorosçuların dümen suyuna girmiş İP’in, bu olan biten iğrençliklere diyecek bir şeyi var mıdır?”
Aslında siyasette tartışıldığı şekliyle, HDP ile Millet İttifakı partileri arasındaki “ittifak” ya da “güç birliği” gizli değildi. CHP ve İyi Parti tarafı, “demokrasiden yana olanların iş birliği” diyerek ittifakın üzerini örtse de, HDP tarafı en başından itibaren ittifakı açıkça sahiplendi.
Örneğin 8 Kasım 2018’de, HDP’li Ahmet Türk’ün CHP Genel Başkanı ile Ankara’da bir otelde gizli görüşmeleri açığa çıktıktan sonra, Kılıçdaroğlu’nun kendisine “adaylar etrafında bütünleşme” teklifi yaptığını açıklamıştı.
Yine yerel seçimler öncesinde, HDP’li Pervin Buldan, CHP ve İyi Parti’yi zora sokma pahasına, “Büyükşehir ve bazı ilçelerde ‘adayımız yok’ diye kimse kaygılanmasın. Belediye meclis üyelikleri dâhil olmak üzere bütün ilçelerimizde ve büyükşehirde meclis üyelerimiz, sizlerin göndereceği ve temsil edeceği arkadaşlarımız olacaktır” açıklamasını yapmıştı.
Benzer şekilde, yerel seçim döneminde HDP Eş Başkanı Sezai Temelli de “Mansur Yavaş da bilecek ki seçilmişse HDP oylarıyla seçilmiştir. HDP’lileri yok sayarak, siyaset yapamaz. O da işte bizim gücümüzdür. Ekrem İmamoğlu seçilmişse, Kürtlere rağmen siyaset yapamayacağını bilecektir… Seçmenlerimize diyoruz ki biz bu riski alacağız ve Türkiye’yi değiştireceğiz” diyerek ittifakı gizleme gereği duymamıştı.
Bir önceki yazıda da kısaca değinmiştim. Buldan’ın CHP’ye “birlikte görüntü verelim” açıklaması aslında HDP çevrelerine ve tabanına yönelik.
Buldan, Millet İttifakı ve HDP iş birliğinin devam etmesi için ılımlı olarak tanımlanan yeni Eş Başkan Mithat Sancar’ın öne çıkarılacağının farkında. Dolayısıyla, yapılan açıklama, parti tabanında, “radikal muhalefet” isteyenlere yönelik bir mesaj.
CHP tarafı da meselenin üzerinden biraz geçtikten sonra, “bakın HDP değişiyor, ılımlı bir başkan seçti” diyerek, kendi tabanını ve İyi Partilileri kurumsal ittifak konusunda ikna etmeye çalışacak.
Yazıyı toparlarsak, aslında ittifak gizli değildi. Bunun herkes farkındaydı. Sorun, ittifakın gizli ya da şeffaf olması da değildi, “kurumsal” olarak adının konmamasıydı.
[Türkiye, 27 Şubat 2020].