2002’den bu yana, AK Parti döneminde, bu güne kadar 12 seçim yapıldı. 5 genel, 3 yerel, 3 referandum ve bir cumhurbaşkanlığı seçimi...
AK Parti bu seçimlerin hepsini kazandı. 3 Kasım 2002’deki seçimlerde aldığı 34,3 oranının altına hiç düşmedi. 2011 ve Kasım 2015 seçimlerinde sırasıyla 49,8 ve 49,5 oranında oy aldı. Bu rakamlar, Türkiye’de her iki seçmenden birinin oyunu AK Parti’nin aldığına işaret etmekteydi.
AK Parti iktidara geldiğinde Türkiye’nin toplam seçmen sayısı 41.407.027 iken 24 Haziran’da seçmen sayısı ise 59.369.960’dır. Yani son 16 yıllık dönemde 17.962.933 yeni seçmen sisteme dâhil oldu.
2002’de AK Parti’nin aldığı toplam oy sayısının 10.808.229 olduğu dikkate alındığında bu sayı oldukça dikkat çekicidir.
Genel seçimlerin tümünde iktidar partisi olan AK Parti’nin aldığı oy, ana muhalefet partisi CHP’nin aldığı oy oranının neredeyse iki katıdır.
2002 seçimlerinde iki parti arasındaki oy farkı (AK Parti: 10.808.229; CHP: 6.113.352) 4.694.877’dir.
1 Kasım 2015 seçimlerinde ise iki parti arasındaki oy farkı (AK Parti: 23.681.926; CHP: 12.111.812) 11.570.114’tür.
Bu açıdan bakıldığında, sisteme dâhil olan genç seçmenlerin büyük çoğunluğunun muhalefet partilerine yöneldiği tezi gerçeği tam yansıtmamaktadır. Çünkü ana muhalefet partisi CHP ve AK Parti arasındaki oy farkının artan genç seçmen sayısına rağmen orantılı olarak devam ettiği görülmektedir.
Ayrıca, genç seçmenlerin erken dönem muhalif olma meyli, orta yaş düzeyine yaklaştıkça dönüşmektedir.
Bu 12 seçim içerisinde katılım oranın en düşük olduğu seçim, %73,1 oranıyla 2014 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimleridir. Çünkü bu seçimler yaz tatili dönemine denk geldiği için toplumun önemli bir kısmı oy kullandıkları seçim mahallinde değildi. Söz konusu seçimlerde 14 milyonun üzerinde seçmen sandığa gitmemiştir.
Katılımın en yüksek olduğu seçimler ise %89,1 oy oranı ile 2014 Mart yerel seçimleridir.
Tüm bu rakamlara rağmen, seçimlere katılım oranının genelde %80’nin üzerinde olduğunu ve bu oranların demokratik ülkelerdeki seçimlere katılımla karşılaştırıldığında epeyce yüksek olduğunu da ayrıca belirtmek gerekir. Ama yine de seçimlerde sandığa gitmeyen seçmen sayısı bu 12 seçimin ortalaması alındığında 8,5 milyon civarındadır.
Türkiye’de seçimler açısından en dikkat çeken problemlerden biri geçersiz oyların her seçimde yüksekliğidir. Sandığa kadar gidip bilinçli olarak geçersiz oy verme tercihinin az olacağı göz önünde bulundurulduğunda, geçersiz oyların en aza indirilmesi önem arz etmektedir.
Örneğin 2002 ve 2007 genel seçimlerinde geçersiz oy sayısı 1 milyonun üzerindedir. 2014 Haziran seçimlerinde geçersiz oy sayısı 1.344.224’tür.
Bu seçimlerde ilk defa oy pusulasında partiler ittifak başlıkları altında sıralanmaktadır. Son yapılan değişikliklerle, geçersiz oy oranlarını azaltmak için kanunda bazı düzenlemelere gidilse de seçmenlerin önemli bir kısmında oy verme işlemi ile ilgili tereddütler devam etmektedir. Dolayısıyla siyasal partilerin kampanyalarında geçersiz oyların düşürülmesine yönelik bilgilendirici görsellerle meseleye ihtimam göstermesi gerekmektedir.
Seçimlerde verilen her oyun sonuca etkisi önemlidir. Ancak bu seçimlerde tüm siyasi parti ve ittifaklar için her bir oyun değerinin daha da önemli olduğu, kamuoyu araştırmalarının sonucundan anlaşılmaktadır.
[Türkiye, 21 Haziran 2018].