Dikkatinizi çekiyor mu, ne CHP, ne MHP, ne de HDP resmi seçim kampanyalarına başlamış değil. Hepsi AK Parti'yi bekliyor. "AK Parti kongresini yapsın, seçim kampanyasına başlasın biz de başlarız" modundalar.
Bu, 2002'den beri böyle. O günden bugüne siyasi duruşlarını belirleyen etmen, AK Parti karşıtlığı. Eylemlerine yön veren ana unsur, AK Parti'yi yıpratmak. Seçim sloganları, "AK Parti çok kötü!" Yıllardır tepkisel siyasetin konforunu yaşıyorlar.
Türkiye siyasetinin temel parametrelerini, tartışma konularını ve yönelimlerini belirleyen ise AK Parti oluyor. Muhalefet partilerinin AK Parti kurulduğu günden bugüne "başarı" namına elde ettikleri tek şey, 7 Haziran seçimlerinde AK Parti'nin tek başına iktidar olmasına engel olmak oldu. Ne başarı ama!
Geoffrey Lewis'in Türk dil devrimi için söylediği sözü hatırladım: Trajik başarı! 7 Haziran seçimlerinde AK Parti'nin tek başına iktidar olmasına engel oldular ancak bu kamuoyu önünde onların iktidarsızlığına delalet etti. İktidar olamayacakları, iktidar kuramayacakları anlaşılmış oldu. AK Parti'nin içinde olmadığı bir yönetim senaryosunun gerçek dışı olduğu ortaya çıkmış oldu. Takke düşmemiş olsaydı, o kel belki 4 sene daha görünmeyecekti.
Şu anda "iktidar"ın ne kendisinden ne de ümidinden bahsedebiliyorlar.
Fakat tepkisel siyaseti, sokaktaki, medyadaki ve devletin içindeki gayrimeşru unsurlarla işbirliği halinde büyütmekten vazgeçmeyecekler. Ellerindeki tek imkânın bu olduğunu düşünüyorlar.
Etrafımıza bakalım. Terör örgütü vahşet saçıyor. Terör medyası onu şirinleştirmenin derdinde. Paralel devlet yapılanması siyaseti kilitlemenin, toplumu terörize etmenin ve Türkiye'yi her gördüğü Batılıya gammazlamanın derdinde. Muhalefet partileri ise, terörden, terör medyasından ve paralel devlet yapılanmasından farklı düzey ve içeriklerle beslenerek AK Parti'nin oylarını düşürmenin derdinde.
Bütün bunlara rağmen, Türkiye terör örgütü ile tarihinde hiç olmadığı kadar etkin biçimde mücadele edebiliyor. Medyadaki çoğullaşma sayesinde terör medyasının manipülasyonları ifşa edilebiliyor. Kendisini yıllarca bir sivil toplum örgütü olarak yutturan paralel devlet yapılanmasının ne denli zararlı bir örgüt olduğu bütün kamuoyunun gündemine taşınmış durumda. Devlet, bu örgütle elindeki imkânlarla savaşmaya devam ediyor.
Türkiye bu ortamda seçime gidiyor. Seçimin tek başına iktidar adayı iki gün önce 5. olağan kongresini yapan AK Parti. Ahmet Davutoğlu kongre sonucunda yeniden genel başkan seçildi.
Tek bir genel başkan adayı ve tek bir MKYK listesi ile kongresini yapan AK Parti yeni seçime kendi iç bütünlüğü ve dinamizmi ile gideceğini göstermiş oldu. Davutoğlu, kongrede sık sık AK Parti geleneğinin gücüne referansta bulundu, partinin kurucu lideri Erdoğan'ın vizyonuna sahip çıktığının altını çizdi. Davutoğlu, aynı zamanda AK Parti'nin yeni meydan okumalar karşısında yeni çözümler ürettiğini, üreteceğini de ifade etti.
AK Parti, diğer partilerden farklı olarak bu zor dönemde Türkiye'nin yönetim sorumluluğunu da sırtlanmış bir biçimde seçimlere hazırlanacak. Bu bağlamda kongresini başarıyla tamamlamış ve önündeki üç meydan okumadan birini aşmış oldu. Partinin önündeki diğer iki meydan okuma ise, güçlü bir seçim stratejisi oluşturmak ve AK Parti vizyonunu temsil edebilecek, yerel-merkez siyaset dengesini başarıyla kurabilecek güçlü aday listeleri tesis etmek olacak.
Bu süreçte düşülebilecek en büyük hata, sureti haktan görünenlerin tefrika ve manipülasyonlarına göz yummak. İş çok, yol uzun, sorumluluk sahibi bütün aktörlerin yolu açık olsun...
[Sabah, 14 Eylül 2015]