SETA > Yorum |
BDP'nin Boykot Kararı Ne Anlama Geliyor

BDP'nin Boykot Kararı Ne Anlama Geliyor?

BDP, BOYKOT kararını pakette münhasıran Kürtlere ilişkin bir düzenlemenin yer almamasıyla gerekçelendirmekte ve seçmeninden paketin muhatap alınmamasını istemektedir.

BDP, anayasa değişikliği paketinde Kürt sorunuyla doğrudan ilişkili ve Kürt kimliğinin tanınmasına yönelik düzenlemelerin olmamasından hareketle referandumu BOYKOT etme kararı aldı. Oysa anayasa paketi, insan hak ve özgürlüklerini genişleterek demokratik standartları yükselten birçok madde içermenin yanı sıra, hem 1982 Anayasası'nın özünü teşkil eden bürokratik vesayeti aşındırmayı hedeflemesi hasebiyle siyaset üretiminin önündeki engelleri zayıflatmakta, hem de 12 Eylül darbesinin aktörleri üzerindeki yargı yasağını kaldırmaktadır. Temsil ettiği kitlenin siyasal duruşu ve talepleri göz önüne alındığında BDP'nin, sadece bu iki düzenleme dolayısıyla bile mevcut pakete destek vermesi beklenirdi. BDP'den beklenen, referanduma sunulan pakete güçlü bir destek vererek, Türkiye'de bürokratik vesayetin gadrine en fazla maruz kalmış tabanının mağduriyetlerini giderebilecek tek merci olan sivil siyasetin mevzisini güçlendirerek dillendirdiği sorunların çözülmesi için daha uygun bir siyasal zeminin inşa edilmesine katkıda bulunmaktı. BDP, bu beklentilere olumlu cevap verip anayasa paketine destek vermiş olsaydı, siyasal sistemin demokratikleşmesine katkı vermiş olacak, Kürt meselesini Türkiye'nin demokratikleşmesi parantezinde ele aldığını tescilleyecek ve Kürtlerin kaderini Türkiye'nin kaderiyle ilişkilendirdiğini göstermiş olacaktı. Ancak BDP, daha demokratik bir Türkiye'nin inşa edilmesine katkıda bulunacak olan anayasa paketine destek vermekten kaçınmayı tercih etti. BDP'nin siyasal misyonunu önemseyen çevrelerin hayıflanarak cevap aradığı soru, BDP'nin niye bu çizgide yer almak yerine BOYKOT etmeyi tercih ettiğidir.

BDP NEDEN SANDIĞA GİTMİYOR?

BDP, referandumda EVET demek istemediği ve HAYIR diyemediği için BOYKOT etmeyi tercih etti. EVET demek istememesinin iki öne çıkan gerekçesi olabilir. BDP, EVET demenin hem bölgedeki en büyük rakibi olan AK Parti ile taban geçişkenliğini artıracağından çekindi hem de Kürt meselesinin doğrudan merkezde olmadığı bir konuda siyasi bir tutum takınmak istemedi. HAYIR diyememesinde de, hem siyasal varoluşunu tanımlayan sistem-karşıtlığı pozisyonu ile sistemle hesaplaşmayı öngören değişikliklere karşı çıkmayı örtüştürememesi, hem de parti kararını sandığa giden seçmene kabul ettiremeyeceği kaygısı etkili olmuş olabilir. Kısacası BDP, parti olarak gücünü ve siyasal pozisyonunu korumanın ve seçmenini denetlemenin en garantili yolu olarak BOYKOT tutumunda karar kıldı.

BDP, BOYKOT kararını pakette münhasıran Kürtlere ilişkin bir düzenlemenin yer almamasıyla gerekçelendirmekte ve seçmeninden paketin muhatap alınmamasını istemektedir. BDP'ye göre, paket, Kürtlere bir şey vaat etmediği için, Kürtler de paket oylamasında yer almamalıdırlar. Oysa paket -bu ülkenin vatandaşları olmaları hasebiyle- Kürtlerin de hayatını kolaylaştıracak, Kürtlerin de tabi olduğu demokratikleşme standartlarını yükseltecek pek çok unsur içermektedir. Başka bir deyişle, mevcut paket, BDP'nin siyasal söyleminin merkezine aldığı birçok talebin de daha kolay dillendirilmesine ve karşılanmasına imkân tanıyacak bir siyasal zemini inşa etmeyi hedeflemektedir.

Ancak BDP, Kürtlerin Kürt kimliği altında inşa edilen varlıklarını önemsediği ve siyasetini de bu zemin üzerine bina ettiği, daha doğrusu, Kürtlerin Kürt kimliğine sahip oluşunu bu ülkenin vatandaşı olmaya öncelediği için paketin Kürtlere bir şey vaat etmediğini iddia etmektedir. Bu gerekçe, Kürtlerin sadece Kürtlükleriyle bu ülkede yaşadığını, vatandaş olarak her vatandaşın hayatını kol