Son birkaç haftadır haberlerin ana başlığı: IŞİD’e yönelik operasyon. Türkiye’de küçük bir grup dışında IŞİD’e yönelik yapılan bir operasyondan rahatsızlık duyacak yoktur. Ama sorun şu ki hem algıda hem de realitede yapılan operasyonun sadece IŞİD’e karşı yapılmadığı ortada.
Birbiri ardına Irak’taki Sünni gruplar ve Suriye’de askeri ve siyasi muhalefetin hemen hemen tüm kanatları operasyona karşı olduklarını beyan ediyor. Buna en son olarak Suudi Arabistan’ın Suriye’deki uydularından olan Ceyş’ül-İslam da eklendi. Yani Suudi pilotlarının katıldığı ve kralın tam destek açıklamasında bulunduğu bir operasyona askeri ve finansal olarak göbeğinden Suud’a bağlı olan bir grup bile karşı çıkıyor. Suriye’nin en etkin gruplarından olan Ceyş’ül-İslam muhalefetin gerekçelerini söyle sıralıyor:
1) Koalisyon Esed’in görevinde kalması üzerine hesap yapıyor.
2) Hava saldırılarındaki sivil kayıplar Esed’in saldırılarını hatırlatıyor.
3) Terörle ilişkisi olmayan gruplar da ilk saldırıların hedefi oldu.
4) Rejimin saldırıların yaratacağı boşluktan istifade etmesini önlemek için muhalefet yeterince güçlendirilmiyor.
5) Tüm muhalif grupların hedef tahtasında olduğu izlenimi var.
6) Koalisyonun hastane, rafineri ve diğer altyapı tesislerine saldırması Esed’in saldırılarını anımsatıyor.
7) Saldırılara rağmen uçuşa yasak bölgenin kurulmaması halkın öfkesini artırıyor.
Sayılan gerekçelerde hem algıya hem de realiteye rastlayan konular var ve bu düşünceler Suriye’nin genelinde oldukça yaygın. Suriyeliler doğal olarak operasyonun asıl amacını ve kağıt üzerindeki hedeflere ulaşma konusunda koalisyon güçlerinin ciddiyetini sorguluyor. Evet, koalisyon bir ciddiyet ve iyi niyet testine tabi tutuluyor.
IŞİD’İN PANZEHİRİ ESED'SİZ SURİYE
Sadece Suriyeliler arasında değil, IŞİD ve benzeri yapıları yakından takip edenler arasında da yaygın bir kanaat, bu tarz yapıların onları var eden gerekçelerle yüzleşilmeden ortadan kalkması mümkün değil. Bu da bizi Suriye’de Esed’i koltuğundan etmeden IŞİD’le baş edilemeyeceği noktasına getiriyor. Operasyonu ciddiyet testine tabi tutanların da ana argümanı bu. Yani IŞİD’le “yara bandı” metotlarıyla mücadele edilemez, gerçekten IŞİD ortadan kaldırılmak isteniyorsa askeri metotlarla birlikte meselenin sosyolojisine ve siyasetine de girmek elzemdir. Koalisyon ciddiyet testine tabi tutuluyor çünkü özellikle son üç küsur senedir tüm kredibilitesini yitirmiş durumda. İnandırıcı değil çünkü söylediklerinin çoğuna kendi de inanmıyor. Örneğin hava saldırılarının ardını getirecek kara unsurlarının mevcut şartlar altında IŞİD’le mücadele etmesinin imkansızlığını biliyor fakat yine de bu unsurlara yeterli desteği vermeyi henüz düşünmüyor. Hatta en etkili bir şekilde IŞİD’le mücadele edebilecek grupları desteklemeyi bırakın hava saldırılarında onları da hedef alıyor. Hatta ve hatta Ahrar-uş-Şam liderliğine geçtiğimiz ay yapılan bombalı saldırıda ABD parmağı olduğu çok yaygın bir kanaat.
CİDDİYET VE SAMİMİYET TESTİ
Koalisyonun insani kriz konusundaki hassasiyeti de hiç inandırıcı gelmiyor. Hem Suriye’de hem Irak’ta 2011’den beri yüz binlerce insan hayatını kaybetmişken, Esed rejiminin on binlerce Suriyeliyi işkence ederek öldürdüğü ve yine Esed rejiminin yüzlerce Gutalıyı kimyasal silahlarla öldürdüğü belgelenmişken gösterilmeyen hassasiyetin şimdi gösterilir olması koalisyonu itibarsızlaştırdı.
IŞİD terörde de vahşette de eşsiz ve yalnız değil. Bölge halkı ne Ebu Gureyb’deki Amerikan işkencelerini, İsrail’in Gazze’deki soykırımlarını ne de Esed rejiminin katliamlarını, insanlığa karşı işlediği suçları unuttu. Irak’ta Maliki’nin Suriye’de Esed’in şebbihalarının Suriye ve Irak halkına karşı gerçekleştirdikleri kafa kesme, tecavüz, sistematik işkence kareleri hafızalardaki canlılığını koruyor ve hâlâ da devam ediyor. Bu gibi vahşetlerin göz ardı edildiği bir zeminde gösterilen IŞİD “hassasiyeti” doğal olarak sorgulanıyor.
Koalisyonun IŞİD’le mücadele konusunda ne kadar ciddi olduğunun en büyük göstergesi “güvenli bölge” olacak. IŞİD’siz bir bölge ve Esed’siz bir Suriye’nin ilk adımı güvenli bölgedir. Fakat koalisyonun Esed’siz bir Suriye’yi bırakın IŞİD’siz bir bölgeyi bile ne kadar istediği hâlâ net değil.
[Akşam, 29 Eylül 2014]