Bu yıl, BM toplantıları İsrail'in Filistinlilere yönelik soykırımının gölgesinde geçiyor. Her zamankinden daha etkili bir zirve olması gerekirken bunun tam tersi bir hava var. BM'nin çoklu krizler karşısında gereğini yapamadığı konusunda nerdeyse konsensüs oluştu.
Uluslararası kurumlara ve kurallara güven sarsıldı. Bu konuda BM, listenin ilk sırasında. Her yıl, "daha iyi gelecek" için yapılması gerekenler konuşulsa da BM'ye yönelik güven krizi her yıl daha da yükseliyor.
BM'yi kendi çıkarlarına göre dizayn eden, veto yetkisine sahip olan ülkelerin liderleri zirvelere düzenli katılma ihtiyacı bile duymuyorlar.
Çözüm üretecek bir küresel yönetim modeli eksiği var. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Dünya beşten büyüktür" tespitinin önemi daha iyi anlaşılıyor.
BM'nin yapısal bir reforma ihtiyacı olduğunu söyleyen ülkelerin sayısı artıyor. Dünya güvenliğinin geleceğinin sınırlı sayıda ülkeden oluşan "imtiyazlı bir gruba bırakılamayacağı gerçeği" daha çok kabul görmeye başladı.
Kural ve normların işlemediği bugünün dünyasında en önemli sorun, İsrail'in Gazze soykırımıdır. Bu gerçekliğe rağmen, Batılı devletlerin liderleri daha önce yaptıkları gibi yine İsrail sorununa, BM zirvesi sırasında yüzeysel bir çerçevede değinip geçeceklerdir.
Biden'ın konuşması tam da böyleydi. Şaka gibi, "Ateşkese ulaşmanın artık zamanı geldi" dedi. İsrail'i durdurmaya dönük başka da bir şey söylemedi. Biden bunu söylediğinde İsrail savaşı genişletmek için Lübnan'ı bombalıyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BM'de her yıl yaptığı konuşmaların bir odağı var. Dünyada savunmasız mazlum toplumların sesi oluyor. Türkiye'nin gönül coğrafyası olarak adlandırdığı ülkelerin meselelerini gündeme getiriyor.
Bu yıl BM Genel Kurulu'nda üçüncü sırada konuştu. Beklendiği gibi güçlü bir konuşma yaptı. "Neyi bekliyorsunuz?" çağrısını, "70 sene önce Hitler nasıl insanlığın ittifakıyla durdurulmuşsa, Netanyahu ve cinayet şebekesi insanlığın ittifakıyla durdurulmalıdır" şeklinde çok vurucu bir cümleyle ifade etti.
7 Ekim'den bu yana İsrail'in yaptığı soykırıma büyük bir yer ayırdı. Gazze'nin "dünyanın en büyük çocuk mezarlığı" olduğunu söyledi. "Çocukların öldüğü ve öldürüldüğü dünyada kimsenin masum olamayacağını" bir kez daha vurguladı.
Sadece İsrail sorununa değil, Türk dış politikasının mevcut durumu, yön ve yönelimi ile ilgili geniş bir perspektif sundu. Batı ile ilişkileri geliştirmekten bahsederken aynı zamanda BRICS'e üyelikle ilgili sürecin devam ettiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı güçlü konuşmayla uluslararası toplumun vicdanı olduğunu bir kez daha gösterdi. Eleştirilerini sıralarken, tecrübeli bir lider olarak, uluslararası sorunların çözümüne yaptığı katkıların özgüveniyle konuştu. Sadece eleştiri yapmadı. Çözüm önerileri de sundu.
[Sabah, 25 Eylül 2024]