NATO stratejistleri Kasım 2010’da gerçekleşen Lizbon zirvesinde devlet ve hükümet başkanları tarafından kabul edilen Stratejik Konsept belgesinde Avrupa’da NATO bölgesine yönelik bir konvansiyonel saldırı olasılığını son derece düşük bir ihtimal olarak değerlendirmekteydiler. Bu öngörünün üstünden yaklaşık dört yıl geçtikten sonra, NATO’nun Doğu Avrupa’daki ve Baltık bölgesindeki üyeleri Ukrayna krizi nedeniyle kendilerini Rusya’dan gelecek konvansiyonel bir saldırı tehdidi altında hissetmektedirler. Rusya’nın Kırım’ı ilhakı ve Ukrayna’da ilan edilmemiş bir hibrit savaş sürdürmesi Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bugüne kadar NATO’nun karşı karşıya kaldığı en büyük meydan okumalardan biri haline dönüşmüş durumdadır.
Peki, bu duruma nasıl gelindi? NATO’nun ve AB’nin stratejistleri Rusya’nın bu hamlelerine neden bu kadar hazırlıksız yakalandılar? Batı ile Rusya arasındaki Soğuk Savaş sonrası ilişkilerin geçmişi hakkında bilgi sahibi olanlar, sorunun Ukrayna krizi ile başlamadığını ve NATO ile AB’nin Doğu Avrupa’daki genişlemesinin Rusya ile bir seri krize neden olduğunu fark edeceklerdir. Yani bugün yaşamış olduğumuz kriz aslında buz dağının görünen kısmını temsil etmektedir ve Ukrayna kriziyle birlikte akut biçimde ortaya çıkmıştır.