SETA > Yorum |
Davos Ekonomi Zirvesi

Davos Ekonomi Zirvesi

Davos Zirvesi'nde dünyadaki en önemli sorunlar tartışılıyor. Bölge veya ülke farkı olmadan, siyasi, ekonomik ve sosyal sorunlar zirvenin konu kapsamına girebiliyor.

Davos Zirvesi olarak bilinen Dünya Ekonomik Forumu, uluslar arası arenada önemli zirvelerden biri olarak kabul ediliyor. Siyaset, ekonomi, iş ve sivil toplum kuruluşlarından farklı katılımcıların yer aldığı bu zirve, aslında dünyadaki karar vericilerin mikro ölçekte Davos kasabasında temsili.

Davos Zirvesi'nde dünyadaki en önemli sorunlar tartışılıyor. Bölge veya ülke farkı olmadan, siyasi, ekonomik ve sosyal sorunlar zirvenin konu kapsamına girebiliyor.

1971 yılından beri devam eden ve bu yıl 46. kez düzenlenen Davos Zirvesi'nde ise öne çıkan başlıklar Çin ekonomisindeki büyümenin yavaşlama trendine girmesi, terör, mülteci sorunu, Avrupa'daki ekonomik sorunlar, İran'a yaptırımların kalkması ve petrol fiyatlarındaki düşme.

Aslında Davos Zirvesi'nin ekonomi forumu olmasından dolayı, global ekonomi ağırlıklı olarak tartışılıyor. Ancak konu başlıkları forumun ekonomik kimliğine rağmen, ekonomik olup olmamasına bakılmaksızın son dönemin can alıcı sorunlarının Davos'ta daha fazla yer bulacağını ve konuşulacağını işaret ediyor.

“ONE MINUTE”

Türkiye açısından ise Davos'un ayrı bir önemi var. Davos ve Türkiye ikilisinin, hafızlardaki resminin ifadesi: One Minute.

2009 yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan Davos Zirvesi'nde katıldığı bir oturumda İsrail'in Filistin'de yaptığı katliamlara tepki göstermiş, tepkisini dile getirirken kullandığı “One Minute” ifadesi, azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere umut veren bir slogan haline gelmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu tepkisi sayesinde Filistin meselesi, en üst düzeyde dünya gündemine taşınmıştı.

Filistin meselesi gibi önemli bir konunun, Davos Zirvesi gibi ekonomik kodlarla yazılmış bir platformda ifade dilmesiyle başlayan süreç, yine Türkiye'nin dönem lideri olduğu G20 Zirvesi'yle devam etti. Mülteci sorununun G20'den sonra Davos Zirvesi'ndeki konu başlıklarından birisi olması da, Türkiye'nin küresel sorunların çözümü için katkısının devam ettiğini gösteriyor.

Mülteci sorununu uzun bir süre görmezden gelen Batı ülkeleri, sorunun yalnızca bölgesel bir zarara yol açacağını sanıyordu. Ancak sorun o denli büyüdü ve kontrol edilemez duruma geldi ki, mülteci sorunu tüm AB ülkelerin, ABD'nin hatta tüm gelişmiş ülkelerin sorunu haline geldi.

Şu anda dünyadaki en büyük mülteci sorunu olarak görülen Suriyeli mültecilere ilk kapıyı açan Türkiye'nin bugüne kadar yaptıklarını anlatabileceği bir platform Davos Zirvesi. Ayrıca, özellikle Avrupa ülkelerinin ekonomik ve sosyal tehdit olarak gördükleri Suriyeli mültecilere yönelik çözüm önerilerinde Türkiye'nin tecrübeleri önem kazanıyor.

İRAN'IN KÜRESEL EKONOMİYE ENTEGRE SÜRECİ

Davos Zirvesi'nde öne çıkan ve konuşulacak konulardan en önemlisi ise İran'ın küresel ekonomiye entegre süreci ve zaten sürekli düşen petrol fiyatlarının İran üzerindeki yaptırımlarının kalkmasından sonra ne olacağı.

Yaptırım baskısından kurtulan İran, büyük bir iştahla yabancı yatırımlar için kendini adres yapmak için çaba gösterecek. Çünkü, İran'ın büyük altyapı yatırımlarını gerçekleştirme, ertelediği büyük sanayi hamlesine başlama ve ekonomide değişim ve dönüşümü gerçekleştirme ihtiyacı ve isteği var.

İran'ın ekonomisinde yeni bir dönemi başlatma isteğinin en fazla olduğu alan ise petrol. İran, yaptırımlar nedeniyle, küresel enerji piyasalarına ihraç ettiği pazarlardan çekilmek zorunda kaldı ve en önemli gelir kaynağı olan enerjide dünyayla bağının zayıfladığı bir dönem yaşadı.

Tam da petrol fiyatlarının nerede duracağı konuşulurken, İran'a uygulanan batı ambargosunun kaldırılması sayesinde enerjide yeni oyun değiştirici aktör olacak İran, petrol pazarına girebilmek için gün sayıyor. Bu durum, petrol ihraç eden ülkeler için zaten çalan tehlike çanlarının daha da hızlanması demek.

Dolayısıyla, İran ve petrol ihraç eden ülkeler ve başta tabi ki Suudi Arabistan arasında zorlu bir rekabet başlayacak.

Tüm bunların anlamı ise, petrol fiyatlarının daha da düşeceği.

Petrol fiyatları 20 dolara doğru ilerlerken, bu düşüşü engelleyecek hiçbir adımın atılmaması, yeni dönemde sorunları farklı tanımlamamıza sebep olacak. Sorun artık “petrol kıtlığı” değil, “petrol fazlalığı”.

[Yeni Şafak, 21 Ocak 2016]