Osaka'daki Başkan Erdoğan ve Trump görüşmesiyle S-400 meselesinde yeni bir aşamaya geçtik. Lider diplomasisinin başarılı bir örneği olan görüşmede Trump, Patriot, S-400 ve F-35 konularında Ankara'nın tezlerine açık destek verdi. Hatta daha ileri gitti ve Erdoğan'a "adaletsizlik" yapıldığını söyledi. Son görüşmede Türkiye politikasında A takımı ile ayrıştığını da Türk heyetine yönelik jestleriyle gözler önüne serdi. Ve yakın zamanda Trump'ın Türkiye'ye ziyareti konuşuluyor. Ayrıca, Trump'ın şu ana kadar hiçbir görüşmesinde Erdoğan'a "biz size yaptırım yapacağız" demediği de dikkatlerden kaçmasın. O halde, Osaka görüşmesinden sonra ikili ilişkilerde ciddi bir tren kazası ile sonuçlanabilecek S-400 gerilimi aşıldı diyebilir miyiz? Konu ABD olunca en olumlu gelişmede bile ihtiyatlı bir iyimserliği tercih ederim. Zira Osaka görüşmesine kadar ABD bürokrasisi sürekli Kongre'nin yaptırımlarının "kaçınılmaz" olduğunu tekrarladı. Trump'ın yapacak pek bir şeyi olmadığını vurguladı. Halbuki Trump Osaka'da Erdoğan'a olan sempatisini üst düzeyde sergilemekle kalmadı. Kendi bürokrasisinin Türkiye'nin S-400 almasına karşı dile getirdiği argümanları çökertti. Bu çok olumlu bir gelişme...
[caption id="attachment_65785" align="aligncenter" width="1024"] 29 Haziran 2019 | Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (sağda) ve ABD Başkanı Donald Trump (solda), Japonya'nın Osaka kentinde devan eden G20 Zirvesi’nin ikinci gününde üçüncü oturuma katıldı.[/caption]
Her şeyden önce ABD Başkanı'nın ağzıyla S-400'lerin alınmasının NATO bağlamında bir kriz olmadığı görüldü. Trump, Washington'un Türkiye politikasını tümüyle kendi inisiyatifine aldı. Hatanın Obama yönetimi, yani ABD'de olduğunu kabul etti. Kongre'nin olası tepkisini önden mahkum etti. Bu arada, yaptırımları seven bir başkan olarak Trump'ın konuya "adaletsizlik" kelimesiyle yaklaşması iç siyasetimiz açısından da önemli. İktidarın S-400'lerin Türkiye'nin savunma ihtiyacı olduğu yönündeki yaklaşımı muhalefetin de itiraz edemeyeceği bir noktaya geldi. Bu savunma sistemini almanın ortak bir milli menfaat olduğu netleşti. Yine de Kongre ve bürokrasinin Trump'ın sözlerini etkisizleştirmeye çalışmasını beklemeliyiz. 10 gün sonra geleceği açıklanan S-400'lerin teslimi durumunda Kongre'nin CAATSA'yı harekete geçirmesi büyük ihtimal. Seçim dönemine doğru giden Trump'ın ne yapacağı ise hayli kritik. Kendi yetki alanını sınırlandıran ve bazı maddelerine şerh koyduğu CAATSA'dan hoşlanmadığı biliniyor. Önünde yaptırımın uygulamasını 180 gün bekletmek, 12 yaptırım alanından en hafif 5'ini almak ya da Başkan'ın süper yetkisini kullanmak gibi seçenekler var. Kongre bastırabilir, Trump da direnebilir.
[caption id="attachment_65781" align="aligncenter" width="1024"] 29 Haziran 2019 | Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (solda), G20 Osaka Liderler Zirvesi kapsamında ABD Başkanı Donald Trump (sağda) ile bir araya geldi.[/caption]
Yani Trump, Suudi Arabistan konusunda aldığı inisiyatifi Türkiye ile ilgili de alırsa S-400 gerilimi aşılabilir. Ciddi bir kırılma engellendiği gibi, Suriye'nin kuzeyindeki güvenli bölge ve Münbiç konularında işbirliği perspektifi güçlenebilir. S-400 geriliminde ABD bürokrasisi, "olası bir tren kazasından sonra ikili ilişkileri nasıl toparlayabiliriz?" tartışması yaparken Trump, oyunu değiştirme iradesi gösterdi. Şimdi, Washington'da "Türkiye'ye karşı fazla ileri gidildiğini" düşünen çevrelerin harekete geçme zamanı. Trump bu doğru yaklaşımında yalnız bırakılmamalı. Türkiye iç siyaset malzemesi yapılmamalı. Bu fırsat kaçırılmamalı. Erdoğan ile Trump arasındaki istisnai lider diplomasisi ikili ilişkilerde yeni bir dönemi başlatmalı. Amerikan kurumları 2013'ten bu yana Türkiye ile ilişkilerin zaten fazlasıyla gerildiğini görmeli.
[Sabah, 2 Temmuz 2019].