SETA > Yorum |
Mısır Siyasal Çıkmazı

Mısır Siyasal Çıkmazı

Darbeciler, İhvan'ı yasaklamak ve darbe yönetimi altında darbenin komutanının aday olduğu bir seçimle Sisi'yi Cumhurbaşkanı seçmek planlarıyla aslında Türkiye modelini uygulamak istiyorlar.

Mısır'da darbe yapıldığından beri siyasi süreç beklendiği üzere tıkanmış durumda. Darbe yönetimi yeni anayasa yazma girişimi dışında siyasi adım olarak kabul edilebilecek hiç bir sürecin işlemesinin önünü açmamakta direniyor. Bir yandan Sina'daki gruplarla çatışmalar devam ederken diğer yandan olağanüstü hal yönetimi ve sokağa çıkma yasağı devam ediyor. Askeri rejim Gazze'nin daha önce görmediği bir baskıyı Refah'ta ve Ariş'te uygulamaya sokarken; Gazze'nin denizden ablukasını da güçlendirmekten çekinmiyor. Özellikle Esed'in 21 Ağustos'ta gerçekleştirdiği kimyasal katliam sonrası küresel ve bölgesel dikkatin de Kahire'den uzaklaşmasıyla darbe yönetimi doğrudan İhvan üzerindeki baskıyı had safhaya çıkarmakta gecikmedi.

Darbe yönetimi de facto durumu sürdüremeyeceğinin de farkında. Kahire'den sızan haberlere göre Sisi rejimi, askeri istihbarat üzerinden hem "darbe karşıtı koalisyonu" dağıtmak hem de mümkün olursa siyasi bir yol haritası için de girişimlerde bulunuyor. 'Darbe karşıtı koalisyonda' yer alan hareketlerin İhvan dışında kalan unsurları, rejimin yeni dönemde iletişim içerisinde olmak istediği unsurlar konumundalar. Darbe yönetiminin bu hedefinin önündeki en büyük engel darbe sonrası gerçekleştirdiği acımasız katliamlardan ve yaygın tutuklamalardan başkası değil. Sisi rejimi, Ağustos ayında, darbe karşıtı koalisyondaki her gruptan onlarca veya yüzlerce kişiyi öldürdü, binlercesini tutukladı. Bu durum darbe karşıtı koalisyonun hala muhkem bir yapıya sahip olmasına yol açmaktadır.

DARBE YÖNETİMİNİN ÖNCELİKLERİ

Sisi rejimi geçtiğimiz günlerde darbe karşıtı koalisyon içerisinden en fazla çekindiği Cemaat-i İslami ile iletişime geçti. Cemaat-i İslami, Sina'daki gruplardan farklı olarak, darbe rejimi ile karşı karşıya gelebilecek "silahlı" potansiyele sahip olduğu gibi darbe karşıtı hareketin şu ana kadar sürdürmeyi başardığı sivil itaatsizlik çizgisini meşruiyet krizine sokabilecek unsurlara da sahiptir. Bu açıdan bakıldığında, darbe yönetiminin normal şartlar altında en son iletişime geçeceği düşünülen Cemaat-i İslami'yi seçmiş olması şaşırtıcı değildir. Öyle ki Cemaat-i İslami'nin darbe rejimiyle iletişime geçtiği senaryoda da; darbe karşıtı sivil itaatsizlik duruşundan silahlı bir çizgiye geçtiği senaryoda da Sisi rejimi tarafından muhalefeti bölme ve bastırma araçlarından birisi olarak görülmektedir.

Darbe rejiminin Cemaat-i İslami'ye önerdiği yol haritası "darbe karşıtı koalisyonun" arzuladığından çok uzakta değildir. Mursi'nin kaderinin mahkemelerin eline bırakılmadan darbe karşıtlarıyla müzakere marifetiyle halledilmesi önerilmektedir. İkinci nokta ise siyasi takvimin önünün açılması, yani seçim tarihinin belirlenmesidir. Sisi rejiminin bu iki öneriyi kamuoyuna açık bir şekilde yapmadığı sürece ciddi olmadıklarını farz etmek gerekiyor. Darbe yönetimi uyguladığı olağanüstü hal yönetiminin sürdürülemez olduğunu herkesten çok daha iyi bilmektedir. Kaldı ki Amerikan yönetimi de Mısır rejimini neredeyse sadece bu konuda eleştirmeye devam etmektedir. Son BM Genel Kurulu'nda da Mısır'daki darbeye darbe demek yerine "yönetim değişikliği" diyen Obama, olağanüstü yönetim uygulamasını eleştirmeye devam etti. Darbe rejiminin olağanüstü yönetimden vazgeçebilmesinin önündeki en büyük engel ise her Salı ve Cuma günleri ülke genelinde devam eden gösteriler. Rejim yumuşama işareti verirse gösterilerin daha da derinleşeceğinin farkında. Aynı şekilde siyasal haritayı bir şekilde açıklamaya mahkum olduğunu da biliyor.

SİSİ'NİN CUMHURBAŞKANI OLMA PLANI

Rejimin diğer bir önceliği ise siyasal haritayı açıklamadan evvel anayasa sürecini tamamlamaktır. Sisi'nin Cumhurbaşkanı olmasını darbecilerden bile önce öneren Amr Musa'nın başkanlık ettiği anayasa komisyonunun nasıl bir anayasa hazırlayacağı bir yana bitirilme takvimine dair de ciddi şüpheler bulunmaktadır. Darbe anayasası bitmeden oldukça tartışmalı bir karar alarak İhvan'ı yasaklayan Sisi rejimi nasıl bir siyasal süreç başlatacağının işaretini vermiş oldu.İhvan'ın yasaklanması Adalet ve Hürriyet Partisi'nin seçimlere katılması ihtimalini azaltmış oldu. Amr Musa gibi 2012 cumhurbaşkanlığı adaylarından Hamdin Sabbahi de Sisi'nin Cumhurbaşkanı olmasını önermiş bulunuyor. Bu durumda sahnede görünen ve siyasi lider olarak kabul edilen isimlerin tamamı Sisi etrafında bir konsensüs oluşturmuş havası vermekteler.

Darbeciler, İhvan'ı yasaklamak ve darbe yönetimi altında darbenin komutanının aday olduğu bir seçimle Sisi'yi Cumhurbaşkanı seçmek planlarıyla aslında Türkiye modelini uygulamak istiyorlar. Lakin son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de Yüksek Askeri Konsey'in usulsüzlükleri altında bugünkü isimlerin tamamı Mübarek'in eski bakanı Ahmet Şefik'e destek vermelerine rağmen seçimleri kazanamamışlardı. 2012 seçimlerinde Mursi bugüne nazaran daha az konsolide bir sosyal tabana rağmen 'fulul'u yenmeyi başarmıştı. Sisi'nin cumhurbaşkanlığı hayali, büyük ölçüde meşruiyet krizi içerisinde, Batı'dan da istediği desteği bulamayarak Körfez'in finans desteğine indirgenecektir. Kaldı ki darbeye finansal destek sağlayan Körfez'in de yavaş yavaş verdiği paranın kaderini sorgulamaya başladığını biliyoruz. Darbe karşıtı koalisyon, Mursi döneminde başaramadığı toplumsal kesimlerin ittifakını seçimler sırasında da sürdürürse seçimlerin en güçlü adayı olmaya devam edecektir.

[Sabah Perspektif, 28 Eylül 2013]