Türkiye, 2012 yılında da 2009 yılının son çeyreğinden itibaren devam eden pozitif yönlü büyümesine devam etmiştir. Bu dönemde, iç talebin kısılması nedeniyle ihracat ekonomik büyümenin en önemli kaynağı haline gelmiştir. Başta Euro Bölgesi ülkeleri olmak üzere, pek çok ülkede kamu borçları miktarının ve sürdürülebilirliğinin ve bütçe açıklarının gündemde olduğu bir dönemde, son yıllarda kamu maliyesi alanında elde edilen başarılar, Türkiye’nin diğer gelişen ülkelerden ayrışmasını sağlamıştır. Çünkü, Türkiye ekonomisinin küresel ekonomik krizden etkilenmemesinin en önemli nedenlerinden olan bütçe açığının GSYH içerisindeki payının ve kamu borcunun GSYH içindeki payının düşük olmasının önemli payı vardır. Önümüzdeki dönemde de, mali disiplini sürdüren bir maliye politikası aracılığıyla üretimi ve dolayısıyla istihdamı artırmak, yurt içi tasarrufları yükseltmek ve cari açığı azaltmayı içeren çoklu hedeflerin gerçekleşmesini sağlamak hayati derecede önem arz etmektedir.
Diğer yandan, Para Politikası Kurulu (PPK) tarafından faizlerin düşürülmesi ve bu düşüşün devam etmesi ile tüketimi ve konut sektörünü bir miktar hareketlendirerek, ekonomik büyümeye de ivme kazandıracağı öngörülmüştü. Ancak, bu sınırlı parasal genişleme ekonomik büyüme için yeterli olmamıştır. 2102 yılı dördüncü çeyrekte ekonomik büyümenin beklentilerin altında gerçekleşmesi nedeniyle, önümüzdeki dönemlerde Merkez Bankası’nın olası politika faizinde indirime devam etmesi öngörülmektedir. Politika faiz oranındaki indirim kredi faizlerinin önemli oranda düşmesine ve dolayısıyla önümüzdeki dönemlerde iç talebin de ekonomik büyümeye katkı yapması beklenmektedir.
Ayrıca, 2012 yılında cari açığın azalması, sürdürülebilir ekonomik büyümenin sağlanması, kamu borç yükünün azalması ve bankacılık sisteminin krizlere karşı direncin artması neticesinde Türkiye ekonomisinin kredi notu üç büyük uluslararası kredi derecelendirme kuruluşundan biri olan Fitch derecelendirme kuruluşu tarafından 1994 yılından beri ilk kez yatırım yapılabilir seviyeye (BBB-) çıkarılmıştır. Diğer kredi derecelendirme kuruluşlarının da Türkiye’nin notunu önümüzdeki dönemlerde yatırım yapılabilir seviyeye yükseltmesi beklenmektedir. Yatırım ortamının iyileştiğini gösteren bu durum Türkiye’ye doğrudan yabancı yatırımların ve yurt dışındaki fonların ucuz maliyetle gelmesine ve son 10 yılda ekonomide gerçekleştirdiği performansın sürdürülmesine katkı sağlayacaktır.
Bununla beraber, Kürt meselesinde çözüm sürecinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ve barış yanlısı bir tutumla sonlandırılması Türkiye ekonomisi için önemli bir adım olacaktır. Çözüm sürecinin ülke için risk unsurlarının azalması ile bölgeye doğrudan yabancı yatırımların artmasına, istihdam imkanlarının sağlamasına, tarımda, hayvancılıkta ve turizmde de ciddi ilerlemeler yaşanmasına katkı sağlayacaktır. Bölgenin mevcut potansiyeli ve bölgeye verilen teş.