Baş döndürücü olaylara tanık olduğumuz uzun 2019'un son günündeyiz.
Modern zamanların belirgin özelliği çok şeyi, hızlıca yaşamak olmalı. Bu yıl, Brexit'i, NATO'nun geleceğini, Başkan Trump'ın azlini, İsrail'in yayılmacılığını, Kaşıkçı cinayetini, Hong Kong'dan İran'a, Irak'tan Fransa ve Bolivya'ya uzanan protestoları, ticaret savaşlarını, S-400'leri, yerel seçimleri, Suriye iç savaşını, Barış Pınarı Harekatı'nı, Bağdadi'nin öldürülmesini, Keşmir'i Aramco'nun vurulmasını, yerli otomobili, Kanal İstanbul'u, ABD yaptırımlarını, ekonomik toparlanmayı, Doğu Akdeniz ve Libya'yı tartıştık.
Bu başlıkların önemli bir kısmını 2020'de konuşmaya devam edeceğiz.
Elbette yeni yılda dünyamız ve ülkemiz için hayırlı gelişmeler olmasını umuyoruz. Ancak son birkaç yıldır içine girdiğimiz "büyük güçler rekabeti" döneminin kaotik etkilerini tanımak ve uyum sağlamak zorundayız.
Liberal düzenin krizi derinleşir
Başkan Obama ile başlayan ve Trump ile devam eden liberal dünya düzeninin krizi olgusu yeni yılda da derinleşecek. ABD'nin başkanlık seçimi sebebiyle küresel krizlerde daha öngörülemez ve sorumsuz olacağını tahmin edebiliriz. Trump'ın kasımda Kongre'de de çoğunluğu sağlayarak seçilmesi durumunda ABD'yi Ortadoğu dahil belirli bölgelerden çekme politikası ivme kazanacaktır.
Yine güçlü Trump ile ABD'nin Çin ile gerilimi yeni bir aşamaya geçerken Türkiye ile ilişkilerde bir toparlanma yaşanabilir. Kongre'de azınlığa düşen Trump ise çekişme içinde Washington demek.
Yine, Boris Johnson'un 31 Aralık'a kadar Büyük Britanya'yı AB'den ayırma ancak bir arada tutma imtihanı sürecek. İskoçların ayrılık sevdasının önümüzdeki yıllarda depreşeceği öngörülüyor.
Macron ve Merkel'in çabalarının Avrupa'nın liderlik krizini ve ağırlaşan ekonomik sorunlarını çözmesini beklemiyoruz.
Batı'nın içindeki sorunlara karşı 2020'de Rusya daha rahat görünüyor. Putin'in liderliği ile Avrupa üzerinde siyasi nüfuzunu, Ortadoğu'da ise askeri varlığını artırmayı sürdürecek. Çin ise liberal ticaretin bedavacılığının bittiğinin farkına vararak ticari imparatorluğunu koruma yönünde siyasi adımlar atmak zorunda kalabilir.
"2019’da Türkiye" çıktı! https://t.co/IqTkU6aXRY pic.twitter.com/mSHWmW7RGU
— SETA (@setavakfi) 31 Aralık 2019
Bölgesel güçlerin rekabeti hız kesmez
Ortadoğu ve Afrika'daki kaynamanın önümüzdeki yıllarda bitmeyeceğini biliyoruz. Arap isyanlarının hareketlendirdiği demografik topoğrafya henüz yerini bulamadı.
Otoriter rejimlerin baskıları, protestolar, vekalet savaşları, terörizm ve bölgesel güçlerin rekabeti ana belirleyici olmayı sürdürecek. Suriye'den sonra şimdi güçler mücadelesi sahnesinde Libya var. Yine Filistin meselesinde olumlu bir gelişme beklemiyoruz. İsrail, Arap rejimleri de yanına çekmenin cüreti ile bölgedeki gizli kaotik rolüne devam eder. ABD yaptırımları kıskacındaki İran, hem Körfez'deki ülkelere güç göstermek hem de iç siyasi- ekonomik istikrarını korumak için hayli efor sarf edecek. Suudi Arabistan, cinayetle suçlanan Veliahdının siyasi profili sebebiyle bir tür askıda.Türkiye ise en aktif ülke olacak.
Türkiye'nin imkanları ve meydan okumaları
2020'de Suriye (İdlib, güvenli bölge, YPG ile mücadele, mülteciler), Libya, Doğu Akdeniz, ABD ve Rusya ile ilişkiler Ankara'nın gündeminde önemli yer tutacak. Bu konuların hem fırsat hem de meydan okuma sunacağı kuşkusuz.
Öncelikle, Rusya ve Esad güçleri adım adım İdlib çatışmasızlık bölgesini ele geçirme niyetinde. 2-3 milyon mülteci baskısı ABD ve AB'nin işbirliği ile karşılanamazsa, Ankara, İdlib'in bir kısmında da güvenli bölge kurmayı düşünmek zorunda kalabilir.
S-400'ler çerçevesindeki ABD yaptırımlarının ikili ilişkilerde bir kopmaya sebebiyet vermeyecek şekilde yönetilmesi gerekiyor.
Libya denklemine müdahil olmamız Tunus-Katar-Cezayir hattında yeni iş birliği sayesinde siyasi çözüme götürmeli.
Ezcümle, son yıllarda bölgesel türbülansın olumsuz etkileri ile uğraşan Türkiye ise güçlü siyasi liderliği ve dış politikasındaki aktivist adımları ile avantajlı durumda. Doğu Akdeniz ve Libya hamlesinin bunun kritik örneği olacağı görüşündeyim.
[Sabah, 31 Aralık 2019].