Gülen Cemaati ile AK Parti ve Erdoğan arasındaki mücadeleyi üç ayrı boyutta değerlendirebiliriz. Şu an, gidişat ve sonlanış. Ortalama bir göz mücadelenin şu anına bakar. Daha derin bakış mücadelenin gidişatını görür. Daha da derin olan ise, bir sonraki adımda ne olacağını anlamaya çalışır ve o döneme hazırlık yapar. Şu anda halen karşılıklı hamleler yapılıyor, sıcak savaş hali devam ediyor. Gidişat Gülen Cemaati'nin kaybettiği şeklinde.
Bu sebeple esas soru şu: bu mücadelenin sonlanışı nasıl olacak? Benim önemsediğim soru ise; cemaatin sivilleşerek varlığını sürdürebilmesinin mümkün olup olmadığıdır. Bu sonlanışı hem Cemaatin hem de devlet elitinin siyasi kararları belirleyecek. Gülen Cemaati kendini sivil bir cemaat olarak tanımlamaya çalışsa bile, şu haliyle sivil olmadığı açık. Cemaat, sivil olarak kabul edilmenin ötesinde, illegal örgüt kabul edilme tehlikesi ile karşı karşıya. Kanaatimce, Gülen Cemaati'nin önünde dört ayrı seçenek duruyor: sıcak savaşa devam; düşük yoğunluklu, zamana yayılmış mücadele; siyasi partiye dönüşüm; sivil cemaate dönüşüm. Gülen Cemaati'nin hangi seçeneği seçeceği, bu mücadelenin sonlanışını etkileyecek. Cemaat şu ana kadar sıcak savaş stratejisini sürdürüyor ve sivil bir cemaate dönüşme konusunda henüz bir adım atmadı. Sonlanışı belirleyecek taraflardan biride devlet bürokrasisi ve Erdoğan olacak. Devlet aygıtını yönetenlerin ise üç seçeneği var: Birincisi, cemaati tümüyle tasfiye etmeye çalışmak. İkincisi, cemaatin operasyon kabiliyetini bitirip, örgütsel yapısını zayıflatıp, kendi haline bırakmak. Üçüncü seçenek ise, Cemaati sivil bir harekete dönüşmeye zorlamak. Sivil cemaate dönüşmek, Cemaat tarafından istenen bir siyaset olabilir veya devletin zoruyla gerçekleşebilir. Gülen Cemaati dört alanda dönüşüm geçirdiğinde ancak "sivil cemaat" olarak adlandırılabilir hale gelir: Birinci dönüşüm, devlet bürokrasisi içinde kendine ait, ayrı bir mekanizmayla işleyen örgütlenmenin tasfiye edilmesidir. İkincisi dönüşüm, organizasyon yapısının ve yönetim kadrolarının açık ve şeffaf bir şekilde kamuoyuna ilan edilmesidir. Bu dönüşüm, imam eksenli örgütlenmedeki kişilerin isimleri ve konumlarıyla kamuoyuna ilan edilmesi anlamına gelir. Üçüncü dönüşüm, finans kaynaklarının ve paranın akışının şeffaf hale getirilip kamuoyuna ilan edilmesidir. Bu dönüşüm, kamuoyuna açık olmayan "hayır ekonomisi" işleyişinin açık hale getirilmesi anlamına gelir. Dördüncü dönüşüm, hizmetin odağının siyasal alandan eğitim, sağlık, sosyal hizmetler ve dini öğretim gibi alanlara kaymasıdır. Bu dönüşüm, siyasal alanla uğraşın belirgin şekilde azaltılıp, zaten oldukça başarılı oldukları sivil hizmet alanında çalışmaya devam etmek anlamına gelir. Bu dönüşüm, siyasi taleplerden tamamen vazgeçmeyi gerektirmez. Sadece, siyaset alanı ile ilgili taleplerin açık, şeffaf, legal ve demokratik mekanizmalar içinde yapılmasını gerektirir. Eğer Gülen Cemaatinin dış istihbarat örgütleri ile işbirliği yaptığı yönünde açık bir kanıt veya güçlü bir kanaat oluşursa, bu dört dönüşüme beşinci bir dönüşümün eklenmesi gerekebilir. Bu beşinci dönüşüm ise, Cemaat'in yönetim merkezinin Pensilvanya'dan Türkiye'ye taşınması ve dış istihbarat örgütleri ile tüm ilişkilerin kesilmesini gerektirir.
Cemaatin bugünkü halinden sivil cemaate dönüşümü üç açıdan elzem: Birincisi, yüzbinlerce insanı içeren bir tabana tümüyle illegal muamelesi yapılamaz. Bu kişileri içerecek bir yol bulunmalı. İkincisi, Cemaat mensuplarının çoğunluğu nitelikli ve eğitimli. Cemaatin bu insan gücü Türkiye'ye hem yurt içinde hem yurt dışında katkı sağlayabilir. Üçüncüsü Cemaatin varoluşu ile ilgili. Çünkü Cemaatin varlığını devam ettirebilmesinin tek yolu sivil bir yapıya dönüşmesidir. Mücadelenin sıcak dönemi bittiğinde, ana gündem cemaatin sivil bir yapıya dönüşmesi olacak. Şimdiden üzerinde düşünmeye başlamak gerek.
[Sabah Perspektif, 08 Mart 2014]